Pages

23 Temmuz 2022

Lümpen


Tarihsel dönemleri izah etmede Marksist analiz, hangi tarihsel durumlarda faydalı olabilmektedir?

Marksizme göre, lümpenin varlığı, doğrudan, herkesin zenginleştiği, yeni, ideoloji dışı bir toplumun doğduğu hissinin güçlü olduğu kuzeyin zengin ülkelerinde, İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan ekonomik canlanma esnasında burjuvazinin gücünü iyiden iyiye artırdığı dönemle bağlantılı bir olgudur.

Aşırı zengin ekonomik sınıfın güçlendiği sürece paralel olarak doğan, ekonomik açıdan güvencesizlikle malul sınıf, Marx’ın Kapital’de geliştirdiği lümpen tanımını haklı çıkartmaktadır.

Lümpenin hâlen daha var olmasını sağlayan şey, sermaye birikimine içkin olan çelişkidir. Ama bu noktada, günümüzün maddi koşulları uyarınca, ilgili kavramın güncellenmesi gerekmektedir.

Bugün Marx’ın ortaya koyduğu genel çerçeve, toplum dâhilinde üretim dışı olan veya esnek üretim süreçleri içerisinde yer alan sınıfların varlığına dair bir şeyler söylememize imkân vermektedir. Buna ek olarak, sınıfın akışkanlığını ve politik dinamikleri bu şekilde anladığımızda, önümüze, tüketimcilik ve kitleler türünden Marksist teorinin müşterek alanları dışında duran sorulara cevap verebileceğimiz bir yol açılır.

Üretimin öteki yüzünü ele alan bu teorik alanlar, genelde postyapısalcılığa terk edilmişlerdir. Umarız, bugün güvencesizler ve lümpenler türünden, üretime ait farklı biçimlerin ve sınıfsal dinamiklerin baskın hâle geldiği koşullarda, Marksist teori, bu kavramları kullanmaya başlar.

Politik düzlemde faal olan lümpenlere ve lümpen proletaryanın yükselişine dair tarihsel örneklere şahit olduğumuz koşullarda, radikal sınıf politikası, ileride lümpeni görebilmeli, bugün üretim sahasında lümpen unsurların doğuşuna neden olan maddi koşulları dikkate alabilmelidir.

Eski sınıf biçimlerinin yeniden yapılandırılmasıyla birlikte, üretim sahasında sömürülen sınıflar arasında bağlar kurulmalı, böylelikle kapitalizmin yeni biçimleriyle mücadele edilebilmelidir.

Michael Denning’in (2010) de ifade ettiği biçimiyle, gelecekte her türden hareket, hem lümpeni hem de proletaryayı kucaklamalıdır, çünkü ileride giderek daha fazla sayıda insan, yedek işçi ordusuna katılacak, daha fazla sayıda iş, güvencelerinden mahrum kalacak, üretkenlik, kural olmaktan çıkacak, işsizlik, kural hâlini alacaktır.[1]

Otomasyonun yeni biçimlerinin ufukta göründüğü koşullarda, sınıf temelli politik stratejilerin geliştirilmesinde Marksizmin tüketim, ideoloji ve mekanikleşme ile ilgili değerlendirmeleri, giderek daha da önemli hâle gelecektir.

Solun meselesi, radikal lümpenleri ve kapitalizmin atıl kıldığı, sayıları hızla artan insanları değişim noktasında etkin bir biçimde kullanıp kullanamayacağıdır.

Kitabî Marksist düşünce, hâkimiyetini koruyup, lümpenleri radikal düşünceden kapı dışarı mı edecek yoksa solcu hareketler, lümpenlerin varlığına özgü sorunları ele alacaklar mı, asıl tartışılması gereken konu budur.

Lümpenlerin sayısının iyice artıyor olması, ille de gelecekte solcu/Marksist hareketler için olumsuz politik sonuçlara yol açacak demek değildir. Eğer uygun bir bağlam içerisinde ele alınırlarsa, bir sınıf olarak lümpenlerin de emeğin sömürüldüğü koşullarla bağlantılı olarak, tıpkı bir proleter gibi, oluştuğu görülecektir.

Sınıfsal konumları farklı toplumsal gerçeklikleri koşullasa da lümpen de proleter de kapitalizme karşı sınıf bilinci edinebilmiş, ona karşı mücadele yürütebilmiştir.

Artık asıl sorulması gereken soru şudur: tarihi hareket ettiren evrensel sınıf, iç tutarlılığa sahip, sınıf temelli bir politik hareketi meydana getirmek için bugün mevcut olan lümpen unsurlara kendisini uyarlayacak mı yoksa onlarla uzlaşacak mı?

Michael Villanova
22 Eylül 2020
Kaynak

Dipnot:
[1] Michael Denning, “Wageless Life”, New Left Review, 2010, Sayı 66, s. 97.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder