Açlık grevine yol açan olaylar, İngiliz
Hükümeti’nin Kuzey İrlanda’daki İrlandalı savaş tutsaklarına Özel Kategorik
Statü verme siyasetini sonlandırdığı 1976’da başladı. İlgili statü, tutsaklara
savaş tutsağı muamelesi yapılmasını öngörüyordu. Tutsakların özel hapishane
üniformaları giymeleri ya da hapishane içi işlerde çalışmaları gerekmiyordu.
Bu özel statünün sona erdirilmesindeki niyet,
politik tutsakların iç disiplinini ve örgütlülüğünü kırmaktı. Bu müdahale,
İngiliz işgaline karşı verilen direniş mücadelesini kriminalize etme
stratejisine dayanıyordu.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ve İrlanda Millî
Kurtuluş Ordusu (INLA) tutsakları, cevap olarak “battaniye protestosu”na
başladılar. Bu protesto dâhilinde tutsaklar, hapishane üniformaları giymeyi
reddedip, en fazla çıplak kalma ya da battaniye ile yaşama yoluna gittiler.
Bu protestonun amacı, “beş talep”i güvence altına
almak suretiyle, eski politik tutsaklık statüsünü geri kazanmaktı:
Beş talep şunlardı:
1. Hapishane üniforması
giymeme hakkı;
2. Hapishane işlerinde
çalışmama hakkı;
3. Diğer tutsaklarla
serbestçe görüşme hakkı;
4. Eğitimlerini ve boş
zamanlarını kendi iradeleriyle örgütleme hakkı;
5. Haftalık bir görüş, bir mektup ve paket hakkı.
Açlık grevi Ekim 1980’de başladı. Üç ayrı hücreden
katılım gerçekleşti. İki ayın ardından bir tutsağın ölümün eşiğine gelmesi ile
İngiliz hükümeti, tutsakların kendi kıyafetlerini giyme hakkını tanıma
noktasında ödün verdi. Grev, Aralık’ta, tek bir tutsağın ölümüne tanıklık
edilmeden, sona erdirildi.
Birkaç hafta sonra İngiliz hükümeti memurlarının
tutsakların taleplerini karşılama gibi bir niyetlerinin olmadığı, hükümetin
açlık grevini sona erdirmek için blöf yaptığı anlaşıldı. 1 Mart 1981’de açlık
grevi yeniden başladı.
IRA’in bir subayı olan ve Long Kesh’te tutulan
Bobby Sands yemeği ilk reddeden isimdi.
Açlık grevine katılan tutsaklar öleceklerini biliyorlardı,
zira Başbakan Margaret Thatcher, her türden tavizi reddettiğini kamuoyu önünde
açıktan ilân etmişti.
Sands, “Kıramayacaklar irademi, çünkü hürriyet
arzusu ve İrlanda halkının hürriyeti tam kalbimin içinde. Tüm İrlanda halkı
hürriyet için arzu duyduğunu gösterdiğinde şafak sökecek. İşte o vakit ayın
doğduğunu göreceğiz.” diyordu.
Ömrünün önemli bir bölümünü bir hürriyet savaşçısı
olarak geçiren Sands, IRA mensubu olarak yürüttüğü faaliyetleri sebebiyle ilkin
on yedi yaşında tanıştı hapisle. Yaklaşık on yıl kaldığı hapishanede Franz
Fanon’dan Che Guevara’ya birçok ismin politik yazılarını okudu.
Açlık grevinin başlamasından kısa bir süre önce,
Fermanagh ve Güney Tyrone temsilcisi olarak parlamentoya giren bağımsız
İrlandalı bir cumhuriyetçi vefat etmişti. (İrlanda’da cumhuriyetçi olmak,
İrlanda’nın Britanya yerine Kuzey İrlanda’nın parçası olmasını talep etmek
demek.) Bu gelişme üzerine Sands, 9 Nisan 1981’de, boşalan koltuk için yapılan
avam kamarası seçimlerinde aday gösterildi ve 29.046 oy alan İngiliz yanlısı
Ulster Birlikçi Parti’nin adayı Harry West’in karşısında, 30.492 oy alarak
seçimi kazandı.
Üç hafta sonra Sands, hapishane hastanesinde,
açlıktan, öldü. Ölümünün duyurulması ardından, Kuzey İrlanda sokakları günlerce
gösterilere tanık oldu.
Cenaze merasiminde, tabutunun ardından yüz binden
fazla insan yürüdü. Yürüyüş kolunun önünde tek başına bir gaydacı vardı ve
açlık grevi sürecini destekleyenlerin bestelediği halk şarkısını çalıyordu:
“Giymeyeceğim
asla o tutsak elbisenizi. Britanya İrlanda mücadelesine sekiz yüz yıllık bir
suç dedikçe, koyun gibi boyun eğmeyeceğim hapishanenize.”
Yaz ayları süresince dokuz tutsak daha şehit
düştü: Francis Hughes, Patsy O’Hara, Raymond McCreesh, Joe McDonnell, Martin
Hurson, Kevin Lynch, Kieran Doherty, Thomas McElwee ve Michael Devine.
Yaz sonunda, hapishane yetkililerinin bilinç
kaybına uğramış tutsakları, rızaları dışında, zorla, damardan beslemeye
başladıkları günlerde, bu tutsakların ailelerinin ikna edilmesiyle, açlık grevi
kırılmaya başladı. İkna sürecinde en önemli rol Katolik din adamlarınındı. Bu
gelişme üzerine IRA ve INLA, 217 gün süren açlık grevine 3 Ekim 1981’de son
verdi.
Açlık grevi, Britanya işgali altındaki topraklarda
direnişi derinleştirdi ve IRA’in yeni katılımlarla kuvvetlenmesini sağladı.
Bobby Sands üzerinden parlamento için verilen
mücadele, açlık grevi yanlısı adayların sürece dâhil olması ile pekişti; “silâh
ve seçim sandığı” stratejisinin ilhamıyla, bir yandan Sinn Féin partisi tüm
İrlanda genelinde seçimlere katılmaya başladı, IRA de İngiliz ordusuna ve sağcı
paramiliter güçlere karşı silâhlı direnişi örmeye devam etti.
Açlık grevi sürecinde on devrimcinin şehit düşmesi
ardından Britanya dünya genelinde kınandı. Direniş hareketleri ise bu
mücadeleden ilham aldılar.
Robben Adası’nda tutsak bulunan Nelson Mandela,
doğrudan Bobby Sands’den ilham alarak, bir grup tutsakla birlikte açlık grevine
başladı. Diğer bir dizi talebin yanında tutsaklar, oğul ve kızlarının
kendilerini ziyaret edebilmelerini istiyorlardı. Altı gün sonra Mandela,
hapishane yetkilileri ile başarılı bir görüşme gerçekleştirerek anlaşmaya
vardı.
Küba’da Fidel Castro, açlık grevine katılan
İrlandalı devrimcilerin örnekliği karşısında, “Tiranlar, altmış günlük açlık
grevi ardından, idealleri için ölebilen insanların varlığı önünde tir tir
titrediler.” dedi.
1981 Haziran’ında Nafha hapishanesinde bulunan bir
grup Filistinli tutsak, açlık grevindeki İrlandalı tutsakların ailelerine bir
mektup gönderdi:
“Siyonizmin
terörist idaresi altında yaşayan Filistin halkına mensup devrimciler olarak
bizler, bu mektubu, çölün ortasından, Nafha hapishanesinden yazıyoruz. İngiliz
yönetici elitince İrlanda halkına dayatılan zalim terörist idareye karşı
verdiğiniz mücadeleyi selâmlıyor, bu mücadele ile dayanışma içinde olduğumuzu
belirtiyoruz.
Her
insanın en kıymetli varlığını feda ettikleri için Bobby Sands’in ve
yoldaşlarının kahramanca mücadelelerini selâmlıyoruz. Onlar hürriyet için
hayatlarını verdiler. Buradan, hücreleri vahşi yılanlar ve çöl kumları ile
kaplı Nafha hapishanesinden, Siyonist işgalin boyunduruğu altında, biz sizlerle
aynı safta olduğumuzu haykırıyoruz. Demir parmaklıklar ardında, sizleri,
halkınızı ve ölüme meydan okuyan devrimcilerinizi destekliyoruz. […]
Filistin’de ve Siyonist hapishanelerde bulunan halkımız, Britanya tekellerine
karşı mücadele eden sizler gibi benzer bir mücadele içindedir ve bizler
biliyoruz ki her iki halk da zafere kadar bu mücadeleyi sürdürecektir.”
Açlık grevine katılan
Bobby Sands ve diğer kahramanların verdikleri ders bugün de direnişe ilham
vermeyi sürdürüyor. ABD ve İngiliz müdahalelerinin gaddarlığını çok iyi bilen
İran’da hükümet, İngiliz Büyükelçiliği’nin bulunduğu, eskiden “Winston
Churchill” olan caddenin ismini “Bobby Sands” olarak değiştirdi. Elçilik,
yazışmalarda Bobby Sands’in ismini kullanmamak için giriş kapısını yan sokağa
almak zorunda kaldı.
Dustin Langley
14 Mayıs 2006
Ben mağrur bir İrlandalı
gencim.
Hayatım Ulster tepelerinde
başlar,
Mutlu bir çocuk koşar
yeşil tarlalarda.
Tanrı’nın ve insanın
yasaları içimdedir
Ama on yaşıma geldiğimde,
Ülkemdeki haksızlıklar
tekrar dile geldi.
Yüz binlerce insan
yürüdüğünde,
Gözlerim onların davasına kilitlendi.
Giymeyeceğim asla o tutsak
elbisenizi.
Britanya İrlanda
mücadelesine
Sekiz yüz yıllık bir suç
dedikçe,
Koyun gibi boyun eğmeyeceğim hapishanenize.
Öğrendim yüzlerce yıl
süren kavgayı
Her yanı sarmış zalim
yasaları,
Şu körpecik hayatımda
gördüm
Yabancı idarenin tüm sonuçlarını.
Protestocular korkutuldu,
tehdit edildi, sakat bırakıldı,
Ayrışmalar besledi öfkenin
harını,
Zorbalık hakları çiğnedi,
karalandı davamız,
İşte buydu işgalcinin yolu yordamı.
Connaught kabilesinin
mağrurdu torunları
Concannon ise kulluk etti
İngiliz’e,
İnsanın insana yaptığı
zulüm,
Doğurdu sadık bir köle.
Artık yabancı değil bize
bu sürgü, bu kilit,
Artık aşinayız tüm H-Blok
hücrelerine,
Dışişleri Bakanı Mason
yürürken ağır ağır
Biliyoruz yaşıyor, zalim
Cromwell bedeninde
Alay ediyor yiğitle, o kendini bilmez sergerde.
Britanya bir bin yıla daha
mı muhtaç
Protestolara, isyanlara,
ölümlere ve gözyaşlarına,
Yoksa bu, seksen yılın
hecelediği zulmün
Sonu mu olacak,
Bitecek mi İrlanda’nın
ıstırabı,
İnsanlık onuru için yeni
bir umut mu,
Bitecek mi bu felâket
H-Blok’un amansız
hücresinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder