Ursula
von der Leyen’in 10 Eylül günü Avrupa Parlamentosu’nda Avrupa Komisyonu başkanı olarak yaptığı
konuşmasının pek sürpriz içermediğini görmek gerekiyor. Konuşma, her zaman
olduğu gibi, içi boş vaatlerden, teknokratlara has kelimelerden ve alamet-i farikası
olan, ikiyüzlülükle malul ahlakçı pozlarından ibaretti. Yani Leyen, her zamanki
gibiydi.
Orwell’ın
1984 romanından aşina olduğumuz konuşmalardan birini yapan Leyen, AB’nin
halihazırda hükümsüz kıldığı, yok ettiği özgürlük, serbestiyet, barış, refah ve
bağımsızlık gibi olgulardan bahsetti. AB, bu tür olguları bugün savaş ve militarizasyon
ateşine benzin dökerek ortadan kaldırıyor. Konuşma hürriyetini yok ediyor.
Avrupa ülkelerinin ekonomilerini enerji ve ticaret politikalarıyla yıkıma
sürüklüyor. Neticede kıtayı Vaşington’un stratejik ajandasına tabi kılıyor.
Beklendiği
üzere Leyen, konuşmasına Rusya’dan bahsederek başladı. Zira Rusya, Brüksel’in
ana takıntısı. “Geleceğimiz, yani bir bütün olarak barış içerisinde yaşayacak
kıta için mücadele edildiğini” söyleyen Leyen, “Avrupa açısından yeni bir
savunma dönemi”nin başladığı, 2030 yılı itibarıyla savunmaya yönelik hazırlıkla
alakalı net bir yol haritasının hazırlandığı açıklamasını yaptı. Bir yandan da
AB’nin NATO’ya hiç yılmadan bağlı kalacağı vaadini dile getirdi.
Leyen
konuşmasında, Avrupalıların kesintisiz militarizasyonun damgasını vurduğu bir
geleceğe hazırlanmaları gerektiğini, bu süreçte AB’nin doğusuna “dron duvarı”
örüleceğini ve uzaydan gerçek zamanlı gözetleme imkânlarının devreye
sokulacağını söyledi. Leyen’e göre bu adımlarda amaç, “düşman güçlerin her
türden hareketinin görülmesinin sağlanması.” Devamında Leyen, Ukrayna için “Nitelikli
Askeri Hat” oluşturulması ve Kiev ile “Dron İttifakı” kurulması vaadinde
bulundu. Bunların dondurulmuş olan Rus varlıklarından gelen kârların yanında
tazminatlarla finanse edileceğini söyledi.
Ardından
Leyen, konuyu İsrail ve Gazze’ye getirdi. Önde gelen insani yardım
kuruluşlarının ve soykırım uzmanlarının İsrail’in yapıp ettiklerini “soykırım”
olarak tarif etmesine ve eldeki onca delile rağmen, AB, yaptırım uygulamak
şöyle dursun, İsrail’le ticari ilişkilerini ve işbirliğini sürdürdü. Oysa aynı
AB, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesine farklı bir tepki göstermişti.
İtibarını
kurtarmak adına Leyen, Avrupa Komisyonu’nun İsrail’e yönelik desteğini
beklemeye alacağını, ortaklık anlaşmasının devreye sokulmayacağını, ayrıca “kimi
bakanların ve şiddet yanlısı yerleşimciler”in yaptırımlarla yüzleşeceğini
söyledi. Alt kademe isimlere yönelmekle ve zaten imkânsız olan, tüm üyelerin
oyuna ihtiyaç duyan tedbirlerden dem vurmakla yetinen AB’nin bu adımlarının, sadık
müttefiki İsrail’i korumak için kullanılan bir tür incir yaprağı işlevi
gördüğünü söylemek gerek.
AB’nin
genişlemesi hedefi, bu konuşmada da gündeme geldi. Leyen, AB’nin genişlemeci
dürtüsüne vurgu yapan konuşmasının bir yerinde “Ukrayna, Moldova ve Balkanlar’ın
batısının geleceğinin AB’de olduğunu” söyledi.
Ekonomi
konusunda ise başkan, hayal satmayı tercih etti. Genç yenilikçi şirketlere
Avrupa Fonu üzerinden para aktarmayı, yapay zekâya dayalı giga fabrikalar
kurmayı, pil güçlendirme paketi oluşturmayı, sanayiyi hızlandırma kanununu çıkartmayı,
özetle, “teknoloji ve yapay zekâ sahasında AB’yi lider haline getirecek
adımları atmayı” vaat etti. Geçen yılki konuşması da benzer vaatlerle yüklüydü.
Ama oradaki vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi.
Avrupa’da
sanayinin ve hanelerin başındaki en önemli sorunlardan birine, yüksek enerji
fiyatlarına değindiği kısımda Leyen, bu sorunun sebebinin, AB’nin “Rusya’nın
elindeki fosil yakıtlara yönelik bağımlılığı” olduğunu söyledi. Oysa asıl
mesele, AB’nin ucuz Rus gazını kesip onun yerine Amerika kaynaklı, görece daha
pahalı olan sıvılaştırılmış doğal gaz satın alınması kararıydı. Devamında
Leyen, dikkatleri başka yöne çeken açıklamasını desteklemek adına, “Avrupa,
bugün enerji bağımsızlığı yolunda ilerliyor” dedi. Oysa gerçekte kıta, bugün ticaretini
uzak ülkelerle yürütüyor ve giderek bu uzaktaki tedarikçilerden gelen mallara
daha fazla bağımlı hale geliyor, üstelik bu tedarikçiler, zaten değişken olan
küresel piyasalara tabi.
Leyen,
konuşmasında şu lafı ettiğinde epey alkış aldı: “Otomobilin geleceğini Avrupa
tayin etmeli, geleceğin otomobillerini Avrupa üretmeli.” Oysa bu, Avrupa’daki
otomobil endüstrisinin derin bir krizle yüzleştiği gerçeklikte saçma ve boş bir
slogan. Krizin ana sebebi ise ticari işleyişi boğan AB kaynaklı mevzuat. Hatta
bir yerde Leyen, AB ve ABD arasında imza edilen son ticaret anlaşmasını da
savundu. Teslimiyet olarak tarif edilen bu anlaşmayı “imzalanabilecek en iyi
anlaşma” olarak tanımladı.
Konuşma,
2050’de yoksulluğu ortadan kaldıracak Avrupa İçin Yoksullukla Mücadele Stratejisi’nden
bahsettiği yerde gerçeklikten iyice koptu. Zira bugün AB’de yoksulluk oranları,
Leyen’in başa geçtiği 2019 yılından beri yükseldi. Bunun sebebi de Brüksel’in
savunduğu yaptırımlar ve enerji politikaları.
Konuşmanın
en berbat kısmı, Leyen’in asayişi sağlayacak yeni araçlardan bahsettiği, “bilgi
manipülasyonu”ndan ve “dezenformasyon”dan dem vurduğu yerdi. Bu noktada tehlikeli
propaganda faaliyetine vurgu yapan Leyen, bir kez daha “Avrupa Demokrasisi
Zırhı”nın ve “Avrupa Demokratik Direnç Merkezi”nin oluşturulması ihtiyacından bahsetti.
Bahsini ettiği önlemler, konuşma hürriyetinin ortadan kaldırılmasını ve
muhaliflerin kriminalize edilmesini gerekli kılıyor. Bu tür önemlere değinen Leyen,
bir yandan da “bağımsız gazeteciliği ve medya okuryazarlığını” destekleme adı
altında AB destekli propaganda kampanyaları yürütüleceğini söyledi.
Nihayetinde
Ursula von der Leyen’in 2025 tarihli parlamento konuşması, Avrupa’nın geleceğine
dair bir yol haritasından çok hataların zafermiş gibi ambalajlanma çabasından
başka bir şey değil. Her zaman olduğu gibi Leyen, Rusya’yı, Çin’i ve dezenformasyonu
Avrupa’nın düşmanları olarak gösterip suçluyor, bir yandan da gerçek sorunun, yani
AB’nin tüm o katı politik ve ekonomik kısıtlarıyla birlikte dayattığı milletler
üstü modelin üzerini örtüyor.
Önemli
politika alanlarında tüm ülkelerin oybirliğinin alınması hükmünü ortadan
kaldırmak isteyen, merkezileşme sürecini hızlandırmaya çalışan Leyen,
konuşmasında Avrupa’yı zayıflatmış olan tüm politikaları inatla ve kararlılıkla
sürdürme niyetinde olduğunu ortaya koyuyor. Leyen, özünde yenilenmeyi değil,
aynı kalmayı, hatta AB’yi daha militer, daha bağımlı ve daha otoriter kılmayı
öneriyor.
Thomas Fazi
10 Eylül 2025
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder