Tarihsel
dönemleri izah etmede Marksist analiz, hangi tarihsel durumlarda faydalı
olabilmektedir?
Marksizme
göre, lümpenin varlığı, doğrudan, herkesin zenginleştiği, yeni, ideoloji dışı
bir toplumun doğduğu hissinin güçlü olduğu kuzeyin zengin ülkelerinde, İkinci
Dünya Savaşı sonrası yaşanan ekonomik canlanma esnasında burjuvazinin gücünü
iyiden iyiye artırdığı dönemle bağlantılı bir olgudur.
Aşırı
zengin ekonomik sınıfın güçlendiği sürece paralel olarak doğan, ekonomik açıdan
güvencesizlikle malul sınıf, Marx’ın Kapital’de geliştirdiği lümpen
tanımını haklı çıkartmaktadır.
Lümpenin
hâlen daha var olmasını sağlayan şey, sermaye birikimine içkin olan çelişkidir.
Ama bu noktada, günümüzün maddi koşulları uyarınca, ilgili kavramın
güncellenmesi gerekmektedir.
Bugün
Marx’ın ortaya koyduğu genel çerçeve, toplum dâhilinde üretim dışı olan veya
esnek üretim süreçleri içerisinde yer alan sınıfların varlığına dair bir şeyler
söylememize imkân vermektedir. Buna ek olarak, sınıfın akışkanlığını ve politik
dinamikleri bu şekilde anladığımızda, önümüze, tüketimcilik ve kitleler
türünden Marksist teorinin müşterek alanları dışında duran sorulara cevap
verebileceğimiz bir yol açılır.
Üretimin
öteki yüzünü ele alan bu teorik alanlar, genelde postyapısalcılığa terk
edilmişlerdir. Umarız, bugün güvencesizler ve lümpenler türünden, üretime ait
farklı biçimlerin ve sınıfsal dinamiklerin baskın hâle geldiği koşullarda,
Marksist teori, bu kavramları kullanmaya başlar.
Politik
düzlemde faal olan lümpenlere ve lümpen proletaryanın yükselişine dair tarihsel
örneklere şahit olduğumuz koşullarda, radikal sınıf politikası, ileride lümpeni
görebilmeli, bugün üretim sahasında lümpen unsurların doğuşuna neden olan maddi
koşulları dikkate alabilmelidir.
Eski
sınıf biçimlerinin yeniden yapılandırılmasıyla birlikte, üretim sahasında
sömürülen sınıflar arasında bağlar kurulmalı, böylelikle kapitalizmin yeni
biçimleriyle mücadele edilebilmelidir.
Michael
Denning’in (2010) de ifade ettiği biçimiyle, gelecekte her türden hareket, hem
lümpeni hem de proletaryayı kucaklamalıdır, çünkü ileride giderek daha fazla
sayıda insan, yedek işçi ordusuna katılacak, daha fazla sayıda iş,
güvencelerinden mahrum kalacak, üretkenlik, kural olmaktan çıkacak, işsizlik,
kural hâlini alacaktır.[1]
Otomasyonun
yeni biçimlerinin ufukta göründüğü koşullarda, sınıf temelli politik stratejilerin
geliştirilmesinde Marksizmin tüketim, ideoloji ve mekanikleşme ile ilgili
değerlendirmeleri, giderek daha da önemli hâle gelecektir.
Solun
meselesi, radikal lümpenleri ve kapitalizmin atıl kıldığı, sayıları hızla artan
insanları değişim noktasında etkin bir biçimde kullanıp kullanamayacağıdır.
Kitabî
Marksist düşünce, hâkimiyetini koruyup, lümpenleri radikal düşünceden kapı
dışarı mı edecek yoksa solcu hareketler, lümpenlerin varlığına özgü sorunları
ele alacaklar mı, asıl tartışılması gereken konu budur.
Lümpenlerin
sayısının iyice artıyor olması, ille de gelecekte solcu/Marksist hareketler
için olumsuz politik sonuçlara yol açacak demek değildir. Eğer uygun bir bağlam
içerisinde ele alınırlarsa, bir sınıf olarak lümpenlerin de emeğin sömürüldüğü
koşullarla bağlantılı olarak, tıpkı bir proleter gibi, oluştuğu görülecektir.
Sınıfsal
konumları farklı toplumsal gerçeklikleri koşullasa da lümpen de proleter de
kapitalizme karşı sınıf bilinci edinebilmiş, ona karşı mücadele
yürütebilmiştir.
Artık
asıl sorulması gereken soru şudur: tarihi hareket ettiren evrensel sınıf, iç
tutarlılığa sahip, sınıf temelli bir politik hareketi meydana getirmek için
bugün mevcut olan lümpen unsurlara kendisini uyarlayacak mı yoksa onlarla
uzlaşacak mı?
Michael Villanova
22
Eylül 2020
Kaynak
Dipnot:
[1] Michael Denning, “Wageless Life”, New Left Review, 2010, Sayı 66, s.
97.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder