İran
Halkın Fedaileri Örgütü (Çoğunluk), Sazman Fedaiyan Halq Iran (Ekseriyet)
İran’ın en büyük sosyalist partisidir ve İran’daki İslâmî rejimi yıkma amacını
güder. Tarihî kökeni 1904’te kurulmuş olan sosyal-demokrat Himmet grubuna kadar
gider. Genel sekreteri Behruz Haliq, dış ilişkiler sorumlusu ise Hassan
Zahtab’dır. Örgütün İran’da açık politik çalışma yapması yasaktır. Gizli
çalışma yapan örgütün tüm Avrupa (özellikle Almanya) ve Kuzey Amerika’da
sayısız açık kurumu mevcuttur.
On
Dokuzuncu Yüzyıl
On
dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başında sanayinin büyümesi ve buna
paralel, kapitalist üretim tarzının gelişimi ile birlikte İran’da sosyalist
ideoloji kendince bir yol bulma imkânı bulmuştur. Sözkonusu dönem, İran
toplumunun feodalizmden kapitalizme doğru toplumsal dönüşümünün gerçekleştiği
dönem olarak özetlenebilir.
Tebriz,
Tahran ve İsfahan gibi büyük şehirlerde kitleleri harekete geçirmek ve
yönlendirmek amacıyla kimi illegal politik örgütler kurulur. Bunlardan birisi
1898’de önde gelen bir aydın olan Ali Mansur liderliğinde Tebriz’de kurulur.
Sosyal demokrasi ilkin Kafkaslara ve Asya ülkelerine, özellikle petrol
alanındaki sezonluk işler için Bakû’ye seyahat etmiş olan işçilerce ülkeye
getirilir. Bakû’deki petrol işçilerinin yarıdan fazlası İranlıdır. Devrimci
işçi geleneği üretmiş bu süreç, Haydar Han Emmioğlu gibi Anayasal Devrim’in
liderlerinden kimi devrimcileri doğurur.
Himmet
Grubunun Oluşumu (1904)
Azerbaycan
halkı ve diğer İranlılar içinde devrimci sosyal demokrat faaliyetleri
örgütlemek amacıyla 1904’te Himmet isminde Bakû’de politik bir örgüt kurulur.
“Sosyal demokrat” terimini ilk kez Farsçaya çeviren Himmet, terimi Avrupa
dillerini bilmeyen İran’da daha anlaşılır kılmaya gayret eder.
Adalet
Partisi’nin Kuruluşu (1917)
1904’te
Rusya’dan dönen Haydar Han, birkaç yoldaşı ile birlikte, devrimci sosyal
demokrat hareketin ilk hücrelerini Meşhed’de kurar. Bir yıl sonra Anayasal
Devrim’in arifesinde hareketin ilk resmî belgesi Meşhed’deki toplantıda kabul
edilir. Rusya’daki Şubat Devrimi’nin zaferi ve Çar’ın devrilmesi sonrası
Rusya’ya göç etmiş İranlı devrimciler açık faaliyet yürütme imkânı bulurlar ve
kendi bürolarını açarlar. Mayıs 1917’de İran Sosyal Demokrat Partisi, Adalet
resmî olarak kurulur.
Adalet
Partisi’nin İran Komünist Partisi’ne Dönüşümü
Gilan’da
(Kuzey İran) sosyal demokratlar, devrimci aydın ve köylülerle birlikte bir
ayaklanma gerçekleştirirler. Bu esnada Haziran 1920’de Adalet Partisi (İran’ın
kuzeyindeki liman şehri) Benderi Enzeli’de ilk kongresini gerçekleştirir ve
İran Komünist Partisi’ni kurar. Haydar Han partinin lideri seçilir.
İKP’nin
Faaliyetleri
İKP,
1925’te Petrol İşçileri Sendikası’nı kurar. Aynı yıl Rıza Şah iktidarı ele
geçirir ve iki yıl sonra polis baskısının artması ile sendika yeraltına
çekilir. Kadın ve gençlik örgütleri İranlı komünistlerin faaliyetleri sonucu
oluşturulur. 1923’te Peyk-i Saadet-i Nisvan (Kadınların Refahının
Habercisi), 1926’da ise kadın örgütü Bidariye Ma (Uyanışımız) kurulur.
Ülkede bu örgütlerin büyümesini engellemek için Rıza Şah baskı uygular ve
1929’da tüm komünist faaliyetleri yasaklayan bir yasa tasarısını meclisten
geçirir.
Komünist
Partinin Bitişi ve Tude’nin Kuruluşu
I.
Dünya Savaşı’nı takip eden olayların yol açtığı boşluktan istifade, 1941
Eylül’ünde İran Tude Partisi kurulur ve eski KP’nin gizli çalışmalarını açık
alanda yürütmeye başlar. Rıza Şah rejiminin çökmesi sonrası politik tutsakların
önemli bölümü serbest bırakılır. 29 Eylül 1941’de kuruluş kongresi Tahran’da
Süleyman Muhsin İskenderi liderliğinde toplanır.
1944’te
14. meclis seçimlerine katılır. Sekiz aday seçilir ve mecliste grup oluşturur.
Bu
dönemde partinin toplam resmî üye sayısı 25.000’dir. Bu gelişme partiyi yeni
bir kongre toplamaya zorlar. İlk kongrenin açılışı 1 Ağustos 1945’te, Merkez
Kulübü’nde, 164 delege ile gerçekleştirilir.
Ancak
Şubat 1949’da Tude, şahın hayatına yönelik başarısız bir saldırıdan suçlanır;
parti liderlerin bir kısmı sürgün edilir, bir kısmı da hapse atılır. Parti
yeniden yasaklanır.
Elliler
ve Altmışlar
Ellilerin
sonları, altmışların başlarından itibaren siyasî arenaya bağımsızlık, hürriyet,
halk hâkimiyeti, ilerleme, sosyal adalet ve sosyalizm yanlısı yeni bir nesil
duhul eder ve partinin son yirmi yıllık hatalarını eleştirerek zinde bir
muhalefet için gerçek çözümler bulmaya başlar. Bu süreç Avrupa’daki artan
öğrenci muhalefetine ve Latin Amerika’daki değişimlere tesadüf eder.
Sovyetlerle sıkı ilişki içinde olunmasına karşı çıkan Tude üyeleri zamanla
partiden uzaklaşırlar. Bu hareketin lidersiz oluşu ve politik arenada güvenilir
bir politik partinin de bulunmaması nedeniyle söz konusu politik boşluk aydın
çevrelerinin kendince verdiği mücadelelerle doldurulur. Dolayısıyla Şah’a karşı
silâhlı mücadele fikri, devrimci sol grup ve çevreler içinde hürriyete giden
yegâne yol kabul edilir.
İnşadan
1979 Şubat Devrimi'ne
Devrimci
sol silâhlı hareketteki ilk örgütlü adımlar ve pratik tedbirler 1960’ların
başlarında Bijan Cezeni ve bir grup yoldaşı tarafından
atılır. 8 Şubat 1971’de kuzey İran’da bir jandarma devriyesine düzenlenen
saldırı ile devrimci sol hareket eylemlerine başlar ve kısa bir süre sonra iki
ana grubun birleşmesinden (Cezeni-Zarifi grubu ile Puyan, Ahmedzade-Meftahi)
İran Halkın Fedai Gerillaları Örgütü kurulur. 71’den 79’a sekiz yıl boyunca
Fedailer yoğun saldırılar düzenlerler ve bu konuda diğer muhalif grupları aşan
bir etkinlik gösterirler. Bu dönemde üç yüzden fazla Fedai rejim tarafından
katledilir. Dört ayrı ölüm orucu sürecinde, liderlerin önemli bir bölümü
yakalanıp öldürülür. Gene de örgüt hayatta kalır. 19 Nisan 1975’te
gerçekleştirilen ve en ağırı olan ölüm orucunda Bican Cezeni ve altı yoldaşı
hapishanede şehit düşürülür. Sonradan lideri Humeyni’nin kontrolüne giren
Halkın Fedaileri, 1979 Şubat devriminde etkin ve fiilî bir rol oynar.
Devrimden
Baskı Dönemine
Devrimi
takiben örgüt birçok İran şehrinde büro açar. Sonrasında bu bürolar laik ve
sosyalist İran gençliğinin merkezleri hâline gelir. İlk seçimlerde Fedailer
yüzde on oy alırlar ve Humeyni karşısında yegâne seçenek durumuna gelirler. Bu
dönem boyunca rejimin sol muhalifi olan örgüt işçi-köylü hareketleri içinde
faaliyet yürüterek kimi protesto eylemleri gerçekleştirir.
Bu
esnada örgüt içinde rejimin niteliği ve devrim ile ilgili tartışmalar yüzünden
ayrışmalar yaşanır. Yeni hükümete yönelik mücadele yöntemleri ve siyaset tarzı
en önemli meselelerdir. Örgüt üyelerinin çoğunluğu silâhlı mücadeleye artık
inanmamakta, yeni oluşan politik atmosferde İslâm Cumhuriyeti’ni
anti-emperyalist bir devlet olarak görmektedir. Çoğunluk, halkın dinî liderleri
desteklemesi sebebiyle Humeyni ile birlikte yürümeyi seçer; bu karar örgütü
birkaç yıl geriye götürür. Yaşanan bu gelişmeler sonucu örgüt Azınlık ve
Çoğunluk olarak ikiye bölünür.
1
Mayıs 1981’de yüz binlerce Fedai destekçisi Tahran’ın Azadi Meydanı’nda
toplanır. Liderleri örgütün yeni siyasetini ilân eder. Fedailer örgütü artık
bir gerilla hareketi değil, İran işçi sınıfının politik örgütüdür. O günden
itibaren örgüt, ismini İran Halkının Fedaileri Örgütü (Çoğunluk) olarak
belirler ve İslâm Cumhuriyeti’ne yönelik siyasetini “eleştirel birliktelik”
olarak değiştirir.
Seksenlerin
başında, rejimin tam anlamıyla oturmadığı dönemde örgüt yarı kamusal
faaliyetlerle meşgul olur. Örgütün resmî gazetesi olan Kar (İş) yüz bin
ila üç yüz bin arası bir tiraja sahiptir. Örgütün iskeletini oluşturmak için
dört yıl süren yoğun çaba sonucu üye sayısı yirmi bine ulaşır; bunların üçte
biri kadın, beşte üçü ise öğrencidir. Örgütün yaş ortalaması genel üyeler
arasında 24’ten küçük; liderlik düzeyinde ise 32’dir. Yoğun biçimde dinî
karakter sergileyen toplumda örgütün en önemli başarısı, büyük bir gençlik
grubu ile büyük bir laik partiyi oluşturup harekete geçirmesidir.
Baskı
Yılları
İHDÖ’nün
hükümet karşıtı bir konum almama tavrına karşın rejim “eleştirel birliktelik”
siyasetine ve örgütün varlığına hoşgörü göstermez. 1981-83 arası dönemde örgüt
Irak gerilimi, Amerikan karşıtı tavır gibi konularda ve bazı ekonomik reformlar
konusunda rejimi destekler. Ancak örgütün yasal düzlemde siyaset yapmasına gene
de izin verilmez. Sözkonusu yıllarda Fedai üyelerine bir dizi ölüm cezası
verilir, birçok üye hapse atılır. 1983 Bahar’ında baskı ve zulüm yoğunlaşır.
Aynı dönemde rejim istihbarat ve polis şebekesinin kuruluş sürecini tamamlar.
Buna rağmen örgütün yurtdışındaki lider kadrosunu imha edememektedir. Zamanla
örgütün liderlerinden sekizi idam edilir, binlercesi sürgüne gönderilir.
Mayıs
1985’te Tude ile birlikte Fedailer İslâm Cumhuriyeti’nin yıkılması amacıyla
ortak bir karar alırlar.
Ölümünden
önce Humeyni, 1988’de politik tutsakların kitlesel olarak katledilmesini
emreder. 1988 Yaz’ında bir komite tutsakları ziyaret eder ve binlerce tutsağa
ölüm cezası verir. Öldürülenlerin sayısı hâlâ bilinmektedir, ancak İslâm
Cumhuriyeti İstihbarat Bakanlığı Araştırma Bölümü eski bakan vekili Rıza Malik
2008’deki itirafında rejimin 33. 700 tutsağı idam ettiğini söyler. Bunlar
arasında yüzlerce Fedai üyesi vardır ve bu tutsaklar herhangi bir mahkeme yüzü
görmeden idam edilmişlerdir.
İbadet
etmediği için kırbaç cezası alan Süheyla Dervişkuhan gibi bazıları ise intihar
ederler.
Bu
suç, örgüt ve (İslâmî, komünist, liberal ve milliyetçi) muhalif partiler
tarafından “Millî Trajedi” olarak adlandırılır.
1988-1990
arası dönemde örgüt iç yüzleşme döneminden geçer, geçmişte aldığı tavırları
eleştirir ve komünist niteliğinden vazgeçerek demokratik sosyalizme doğru
evrilir. 1988 Yaz’ında örgüt üyeleri kamuya bağımsız ve kişisel görüşlerini
yayımlar; bu, örgütün yeniden inşasına yönelik en önemli adımdır. Sonuçta örgüt
krizden kurtulmak adına ilk kongresinin hazırlıklarına başlar.
Doksanlar
Ağustos
1990’da Fedailer'in Birinci Kongre’si ülke dışında toplanır. Esas olarak kongre
geçmiş politikaları, politik durumu ve iç ilişkileri inceler. Eski liderliği
eleştiren Kongre liderliği yeni bir gruba devreder ve ikinci kongrenin bir yıl
içinde toplanmasını kararlaştırır. Kongre, örgütün birliğini örgüt içi görüş
farklılıkların kabul üzerinden güvence altına alır. Doksanlarla birlikte
örgütün görüş ve siyasetleri kapsamlı biçimde değişir. Bu dönemde örgüt
demokrasiyi en temel hedef olarak kabul eder ve demokrasi ile sosyal adalet
arasındaki ilişkiye vurgu yapar. Görüş aykırılıkları ve siyasî farklılıklar
kabul edilip desteklenir. Birinci kongre, örgütün İslâm Cumhuriyeti’ne yönelik
destek politikasını şiddetle reddeder; bu politikaların bağımsız solun ahlâkını
bozduğu, örgüte ve tüm İran demokratik ve ilerici hareketine zarar verdiği
sonucuna varır. Kongre, nihaî hedef olarak sosyalizme vurgu yapar. İlk
kongrenin aldığı karar uyarınca örgüt o günden beri her yıl kongre düzenler.
Yirmi
Birinci Yüzyıl
Şubat
2007’de toplanan Onuncu Kongre’nin aldığı kararların merkezî unsuru birlik
meselesidir. Kongre, cumhuriyetçi, demokrat ve laik güçlerle sıkı ilişkiler
kurulması ve bunların en geniş birliği üzerinde durur.
İlk
kez İHDÖ, Avrupa temsilcileri ile birlikte Avrupa Parlamentosu’nda 23 Ekim
2007’de resmî bir toplantı düzenler.
2009’da,
İran Halkın Fedaileri Birliği ile İran Sol Sosyalistleri Geçici Konseyi’nin
birleştirilmesine karar verilerek Ortadoğu’nun en büyük sol partisi
oluşturulur. Bu birleşme hususunda örgüt, sıkı ilişkiler içinde olduğu Sol
Alman Partisi, Die Linke’nin yolunu izlemiştir.
Örgüt
için acil görev molla rejimini yıkmak ve onu laik bir cumhuriyet ile ikame
etmektir.
İHFÖ’nün
Görüş ve Hedefleri
1-
İHFÖ demokrasiyi, ilerlemeyi, sosyal adaleti ve sosyalizmi savunur. Millî ve
dünyevî düzeylerde barış, üst hedeflere ulaşma konusunda elde edilecek başarıyı
güvence altına alacak olan ana insanî taleptir. Parti, ülkenin bağımsızlığını,
millî çıkarları ve milletlerarası eşit ve kardeşçe ilişkileri savunmanın
gerekliliğine inanır. Örgüt insan haklarını savunur, dolayısıyla her türlü
millî, sınıfsal, cinsel, ırksal ve ideolojik ayrımcılığa karşı mücadele eder.
Bugünün dünyasında çevrenin korunması insanlığın ana hedeflerindendir. Bu hedef
politik planın ana sütunudur.
2-
Parti sınıf mücadelesinin gerçek olduğuna inanır. Küresel kapitalist sistemde
emekle sermaye arasındaki fiilî mücadelede parti emek cephesine aittir. İran
toplumu çeşitli sınıflardan müteşekkildir. Sınıfsal ayrım, sermayeyi elinde
tutan ve sınırsız refaha sahip olanlarla işçi-emekçiler arasındadır. Örgüt,
sınıflı toplumu ve insanî haysiyete karşı duran vahşî ayrımları tanır, onların
ilgası için mücadele eder. Bu düşüncelere yaslanan parti, işçilerin, kır
emekçilerinin, aydınların ve tüm ücretli işçilerin (mavi-beyaz yakalıların)
çıkarlarını savunur.
3-
Kadınların, gençlerin, millî ve dinî azınlıkların zorluklarla, zulümle ve
ayrımcılıkla yüzleştiği noktada örgüt sosyopolitik programın ana sütununu bu
sosyal grupların özel çıkarlarını savunmak olarak belirler.
4-
Hürriyet ve insan hakları, örgütün politik gündeminin aslî hedefleridir. Tüm
insanlar politik, felsefî, dinî, bilimsel vb. görüş ve inançlarını benimseme,
ifade etme, yazma ve savunma konusunda bütünüyle özgürdür. Parti, din-devlet
ayrımını tanır ve her türlü ideolojik hegemonyayı ve diktatörlüğü halkın
çıkarlarına karşıt addeder.
5-
Parti halkın iradesinden doğmuş hâkimiyete ve iktidara inanır. Halkın oyuna ve
devlet görevlilerinin sınırlı süre, dönemsel özgür seçimine, iktidarın barışçıl
dönüşümüne ve çok partili sisteme inanır.
6-
Parti, politik, ekonomik ve sosyal demokrasilerin bütünlüğüne inanır. Topluma
iktidarın daha fazla dağıtılmasına, halkın hayatın politik, ekonomik ve sosyal
boyutlarına doğrudan, gönüllü katılımına, sivil toplumun, kadın, gençlik, çevre
ve barış merkezli sosyal hareketlerin elindeki politik, meslekî ve demokratik
kurumların geliştirilmesi aracılığıyla hükümetin kontrolüne inanır.
7-
Parti, demokrasi ve sosyal adaletin el ele gittiğine inanır. Sosyal adaletin
güvence altına alınması toplumdaki demokrasinin ve barışçıl ilişkilerin
omurgasıdır; demokrasinin yokluğunda halkın sosyal adalete ilişkin demokratik
haklarının yerine getirilmesi imkânsızdır.
Gelişme
ve Modernite
8-
Ülkenin yüz yıllık tarihi, gelenekle modernite arasındaki savaşa ve toplumdaki
azgelişmişliğe karşı mücadeleye tanıklık eder. Kimi başarılara rağmen
azgelişmişliğe ve gelenekçiliğe ait kronik meseleler hâlâ mevcudiyetini
korumaktadır. Azgelişmişlik ve gelenekçilik, politik diktatörlüğün ve halkın
sefaletinin bahaneleridir. İHDÖ, bu toplumun gelişimini pozitif yönde etkileyen
sözkonusu gelenekleri takdir ederken, aynı zamanda demokrasi ve sosyal adalet
mücadelesinin kültürel, sosyal ve ekonomik diriliş için mücadele ile el ele
gittiğine inanır.
Çevrenin
Korunması
9-
Çevre krizi, millî ve dünyevî düzeylerde yaşanan en önemli meseledir. Nüfusun
aşırı artması, şehirlerin ve sanayilerin kontrol edilemeyen büyümesi, millî
kaynakların kapitalist üretim tarafından yağmalanması nedeniyle gezegenimizdeki
hayat koşulları ciddî bir tehdit altındadır. Ülkemizde de aşırı nüfus artışı ve
İslâm Cumhuriyeti’nin yıkıcı siyasetlerine bağlı olarak çevre meselesi ciddî
bir mevzu hâline gelmiştir. Bireysel çıkarlarına bağlı olarak serbest piyasa
ekonomisi çevre meselesini çözemez. Çevrenin yıkımı durdurulmalı, tüm üretim ve
tüketim sistemi tekrar tarif edilmeli, yeni teknoloji doğayla uyum içinde
kullanılmalıdır. Çevreye zararlı olan faaliyetlerin ve ürünlerin gelişen
ülkelere aktarımı ve çevrenin sömürülmesi durdurulmalıdır.
Kadınlar
10-
Erkek hâkimiyetine dayalı kültürü savunan ve yoğunlaştıran İslâm Cumhuriyeti
altında kadınlar yoğun bir ayrımcılıkla yüz yüzedirler ve ikinci sınıf yurttaş
muamelesi görmektedirler. Erkek hâkimiyetinin temeli, esas olarak kadınlara
yönelik ayrımcılık ve insan hakları ihlâlleridir; bu, temel erkek hâkimiyetini
güvence altına almaktadır. Partinin görüşüne göre kadınlara karşı geliştirilmiş
tüm ayrımcı yasalar ve kurallar lağvedilmeli, tüm erkek hâkimiyetindeki yapılar
sosyal hayatının çeşitli düzeylerinde yeniden yapılandırılmalı ve kadınlar
haklar, statü ve itibar gibi konularda eşit olmalıdırlar. Kadınların eşitliğini
güvence altına almak, demokrasi ve sivil toplumun en önemli sütunlarından
birisidir ve insan haklarının ana unsurudur. Kadın haklarının güvencesi
olmaksızın demokrasiyi güvence altına almak tek başına hiçbir şey ifade etmez.
Sosyal ve insanî haklarda eşitliği güvence altına almak için kadınlar bağımsız
kurumlarına sahip olmalıdırlar.
Millî
Azınlıklar
11-
İran, çeşitli millî azınlıklardan müteşekkil bir ülkedir. Parti, eşitliğe,
millî azınlıkların tek ülkede özgür ve gönüllü birlikteliğine inanır. Politik
kültürel ve sosyal otoritelerin özellikle millî azınlıklara ait bölgeleri
yönetmesini talep eder. Federalizm gibi merkezsiz hükümet sistemleri millî
azınlıkların haklarını güvence altına alacaktır. Parti her türlü azınlığa
ilişkin, millî ve ırkî üstünlüğe karşı mücadele eder ve millî azınlık
haklarının güvence altına alınması için çalışır.
Hareketler
12-
Parti sosyal hayatın her düzeyinde ilerici hareketlerin tesisi ve genişlemesini
savunur. Feminizmin, çevreciliğin, gençliğin ve diğer sosyal hareketleri
giderek artan büyümesinin dünyadaki demokrasi kültürüne ve insan haklarına
ilişkin ilkelerin güçlenmesine hizmet eder.
Millî
Çıkarlar ve Milletlerarası İlişkiler
13-
Dünyanın geri kalan kısmı ile eşit ve kardeşçe ilişkiler kurulması bağlamında
parti, ülkesinin millî çıkarlarını ve bağımsızlığını savunur. Kuzey ile Güney
arasındaki âdil olmayan fiilî ilişkiler yağmacıdır ve hegemoniktir. Bu
ilişkiler Güney’deki gelişmemiş ülkelerde statükoyu korumuş, diktatörlükleri
muhafaza etmiş ve sefaleti artırmıştır. Parti, bu ilişkilerin tekrar inşa
edilmesi ve tüm ülkelerin eşit haklarına dayalı gerçek ve yeni bir nizamın
oluşturulması gerektiğine inanır.
Enternasyonal
Dayanışma
14-
İHDÖ çevrenin ve barışın savunulması, âdil olmayan verili milletlerarası
ekonomik sisteme ve gelişmiş kapitalist ülkelerin hegemonyasına karşı mücadele
ve demokrasi ile sosyal adaletin güvence altına alınması için verilen kolektif
mücadele konusunda enternasyonal dayanışma içinde olmak gerektiğine inanır.
Diğer ülkelerdeki hürriyet ve adalet yanlısı tüm mücadeleleri destekler.
Sosyalizm
15-
İHDÖ, yukarıda bahsedilen değerleri güvence altına almak için dövüşür ve
sosyalizmi bu değerlerin ve insanî amaçların gerçekleştiği nihaî arzu olarak
görür. Parti, kapitalist sistemin sınıfsal baskının, adaletsizliğin, çevre
yağmasının, savaşın ve kitlesel işsizliğin, ayrıca birçok sosyal uyumsuzluğun
kökeni olduğuna inanır. Yirmi birinci yüzyılın başlarında kapitalizm, birçok
farklı güçlüğe yol açan insanî zorluklarla yüzleşme noktasında zayıf olduğunu
göstermektedir. Parti, insanın merkezî ilgi odağı olduğu sosyalizmin insanî
meselelerle uğraşabilecek yegâne seçenek olduğuna inanır.
16-
Sosyalizm, insanî ve demokratik bir sistemdir; sosyalizmde insanın özgür ve
kapsamlı büyümesi güvence altındadır ve insanlar hayatın hediyelerinin tadını
çıkarma noktasında eşit haklara ve değere sahiptir. Sosyalizm, hür iradeye
dayalı bir sistem ve halkın azami katılımına bağlı bir politik ve ekonomik
demokrasi üzerine kurulu, bütünleşmiş, barışçıl ve şiddetsiz bir toplumdur.
Tarihsel bağlamda sosyalizm nihaî nokta değildir; aksine o kapitalist
ilişkilerin ötesine geçmek için verilen mücadeledir.
17-
Parti, sosyalist değerlerin kapitalist toplumda geliştiğine ve sosyalizmin bu
değerler üzerinde genişleyeceğine inanır. Parti bugünkü insanın sorumluluğunun
sözkonusu değerlerin gerçekleştirilmesi yönünde kavga vermek olduğuna ve bu
kavganın yarına ertelenemeyeceğine inanır. Politik mücadelenin ötesinde
sosyalist değerlerin gerçekleştirilmesi sürekli ve uzun soluklu zihnî-kültürel
çalışmaya muhtaçtır. İHDÖ, demokratik ve adalet yanlısı fikirlerin genişlemesi
ve kurumsallaşması, kadın ve erkeklerin eşit hakları, insanla doğa arasındaki
mütevazı ilişkinin tesisi için mücadele eder.
18-
Politik iktidar toplumu tek başına, köklü biçimde dönüştürmez. Köklü ve
istikrarlı bir dönüşüm için bilimsel bilgi ve kültür önemli roller oynarlar.
Zihnî-kültürel hareketin mevcudiyeti, ilerici ve bilimsel olmayan gelenekçiliğe
karşı mücadele ve modernizmle bilimsel fikirlerin savunusu sosyalist toplumun
inşası için temel ihtiyaçlardır.
Örgütün
Yapısı
19-
Parti, örgütsel anlamda çoğulculuğa inanır ve yeni fikirlerle örgütün
başkalaşımı üzerinde durur. Görüş ve genel hedeflere dayalı fikir zenginliğinin
aktarılması hakkını, üyelerin örgüt içinden ve dışından görüşlerini ifade etme
özgürlüklerini tanır. Ayrıca örgütte görüş aykırılıklarına ve eylem birliğine
inanır. Örgütsel güçleri genel hedefler ve görüşler üzerinden birleştirmeye
çalışır. İhraç ya da ayrışma yerine aykırı fikirlerin ve politik akımların
meşru hizipler dâhil, farklı biçim ve şekillerde birlikte mevcudiyetine vurgu
yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder