Pages

10 Aralık 2011

Suriye’ye Emperyalist Müdahale Hazırlığı

Birleşmiş Milletler’i ve Arap Birliği’ni bir kılıf olarak kullanan ABD-NATO güçleri, Suriye’ye müdahale için hazırlık yapıyorlar. Aynı zamanda bu güçler, Beşar Esad liderliğindeki hükümete karşı başlattıkları ekonomik savaşı da tırmandırıyorlar.

Senaryo, ABD-NATO bombardımanı başlamadan önce Libya hükümetine karşı yapılanlara çok benziyor. Ancak bu sefer Türkiye, ekonomik baskı uygulamak ve topraklarını Esad muhaliflerine bir destek bölge olarak açmaya izin vermek suretiyle, emperyalist kampa katılıyor.

Bu müdahalenin, Esad hükümetinin Suriye’deki herhangi bir insana karşı uyguladığı baskıyla alıp veremediği bir şeyi yok. Müdahale, Libya’yı yoğun bombardımana tabi tutarak Libyalıları kurtarma türünden, Suriye halkını da “kurtarma”yı ifade ediyor. Hedef, Suriye’yi emperyalist bir kukla yapmak ve Hizbullah’la Lübnan’daki ulusal kurtuluş hareketiyle ve İran’la kurduğu stratejik ittifakı yıkmak. Bu, sadece Suriye halkı değil, tüm bölge için de büyük bir yıkım olacaktır.

ABD, Avrupa Birliği, Arap Birliği ülkeleri ve Türkiye tarafından Suriye karşıtı yaptırımlar uygulamaya konuldu. Eşi benzeri görülmemiş bir hamle ile Arap Birliği, Arap medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapan Suriye’nin üyeliğini askıya aldı.

Beyaz Saray ile sıkı bir koordinasyon içinde hareket eden NATO üyesi Türkiye, Suriye’nin finansal varlıklarını dondurdu ve Suriye Merkez Bankası ile tüm işlemleri kesti. Türkiye, Suriye’nin en büyük ticarî ortaklarından biriydi. 1 Aralık’ta ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye’yi İran’a karşı da yaptırım uygulamaya teşvik etti. Bu hafta itibarıyla Britanya da İran’a karşı yaptırımlarını artırdı.

Yaptırımlar, Suriye ekonomisini mahvetmeyi ve Esad hükümetini iş dünyasının ve halkın desteğinden mahrum etmeyi amaçlıyor. Ülke içine ve dışına dönük para transferleri bloke ediliyor ve Suriyeliler kredi kartlarını yurtdışında kullanamıyorlar.

Libya gibi Suriye hükümeti de zulmetmekle suçlanıyor. Bu suçlamaların dayandığı bilgiler bağımsız insan hakları örgütlerinden gelmiyor. Müesses nizama hizmet eden batı medyası ve El-Cezire’deki aktarımlara göre bu bilgiler Suriye muhalefeti kaynaklı.

Özellikle bir gruptan söz ediliyor. Suriye Yerel Koordinasyon Komiteleri, Esad hükümetini devirmeye çalışan Suriye Ulusal Konseyi’nin parçası.

Bu arada Suriye’ye karşı suçlamalarda bulunan ABD ve Batı Avrupalı ülkeler, Irak, Afganistan ve diğer ülkelere karşı onlarca yıldır uyguladıkları zulümlerden hiç mi hiç söz etmiyorlar.

ABD ve müttefikleri geçen Mart ayında 1973 Sayılı BM kararı ile Libya’ya karşı yaptırımlar uygulama önerisini BM Güvenlik Konseyi’nden bu sefer geçiremedi. Rusya ve Çin ilgili kararı, söz konusu tecrübe üzerinden, veto etti. Bu nedenle ABD ve AB, Esad’ı “insanlığa karşı suçlar” işlemekle suçlayan, sözde “bağımsız” Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nu kurdu.

Şimdilerde ise batılı güçler, “eyleme geçmek için giderek büyüyen uluslararası bir konsensüs”ten dem vuruyorlar. (New York Times, 1 Aralık) Bu “uluslararası konsensüs”, Suriye’nin yeniden sömürgeleştirilmesi için ABD-NATO-Türkiye’nin askerî müdahalesini örten bir kılıfı ifade ediyor.

Mevcut dış müdahale Suriye’deki krizi derinleştiriyor. Türkiye, Esad hükümetine karşı askerî muhalefet için Suriye sınırı yakınında silâh gücü ve destek bölge temin etti. Kanadalı inceleme grubuna göre bu silâhlı muhalefete parasal destek ABD, Türkiye ve NATO müttefiklerinden geliyor. Bu, savaşı körüklüyor ve 30 Kasım’da BM, Suriye’de bir “iç savaş durumu”nun mevcut olduğunu ilân ediyor.

Bu arada arabulucu olarak takdim edilen Arap Birliği, sadece Esad hükümetine savaşmayı bırakması yönünde çağrıda bulunuyor. Bu talep silâhlı muhalefet için dillendirilmiyor.

Arap Birliği, ismine rağmen, gerçekte Arap halkının çıkarlarının aleyhine çalışıyor. O, geçen Mart ayında ABD ve NATO’dan Suriye’yi bombalamasını istedi. Arap Birliği Suudi Arabistan ve birkaç küçük körfez emirliğinin hükmü altında. Bunlar ise petrol üretimini artırıp batılı güçlerin Libya, İran ve Suriye gibi petrol üreticisi ülkelere yaptırım uygulamasını istiyor ve kendi petrol kaynaklarının eksilmesinden daha fazla endişelenmek istemiyor.

Yakında ABD-NATO-Türkiye ittifakının Suriye’ye saldırması muhtemel. Küba haber ajansı Granma’nın 25 Kasım’da bildirdiğine göre, bir ABD uçak gemisi Suriye sahiline yanaştı ve oradaki ABD büyükelçiliği yurttaşlarına ülkeyi acilen terk etmelerini emretti, ayrıca Fransa da NATO eliyle Suriye’ye dönük bir askerî müdahalenin yapılmasını önerdi.

Sadece Suriye’de değil, tüm Ortadoğu’da işçiler ve yoksul köylüler büyük bir tehdit altında. Suriye İran’la, Lübnan’daki Hizbullah’la ve Gazze’deki Hamas’la stratejik öneme sahip, anti-emperyalist ve anti-siyonist bir ittifak içinde. Bu ittifak, henüz ilân edilmiş bir sınıra sahip olmayan, tüm bölgeye ordularıyla saldıran İsrail’in zapt edilmesi için hayati önemde.

Joyce Chediac
7 Aralık 2011

Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder