Emperyal Riyakârlık
Evvelâ şu noktayı açıklığa kavuşturmam gerekiyor:
Kaddafi benden, ben de ondan haz etmem. Örneğin Kaddafi, ülkesinde kendisi ile
röportaj yapmak için başvurduğumda bana vize vermemişti.
Gene de Libya savaşı ile ilgili fikrimi tüm açıklığı
ile ifade etmem gerek: bu savaş yanlış ve yıllarca sürmesi muhtemel bir
felâkete ve kargaşaya yol açacak.
Önce şu Avrupalıların riyakârlığından başlayalım.
İngiliz milletvekili Blair (Irak savaşı esnasında) koşarak Kaddafi’nin yanına
gitmiş ve ona silâh satmıştı. Gordon Brown ise İskoçya, Lockerbie üzerinde uçan
Pan-Am uçağını patlatma suçundan hüküm giyen bir kişiyi serbest bıraktı.
Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy yıllarca Kaddafi’ye silâh satan bir isimdi. Kendi
bakanlarının eleştirilerine rağmen Sarkozy Albay’ı Paris’te resmî törenle
karşıladı ve ona nükleer reaktör vaat etti. Albay’ın oğlu Seif’in ifadesine göre,
Libya Sarkozy’nin yürüttüğü 2007 seçim kampanyasına parasal destek sundu.
İnancıma göre, Seif’in dedikleri doğru, zira bu türden eylemler Fransız
siyasetinde vaka-i adiyeden. Eğer karşımızda savaşa aç bir medya durmuyorsa,
onun Seif’in sözlerindeki kanıta kulak kabartması gerekiyor.
Geçiş konseyi başkanı, Kaddafi’nin adalet bakanıydı!
Konsey ileride yaşanacakların bir işareti olarak, pazarlardan camilere yiyecek
dağıttı. İmamlar muktedir bir konuma geldi. Belki de bizleri pek sevmeyen
insanlara yardım ediyoruzdur.
Hata yapmamak gerek. Bu savaş petrolle ilgili.
Avrupalılar kolay yoldan voliyi vurmak isterlerken başları derde girmeyecek
tipler, tıpkı İran Körfezi’ndeki petrol monarkları ile iş pişiren ABD gibi.
ABD bu kavgada tek bir köpeğini bile kullanmıyor.
Çatışmanın bir boyutu da kabilevî. İsyan, doğu
Libya’daki Zuvayya kabilesinin yerleşik olduğu Bingazi’de başladı, bu kabile
aynı zamanda 1969’da Kaddafi’nin devirdiği kralın mensup olduğu kabile.
Söylenenlere göre bu kabile, Irak’taki ABD birliklerine karşı mücadele eden
El-Kaide’ye çok sayıda mücahit gönderdi. İsyan kısmen monarşistlerle İslamî
köktencilerin liderliğinde ilerliyor ve hiçbirisinin ağzında “demokrasi” şiarı
duyulmuyor.
İsyan sayesinde kabileler yoğun miktarda silâhlanmış
durumda ve muhtemelen kendi hâkimiyetindeki bölgelerde mevcut petrollerin
kontrolünü ellerine almak için mücadele edecekler. Bu, Libya’nın yıllarca
sürecek bir çatışma sonucunda fiilî olarak bölünmesi ile sonuçlanacak. Libya
petrol sahibi bir Somali olacak.
İsyan, gerçekten de kendiliğinden miydi? O vakit biri
çıkıp bana isyanın ilk günlerinde Bingazi caddelerinde, binlerce monarşi
bayrağının nasıl olup da ortalığa döküldüğünü izah etmeli.
Son söz, bizim Nobel Barış Ödülü sahibi başkanımıza.
Pazar günü Fransız savaş uçağı Rafale’i gözden düşürmek ve F-18 satmak için
Brezilya’ya gitti. Her iki uçak da bugün Libya semalarında birbiriyle rekabet
ediyor. Demek ki savaş, silâh tüccarları için en uygun sergi salonuymuş.
George Kazolias
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder