Pages

05 Ekim 2024

Vaşington ve Londra Mezarlarını Kazıyor


Ortadoğu’da bir suçlu olarak savaşı tırmandıran İsrail’in arkasında Amerika ve İngiltere var. Bu desteği sunarken Vaşington ve Londra, baş suçlunun kendileri oldukları gerçeğini ifşa ediyorlar.

İran’a karşı topyekûn savaş, eli kulağında. Bu savaşın sonuçları korkunç olacak. Buna karşın, Amerikalı ve İngiliz yöneticilerinin suç ortaklığı yaparken yüzlerinin kızarmadığı, pervasızca davrandıkları, nihayetinde aptal oldukları görülüyor.

İki gün sonra 7 Ekim’de İsrail rejiminin Gazze’yi yok etmek ve soykırıma tabi tutmak için yürüttüğü saldırılar birinci yılını dolduracak. Bu büyük imha amaçlı savaşın sona yaklaştığına dair ortada herhangi bir emare de yok. İsrail rejimi, tüm kanunları ve ahlak kurallarını ihlal edip, bunun karşılığında tek bir ceza almıyor, bu sebeple, tümüyle kontrolden çıkıyor.

Bugüne dek 41.000 Filistinli katledildi. Bazı hesaplamalara göre ölü sayısı 100 hatta 200 binin üzerinde. Kadın ve çocukların öldürüldüğü savaşı İsrail, geçen yıl 7 Ekim’de Filistinli militanların saldırısı üzerinden gerekçelendiriyor. O saldırıda 1.200 İsrailli öldürülmüştü, üstelik bunların çoğu İsrail güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşanmıştı. Hamas saldırısı, o gün İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği, yılları bulan, insanlık dışı, soykırım amaçlı kuşatmaya cevap olarak gerçekleşmişti.

İsrail rejiminin eylemlerinin savunulur bir yanı yok. Kitlesel katliamları, Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli liderlerin yanına kâr kalıyor, çünkü arkasında İngiltere, ABD ve diğer Batılı devletlerin diplomatik, daha da önemlisi, askeri desteği var.

Gazze’de ve Batı Şeria’da soykırıma imza atan İsrail, saldırı alanını tüm bölgeyi kapsayacak şekilde genişletti. Son iki hafta içerisinde İsrail güçleri, Beyrut’u ve Lübnan’ın sivillerin yaşadığı farklı bölgelerini bombaladı. 2.000’den fazla insanın ölümüne, bir milyonu aşkın kişininse evsiz kalmasına neden oldu. Uyguladığı şiddet, tüm bölgeyi kuşatıyor. İsrail rejimi, bir yandan da Suriye, Irak ve Yemen’i bombalıyor, İran’da cinayetler işliyor.

İsrail, İngilizlerin ve Amerikalıların çevirdikleri entrikalar neticesinde 1948’de yasa dışı bir sömürgeci devlet olarak kurulmasından beri katliam yapıyor, insan öldürüyor.

Siyonist İsrail olarak bilinen bu Batılı sömürgeci proje için ilhaklar, işgaller, hava saldırıları, terörizm ve suikastlar rutin hâlini almış. Bugün tüm o kana susamışlığı ve psikopatlığıyla kontrolden çıkan rejim, Batılı destekçileri sayesinde tek bir ceza bile almayacağını biliyor.

Bu devlet terörizmini kendisinin üstün ve imtiyazlı olduğuna inanan Batılı emperyalist güçler besliyor. İsrail rejimi ve faşist barbarlığı, mevcut niteliği dâhilinde Batılı güçlerin somut bir tezahürü. Aynı şiddete ve yağma pratiğine bugün dünyanın her bir köşesinde tanık oluyoruz. Siyonizm, Batı emperyalizminin bir türevi.

İran, geçen hafta içerisinde İsrail’i 200 civarında füzeyle vurdu. Onca provokasyona ve savaş pratiğine rağmen İran, bugüne dek hep sınırlı tepkiler ortaya koymuş, itidalli davranmıştı. Son saldırıda bile esas olarak askeri üsler hedef alındı, sivil ölümlerine mani olunmaya çalışıldı.

Ama ABD ve İngiltere, “barbar saldırı”yı hemen kınadı ve İsrail’in kendisini savunma hakkına desteklerini açıkladı. Yalanın ve çarpıtmanın bundan daha iyi bir örneğine rastlanamazdı. Gerçek şu ki asıl İran’dı kendisini meşru yollardan savunan.

ABD başkanı Joe Biden, İran’a verilecek “ağır cevaplar” konusunda İsrail’le koordineli bir çalışma yürütüyor. İsrail ve ABD’nin kısa süre içerisinde İran’ın petrol tesislerine saldırması bekleniyor. Biden, ABD-İsrail saldırısını “orantılı bir cevap” olduğunu söyleyecek kadar beyinsiz bir küstah.

İran, ABD’yi kendisini tek taraflı yürüttüğü itidal politikasının artık hükmünün kalmadığı konusunda uyardı. Tahran, birkaç kez bölgesel savaş istemediğini dile getirmiş olmasına rağmen, İsrail’in misilleme tehditleri karşısında bu sefer daha büyük bir güçle vuracağını duyurdu. İran, bu noktada “gayri nizami” taktiklere başvuracağını açıkladı. Bu açıklama, kimilerince İran’ın Hürmüz Boğazı’nda petrol ticaretinin gerçekleştiği güzergâhı kapatacağı şeklinde yorumlanıyor. Ortadoğu, dünyadaki petrol arzının üçüncü büyük kaynağı. İran, dünyaya akan petrolü keserse, dünya ekonomisi daha önce eşi benzerine rastlamadığı bir felâkete sürüklenebilir. Şu an zaten petrol fiyatları artmaya başladı bile. Savaş bölgeye yayılacak olursa, dünya ekonomisi büyük bir felâketle yüzleşir.

ABD, özelde Biden yönetimi, sahtekâr bir üslupla, tarafları itidalli olmaya çağırıyor, hatta ateşkesi savunan laflar ediyor. Ama bir yandan da Beyaz Saray, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarına onay veriyor. Vaşington, itidalden söz ediyor ama bir yandan da İsrail rejiminin soykırıma ve bölgedeki saldırılarına maddi destek sunuyor, onu silahlandırıyor. ABD, diplomatik çözüm yolunu savunuyorsa kendisine bağlı olan İsrail rejimine gerekli adımı attırabilir. Bu imkâna sahip. Ama ABD, bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Rejime sunduğu askeri desteği artırıyor. Geçen hafta 9 milyar dolarlık yardım yaptı. Bu da onun saldırıların devamı için yeşil ışık yaktığının delili aslında.

İngiliz devleti ve diğer Avrupa devletleri de bu savaş tellâllığında suç ortaklığı yapıyorlar. Çünkü hepimiz biliyoruz ki şiddet ve savaş, Batı emperyalizminin asli hareket tarzıdır.

ABD’nin ve NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaş başarısızlıkla malul. Ukrayna’da Batı emperyalizminin somut bir tezahürü olan Neonazi rejimi, NATO’nun 200 milyar dolarlık yatırımına, üç yıllık savaşa rağmen Donbass bölgesinde Rus ordusunun hızla elde ettiği kazanımlar neticesinde paramparça oldu. Bu hafta içerisinde Rus güçleri, “NATO’nun girilmesi imkânsız kalesi” olarak görülen Ugledar’ı ele geçirdi. Ukrayna’da yaşanacak yenilginin yol açacağı fiyaskoyu gizlemek adına ABD ve Batılı ortakları Ortadoğu’ya ve İran’a odaklandı. Burada bu cani güçlerin pervasızlığı had safhaya ulaştı. Ellerinden başka bir şey gelmiyor: savaş başlatıyorlar, savaşı kaybediyorlar, yeni bir savaş başlatıyorlar.

Bu, aptallıktan başka bir şey değil. İsrail saldırılarına onay ve destek vermek suretiyle ABD, İngiltere ve onların Batılı uşakları, birçok sonucu olacak düşmanlıkları körüklüyorlar. Burada bir dizi ülkenin milyonlarca kayıp verme ihtimalinden söz ediyoruz. Oluşacak onca ağır sonuçtan biri de Demokratların Kasım ayındaki seçimi kaybedecek olmaları. Gelgelelim, bu, tüm bölgeyi harap edecek yıkım ve çekilecek çile karşısında ufak bir mesele.

Bu savaş, İsrail rejimini ve Batılı emperyalist destekçilerini de yutar. Zaten sallantıda olan, iflas etmiş kapitalist ekonomileriyle Batı, Ortadoğu’da patlak verecek savaş sonrasında çöker.

Asıl tuhaf olan şu: Bugün ABD ve onun Batı’daki suç ortakları, savaşın fitilini tutuşturmaları durumunda kendi mezarlarını kazacaklar.

Stratejik Kültür Vakfı
4 Ekim 2024
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder