Evet, ben ateistim. Tanrı’ya inanmıyorum. Geleneksel
dinlerin hiçbirisine inanmıyorum. Ama kafayı da bu konuya takmış biri değilim,
hele hele bir İngiliz hiç değilim.
Richard Dawkins’in Tanrı
Yanılgısı ve Christopher Hitchens’ın Tanrı Büyük Değildir isimli
kitabı iyi bir kitap değil ve benim görüşümü hiç yansıtmıyor.
Evet, din adına hayli korkunç işler yapıldı. Umarım,
İspanya’daki engizisyon, haçlı seferleri vb. ile ilgili olup bitenlere daha
fazla sayıda Hristiyan kafa yorar.
Ama ateizmin hiç bahsetmediği bir konu var. Din, iyi
şeyler de yaptı. Din, ille de zulümden dem vurmak zorunda değil. Misal, bazı
dinler toplumsal adaletten bahsediyorlar. Dinle ilişkisi olmasa, kaç kişi şu
hayırsever kurumlara bağışta bulunur ki? Ayrıca Martin Luther King’in bir
Hristiyan, Malcolm X’in de bir Müslüman olduğunu unutmayalım.
Evet, inanmıyorum ama insanların yüzlerini neden dine
çevirdiklerini de biliyorum. Üzerinde yaşadığımız dünya çok fazla kaotik.
İnsanlar evlerini yitiriyorlar. Tarım Bakanlığı insanların %11,9’unun
“yiyecekten mahrum” olduğunu söylüyor. Evsiz insanlara daha fazla
rastlanılıyor. Herkes her ân işini kaybetme endişesi ile yaşıyor. Ve insanlar
tutunacak bir şeyler arıyorlar. Yakında çıkacak bir Hillary Duff albümünden ya
da bir ay sonra alacakları maaş çekinden daha kıymetli bir şeyin olduğunu
bilmek istiyorlar.
Karl Marx’ın da “din halkın afyonudur” derken
kastettiği tam olarak bu. Marx’ın döneminde afyon acıyı yatıştırmak ve “ruhsuz
koşullar”da insanı sakinleştirmek için kullanılan bir şey. Aynı makalede Karl
Marx, dinin “kalpsiz dünyanın kalbi” olduğunu da söylüyor.
Hitchens ve Dawkins, dünya sorunlarının kaynağının din
olduğunu söyleyen entelektüel ve seçkinci bir hayal diyarında yaşıyor. Sanki
insanlar, onlar gibi entelektüel olup da “bilimsel yöntem”i benimserlerse her
şey yoluna girecekmiş gibi konuşuyorlar. Onlar, insanların dünyanın ötesinde
neye inandıkları, ölümüne çile çekmeleri ve âdil olmayan savaşlarda kıyıma
uğramaları ile hiç mi hiç ilgilenmiyorlar.
Bir ateist olarak değil de bir komünist olarak benim
için önemli olan, insanların adaletsizliğe karşı mücadele etmeleri. İnsanların
özelde “sınıf mücadelesi” ya da “İsa Mesih” için dövüşmeleri beni
ilgilendirmiyor. Önemli olan, temel insanî ahlâk ya da tam da Martin Luther
King’in söylediği üzere, “herhangi bir yerdeki adaletsizlik her yerdeki adalet
için bir tehdittir” sözüne inanmak. Bu sözün dinî ya da dindışı dayanakları
olup olmaması önemli değil.
Eğer Tanrı varsa, o âdil olmayan bir hükümete itaat
etmeyi emrediyor olamaz. O, kadınların ve mazlumların “oldukları yerde”
kalmalarını söylüyor olamaz. Gerçek manada hakikatin gücü olan bir Tanrı “yeni
bir dünya için dövüşün” diyecektir.
Eğer bu sizin tanrınız ise siz ve ben, metafizik
farklılığımıza rağmen, yoldaşız demektir.
Caleb T. Maupin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder