Pages

15 Eylül 2025

Leyen’in Önerileri: Savaş, Sansür, Merkezileşme


Ursula von der Leyen’in 10 Eylül günü Avrupa Parlamentosu’nda Avrupa Komisyonu başkanı olarak yaptığı konuşmasının pek sürpriz içermediğini görmek gerekiyor. Konuşma, her zaman olduğu gibi, içi boş vaatlerden, teknokratlara has kelimelerden ve alamet-i farikası olan, ikiyüzlülükle malul ahlakçı pozlarından ibaretti. Yani Leyen, her zamanki gibiydi.

Orwell’ın 1984 romanından aşina olduğumuz konuşmalardan birini yapan Leyen, AB’nin halihazırda hükümsüz kıldığı, yok ettiği özgürlük, serbestiyet, barış, refah ve bağımsızlık gibi olgulardan bahsetti. AB, bu tür olguları bugün savaş ve militarizasyon ateşine benzin dökerek ortadan kaldırıyor. Konuşma hürriyetini yok ediyor. Avrupa ülkelerinin ekonomilerini enerji ve ticaret politikalarıyla yıkıma sürüklüyor. Neticede kıtayı Vaşington’un stratejik ajandasına tabi kılıyor.

Beklendiği üzere Leyen, konuşmasına Rusya’dan bahsederek başladı. Zira Rusya, Brüksel’in ana takıntısı. “Geleceğimiz, yani bir bütün olarak barış içerisinde yaşayacak kıta için mücadele edildiğini” söyleyen Leyen, “Avrupa açısından yeni bir savunma dönemi”nin başladığı, 2030 yılı itibarıyla savunmaya yönelik hazırlıkla alakalı net bir yol haritasının hazırlandığı açıklamasını yaptı. Bir yandan da AB’nin NATO’ya hiç yılmadan bağlı kalacağı vaadini dile getirdi.

Leyen konuşmasında, Avrupalıların kesintisiz militarizasyonun damgasını vurduğu bir geleceğe hazırlanmaları gerektiğini, bu süreçte AB’nin doğusuna “dron duvarı” örüleceğini ve uzaydan gerçek zamanlı gözetleme imkânlarının devreye sokulacağını söyledi. Leyen’e göre bu adımlarda amaç, “düşman güçlerin her türden hareketinin görülmesinin sağlanması.” Devamında Leyen, Ukrayna için “Nitelikli Askeri Hat” oluşturulması ve Kiev ile “Dron İttifakı” kurulması vaadinde bulundu. Bunların dondurulmuş olan Rus varlıklarından gelen kârların yanında tazminatlarla finanse edileceğini söyledi.

Ardından Leyen, konuyu İsrail ve Gazze’ye getirdi. Önde gelen insani yardım kuruluşlarının ve soykırım uzmanlarının İsrail’in yapıp ettiklerini “soykırım” olarak tarif etmesine ve eldeki onca delile rağmen, AB, yaptırım uygulamak şöyle dursun, İsrail’le ticari ilişkilerini ve işbirliğini sürdürdü. Oysa aynı AB, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesine farklı bir tepki göstermişti.

İtibarını kurtarmak adına Leyen, Avrupa Komisyonu’nun İsrail’e yönelik desteğini beklemeye alacağını, ortaklık anlaşmasının devreye sokulmayacağını, ayrıca “kimi bakanların ve şiddet yanlısı yerleşimciler”in yaptırımlarla yüzleşeceğini söyledi. Alt kademe isimlere yönelmekle ve zaten imkânsız olan, tüm üyelerin oyuna ihtiyaç duyan tedbirlerden dem vurmakla yetinen AB’nin bu adımlarının, sadık müttefiki İsrail’i korumak için kullanılan bir tür incir yaprağı işlevi gördüğünü söylemek gerek.

AB’nin genişlemesi hedefi, bu konuşmada da gündeme geldi. Leyen, AB’nin genişlemeci dürtüsüne vurgu yapan konuşmasının bir yerinde “Ukrayna, Moldova ve Balkanlar’ın batısının geleceğinin AB’de olduğunu” söyledi.

Ekonomi konusunda ise başkan, hayal satmayı tercih etti. Genç yenilikçi şirketlere Avrupa Fonu üzerinden para aktarmayı, yapay zekâya dayalı giga fabrikalar kurmayı, pil güçlendirme paketi oluşturmayı, sanayiyi hızlandırma kanununu çıkartmayı, özetle, “teknoloji ve yapay zekâ sahasında AB’yi lider haline getirecek adımları atmayı” vaat etti. Geçen yılki konuşması da benzer vaatlerle yüklüydü. Ama oradaki vaatlerin hiçbiri gerçekleşmedi.

Avrupa’da sanayinin ve hanelerin başındaki en önemli sorunlardan birine, yüksek enerji fiyatlarına değindiği kısımda Leyen, bu sorunun sebebinin, AB’nin “Rusya’nın elindeki fosil yakıtlara yönelik bağımlılığı” olduğunu söyledi. Oysa asıl mesele, AB’nin ucuz Rus gazını kesip onun yerine Amerika kaynaklı, görece daha pahalı olan sıvılaştırılmış doğal gaz satın alınması kararıydı. Devamında Leyen, dikkatleri başka yöne çeken açıklamasını desteklemek adına, “Avrupa, bugün enerji bağımsızlığı yolunda ilerliyor” dedi. Oysa gerçekte kıta, bugün ticaretini uzak ülkelerle yürütüyor ve giderek bu uzaktaki tedarikçilerden gelen mallara daha fazla bağımlı hale geliyor, üstelik bu tedarikçiler, zaten değişken olan küresel piyasalara tabi.

Leyen, konuşmasında şu lafı ettiğinde epey alkış aldı: “Otomobilin geleceğini Avrupa tayin etmeli, geleceğin otomobillerini Avrupa üretmeli.” Oysa bu, Avrupa’daki otomobil endüstrisinin derin bir krizle yüzleştiği gerçeklikte saçma ve boş bir slogan. Krizin ana sebebi ise ticari işleyişi boğan AB kaynaklı mevzuat. Hatta bir yerde Leyen, AB ve ABD arasında imza edilen son ticaret anlaşmasını da savundu. Teslimiyet olarak tarif edilen bu anlaşmayı “imzalanabilecek en iyi anlaşma” olarak tanımladı.

Konuşma, 2050’de yoksulluğu ortadan kaldıracak Avrupa İçin Yoksullukla Mücadele Stratejisi’nden bahsettiği yerde gerçeklikten iyice koptu. Zira bugün AB’de yoksulluk oranları, Leyen’in başa geçtiği 2019 yılından beri yükseldi. Bunun sebebi de Brüksel’in savunduğu yaptırımlar ve enerji politikaları.

Konuşmanın en berbat kısmı, Leyen’in asayişi sağlayacak yeni araçlardan bahsettiği, “bilgi manipülasyonu”ndan ve “dezenformasyon”dan dem vurduğu yerdi. Bu noktada tehlikeli propaganda faaliyetine vurgu yapan Leyen, bir kez daha “Avrupa Demokrasisi Zırhı”nın ve “Avrupa Demokratik Direnç Merkezi”nin oluşturulması ihtiyacından bahsetti. Bahsini ettiği önlemler, konuşma hürriyetinin ortadan kaldırılmasını ve muhaliflerin kriminalize edilmesini gerekli kılıyor. Bu tür önemlere değinen Leyen, bir yandan da “bağımsız gazeteciliği ve medya okuryazarlığını” destekleme adı altında AB destekli propaganda kampanyaları yürütüleceğini söyledi.

Nihayetinde Ursula von der Leyen’in 2025 tarihli parlamento konuşması, Avrupa’nın geleceğine dair bir yol haritasından çok hataların zafermiş gibi ambalajlanma çabasından başka bir şey değil. Her zaman olduğu gibi Leyen, Rusya’yı, Çin’i ve dezenformasyonu Avrupa’nın düşmanları olarak gösterip suçluyor, bir yandan da gerçek sorunun, yani AB’nin tüm o katı politik ve ekonomik kısıtlarıyla birlikte dayattığı milletler üstü modelin üzerini örtüyor.

Önemli politika alanlarında tüm ülkelerin oybirliğinin alınması hükmünü ortadan kaldırmak isteyen, merkezileşme sürecini hızlandırmaya çalışan Leyen, konuşmasında Avrupa’yı zayıflatmış olan tüm politikaları inatla ve kararlılıkla sürdürme niyetinde olduğunu ortaya koyuyor. Leyen, özünde yenilenmeyi değil, aynı kalmayı, hatta AB’yi daha militer, daha bağımlı ve daha otoriter kılmayı öneriyor.

Thomas Fazi
10 Eylül 2025
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder