Dünya genelinde bir öfke ve kargaşa dalgasına tanık
oluyoruz. Gençlik sokaklara dökülüyor, protesto ediyor, direniyor ve düşman
saldırılarına cevap veriyor. En geniş manada halk da onlara destek sunuyor ve
onlarla birleşiyor. Diktatörler, özgürlüğün nefes almasına imkân vermiyor;
yöneticiler, krizin tüm yükünü halkların sırtına yüklemek istiyor. Milyarder
köpek balıkları, açların ve evsizlerin üzerinden spekülasyon yapıp kâr temin
ediyor. Politikacılar kamu fonlarını yağmalıyor. Tüm bunlar mücadelenin ana hedefi
hâline geliyor.
Bazı Arap ülkelerinde halklar, diktatörlük rejimlerine
son vermek suretiyle ilk zaferlerini elde ettiler. Avrupa’da hükümetler halkın
gazabına uğradı ve halk onları kamu harcamalarındaki kesintileri daha yavaş
yapmaya zorladı. Tüm bunlar yaşanırken, dünya emperyalist sisteminin merkezi
olan ABD kitlesel gösterilere tanık oldu. İşgal hareketleri yükselerek
kapitalizm karşıtı duyguları ve değişim arzularını örgütledi. İşgaller tüm
dünya geneline yayıldı ve hareket giderek daha fazla güçlendi.
%99’un %1’in açgözlülüğüne ve yolsuzluklarına tahammül
etmesi artık mümkün değil. Buna bir son verilmeli. Ama meseleyi doğru kavramak
gerek. Eğer rüyamızın gerçekleşmesini istiyorsak sokaklara dökülmeliyiz. %1’i
diken üstünde tutacak olan da bu. Sayıca azlar ama ihanet ve öldürmeye
yatkınlar. Libya’da onların halkın mücadelesini nasıl gasp ettiklerini gördük.
Onlar, birkaç bomba atıp kendilerine göre bir rejim tesis ettiler. “Şiddete
dayalı olmayan, demokratik” yöntemleri bugün Tunus ve Mısır’da yürürlüğe konulmuş
durumda. Bin Ali’nin yerini Hamadi Cibali, Mübarek’in yerini Tantavi aldı. Bu,
%1 için gayet olağan bir iş.
Onlar, tam da Hindistan’da yapmaya çalıştıkları gibi,
protestoları bir güvenlik vanasına ve oyalanma aracına dönüştürmekte mahirler.
Toplumsal aktivist Anna Hazare, medyada en çok izlenen saatlere yerleşiyor.
İnsanların yolsuzluklara karşı öfkesi zamanla sönümleniyor. Bu arada halka
karşı savaşlarına devam ediyorlar, Amerika destekli orduları ile saldırıyorlar.
Mazlumların silâhlı devrimini ezmeye çalışıyorlar ve maoistlerin liderliğindeki
halk savaşını durdurmak istiyorlar. %1 iktidarda kalmak için elinden gelen her
şeyi yapıyor.
Demek ki bizim meseleyi kökünden halletmemiz, %1’i
koruyan iktidarı yıkmamız gerek. Dünya emperyalist sisteminin insan öğüten,
çevreyi katleden kapitalist açgözlülüğüne ancak bu şekilde son verebiliriz.
Sınıf, kast, cinsiyet, ırk ve etnisite arasındaki farklar ortadan kalkmalı.
Sırtlarını yasladıkları ekonomik ve sosyal ilişkileri parçalamalıyız. Onların
çürümüş fikirlerini tümüyle temizlemeliyiz. Tüm bunlar yapıldığında ortaya
çıkacak olan, bizim ve tüm dünya için yeni bir düşünme ve hayat tarzı olarak
komünizm olacaktır.
Sonuna kadar devrim!
Kapitalizmin geleceği yoktur! Gelecek komünizmdedir!
Hindistan Komünist Partisi
(Marksist-Leninist) Naksalcılar
2 Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder