Emperyalizmin
Siyonist karakoluna karşı direnişin en önemli halkalarından olan Lübnan
Hizbullah’ının önderi Hasan Nasrallah, İsrail’in düzenlediği saldırı sonucunda
yaşamını yitirdi. Bunun sonucunda Siyonist işgalcilerin yaptığı açıklamada, “Hizbullah
terörizminin tehdit olasılığının gerilediği ve daha da kendine gelemeyeceği”
bildirildi.
Öncelikle
belirtilmesi gereken nokta, dünya halklarına terörizmi emperyalizmin ve Siyonistler
gibi vekalet güçlerinin uyguladığı gerçeğidir, çünkü “terör” kavramı, korku
salmak, güvensiz bir ortam oluşturmak ve toplumun kendi iç dinamiğini altüst
etmek anlamlarına gelir. Bu bağlamda, son bir yıla bakmak yeterli; çocuğunun
doğum gününü “kutlamak” amacıyla Gazze’de bir apartmanı havaya uçuran,
yatağındaki yaşlı kadına köpeklerle saldırıp işkence yaptıran, hastaneleri ve
okulları kullanılamaz hâle getiren, halkı göçe zorlayan, bebekleri katleden, 43
bin insanı katledip 100 bin insanı yaralayan, içme suyunun teminini bile
zorlaştıran Siyonist saldırılar, terör tanımının içeriğini dolduracak tüm
ölçütlere sahiptir.
Terörü
egemen güç uygular, bu kavram Fransız Jakobenleriyle ortaya çıkmıştır.
Emperyalizmin “siviller” söylemi ve “hassasiyeti” de çarpıtmadan ibarettir, 43
bin insan, doğrudan Filistin halkının öz evlatlarıdır. Aynı şekilde, Lübnan
Hizbullah’ı da Lübnan halkının öz evladıdır.
IŞİD
gibi emperyalizm kurgusu yapılar terörün kendisidir fakat yaralı IŞİD
militanını hastane ziyaret eden Netenyahu’dur. Ayşenur Ezgi Eygi’nin katili de
Siyonistlerdir. Bu toprakların evladı olan Ayşenur ve ülkemizin solunun
geçmişte Filistin’de can veren insanları hakkı uğruna emperyalist Siyonizm,
Lübnan, Filistin, Yemen gibi ülkemiz halklarının evlatlarının da katilidir.
Direniş,
bağrından bir değil bin Nasrallah çıkartır, bir değil bin Nasrallah’ı
katletseler de direniş, gene mücadeleci halklar ve zaferler inşa edecektir.
Nasrallah, kendi öz yurdunda onu destekleyen halkının içinde katledilmiştir.
Nasrallah Lübnan’dır, Lübnan Nasrallah’tır artık.
Oluşan
denklemde kendi ülkesinde misafirini suikasta uğratanlara rağmen Lübnan
Hizbullah’ı, İsrail’le savaşmaktan geri durmamıştır, tüm gücüne rağmen. Bu
nedenle katledilemeyen tek şey, emperyalizme karşı verilecek mücadelenin
meşruiyetidir, bu meşruiyet de yeni Nasrallahları yetiştirecektir.
Emperyalizm,
bugün enternasyonalist dayanışmanın zayıflamasının ve solun tüm dünyada kendi
özünü kaybettiren politikalara sapmasının sonucu olarak bu derece
pervasızlaşabiliyor.
Milliyetçiliğin
ve mezhepçiliğin geldiği nokta, Arap ülkelerinin Yemen, Suriye, Filistin,
Lübnan’ı yalnız bırakmasıyla sonuçlandı. Sanılanın aksine, emperyalizmin
politik saldırısı olan milliyetçilik bir halkı birleştirmek yerine parçalar.
Bunun en yakın örneği Kürt milliyetçiliğinin geldiği noktada görülebilir:
Barzani ve Suriye Kürtlerinin siyasi oluşumları birbiriyle ittifak kuramaz ama
her ikisi de emperyalizmin petrol bekçiliği ve kara gücü olmayı ulusal onur
sorunu olarak görmez. Her iki örnek de milliyetçiliğin çıkmaz sokak olduğunun
kanıtıdır.
Aynı
şekilde, emperyalizmin mezhep ayrıştırmasına rağmen Sünni Filistin halkıyla
dayanışma geliştirenler İran, Lübnan ve Yemen’in Şii güçleridir. 20 yıl önce
İsrail’i yenen ve onu esir takasına zorlayan tek güç, Nasrallah liderliğindeki
Lübnan Hizbullah’ıdır.
Ülkemizdeki
uyuşturucu kullanımının, toplumsal dinamiklerin bozulmasının ve yozlaşmasının,
iş cinayetlerinin, doğa katliamlarının, güvencesiz yaşamın da tek sorumlusudur
fakat ülkemiz solunun Nasrallah yetiştirme gibi politik ideali yoktur.
Nasrallah, kendi ülkesinde katledilirken ülkemiz sol çevrelerinin şefleri
Avrupa’da yaşamaktadır.
Ülkemiz
solu, “Ama Hamas gerici" derken ülkemizdeki ve Ortadoğu’daki mezhepçi
yapılar da “Ama Nasrallah ve Lübnan Hizbullah’ı Şii ve sapkın” diye karşı
propaganda geliştirmektedir. İlk kesim politik mezhepçilik; ikinci kesim dinci
mezhepçilik yapmaktadır.
Bizim
aşmamız gereken tek gerçek, emperyalizmin milliyetçi ve mezhepçi
politikalarının propagandasıdır.
Emperyalizm
yenilmez değildir, yeni Nasrallahlar illaki yetişecektir. Onun için aileyi,
halkı, direnişi emperyalizme karşı güçlendirmek zorundayız, her şeye ve bu sola
rağmen.
S. Adalı
29
Eylül 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder