“26 Bakû Komiserinin İdamı” [Isaac Brodski]
Şubat
Devrimi ve Bakû Sovyeti’nin Kurulması
7
Şubat 1917’de Petrograd’da işçilerin ve askerlerin kıyamı ile birlikte Çar
rejimi devrildi. Mart ayının ilk günlerinde birçok Rus şehrinde
burjuva-demokratik devrim hâkim hâle geldi. Devrim neticesinde 2 Mart 1917’de
geçici hükümet kuruldu. Ülkede ikili iktidar tesis edildi. Rusya’nın en büyük
dördüncü şehri olan Bakû’de de benzer bir durum oluştu. Petrograd’daki geçici
hükümeti temel alan bazı önemli şehirler, yeni hükümetin yereldeki idari
kurumlarını tesis etmek için komiteler oluşturdular. Bu şehirlerden biri de
Bakû idi.
4
Mart günü şehre rehberlik eden grup, zanaatkâr loncalarının, işçilerin, sanayi
komitesinin ve kooperatiflerin temsilcileriyle görüştü. Belediye başkanı Luka
Bych, bu oluşan meclise başkanlık etti ve şehir meclisi icra komitesinin
kurulmasına karar verdiğini açıkladı.[1]
Şehir,
süreç içerisinde muhtelif hükümet kurumları eliyle yönetildi. Bunlardan biri de
6 Mart 1917’de şehirde kurulan işçi sovyeti idi. Bundan başka Bakû’de asker
sovyeti ve subay sovyeti de kuruldu. Mart ayının sonunda bu sovyetler birleşti.
Şehirdeki en güçlü yapı, Bakû Sovyeti ve askerî temsilciler sovyeti idi.
6
Mart’ta şehirdeki işçi sınıfının yarısını ifade eden 52.000 kişilik bir işçi
kitlesi, kendi içinden 52 temsilci çıkarttı. İşçi sovyeti temsilcileri heyeti
ilk kongresini yaptı. Kongrenin açılışını, on yılı aşkın bir zamandır Bakû’de
faaliyet yürütmekte olan Menşevik Krigori Ayollo gerçekleştirdi. 52 temsilcinin
yaptığı konuşmaların ardından Sovyet sekreteri olarak sürgündeki Stepan Şaumyan
seçildi.
Şaumyan
kongreye katılmadığı için temsilciler onun eşini ve oğlu Lev’i tebrik etti.
Şaumyan ise bu göreve getirildiğini birkaç gün sonra Saratov’a giderken
öğrenebildi. Şaumyan’ın seçilmiş olması, Bakû Sovyeti’nde Bolşeviklerin
çoğunluğu teşkil ettiklerinin bir kanıtıydı. Kongreye iştirak eden temsilciler
içerisinde dokuz Bolşevik bulunuyordu. Şaumyan, esasen şahsen tanınan, ayrıca
bilhassa 1914’ten beri kitleler tarafından sevilen biri olması sebebiyle
seçilmişti.[2]
Bakû
Sovyeti’ne Menşevikler, Sosyalist Devrimciler ve Taşnaklar hâkimdi. 7 Mart’ta
şehre gelen Şaumyan parti faaliyetlerine bilfiil katılmaya başladı. Yürüttüğü
çalışmalara Prokofi Caparidze, Muhsin İsrafilbeyof (Kadirli), Sultan Mecid
Efendiyef, Nadejda Kolesnikova, Yakov Zevin gibi isimler eşlik etti.
Bolşevikler Bakû’de, Fiyoletof, Azizbeyof ve Nerimanof ile birlikte işçiler
arasında propaganda çalışmaları yürütmeye başladılar.
1917
yılının yaz aylarında Bolşevikler, Menşeviklerle Rusya Sosyal Demokrat İşçi
Partisi çatısı altında birlikte hareket ediyorlardı. Menşevikler ve SR’lar,
şehirde güçlü bir zemine sahiplerdi. Bilhassa SR’lar, işçiler arasında önemli
bir sayıya ulaşmışlardı. Menşeviklerin ve SR’ların güçlü olduğu diğer bir kurum
ise elli bin işçinin örgütlü olduğu İşçi Şurası idi.
10
Mayıs 1917’de söz konusu şura, işçi ve asker sovyetine dâhil edildi. Bu
birleşme, Bakû Sovyeti’nde Menşeviklerin ve SR’ların sahip oldukları gücü iyice
arttırdı. Bolşevik hizbi Bakû Sovyeti’nde 25, Menşevikler 56, SR’lar bu
rakamlardan daha fazla vekile sahipti.[3]
Ayrıca
sovyette Taşnaklar da bulunuyordu. Bu dönemde Musavat Partisi sovyette temsil
edilmiyordu. Bolşevikler, Sovyet’i kısa süre yönetebildiler. 10 Mayıs’ta
yapılan seçimle Şaumyan’ın yerine Sako Saakyan sekreter seçilirken, Menşevik
Ramişvili de icra komitesi başkanı oldu. 10 Mayıs seçiminde yaşanan yenilgi
sonrası parti komitesinin talimatı ile Meşedi Azizbeyof, Dadaş Bünyadzade,
Muhsin İsradilbeyof, Hamid Sultanof ve diğer Bolşevikler, Bakû’de ajit-prop ve
teşkilatçılık faaliyetlerine başladılar. Bilhassa askerler arasında dağıtılan
bildiriler önemli bir etkiye sebep oldu. Bu adımların neticesinde 1917 yılında
Bakû, Şamahı ve Nahcivan garnizonlarının büyük bir çoğunluğu Bolşeviklerin
safına geçti.[4]
Müsavat
Partisi ve Bolşevikler
1917’de
Bakû’de Müslümanlar, otuzdan fazla siyasi örgüte sahiplerdi. Bunların içinde en
büyük iki yapı, Müsavat ve Himmet idi. İki parti, Müslümanlar arasında
Taşnakların Ermeniler arasında sahip olduğu nüfuz kadar nüfuza sahip değildi.
Müslümanların büyük bir kısmı bu dönemde örgütsüzdü. Buna karşın mevcut
Müslüman partileri arasında en büyük parti, Müsavat idi.
Müsavat,
1917 yılının ortasına dek Bakû Sovyeti’ne dâhil edilmedi. Bunun asıl sebebi,
partinin federasyon taraftarı olması ve Azerbaycan’ın özerkliğini talep etmesi
idi. Buna karşın Menşevikler, Taşnaklar, Kadetler, SR’lar, hatta Bolşevikler,
federasyona karşıydılar. Gelgelelim bu sayılan partiler içinde sadece
Bolşevikler, Müslümanların hakları ile alakalı meselelere belirli bir
hassasiyete sahiplerdi. Bolşevikler, burjuva ve milliyetçi bir yapı olduğunu
düşündükleri Müslüman Milli Komitesi ile çalışmanın imkânsız olduğunu
düşünseler de 1917 yılında Himmet Partisi üzerinden Müsavat ile bağ
kurdular.[5]
Müsavatçılar
da yukarıda adları zikredilen partiler içerisinde en iyi ilişkiyi Bolşeviklerle
kurdular. Parti, Leninizmin şiarı olan “halkların kendi kaderini tayin hakkı”
ilkesinden etkilenmişti. Müsavatçılar bu şiarı, Bolşeviklerle kurdukları
yoldaşlığın esası olarak değerlendirdiler. Müsavat lideri Resulzade, partisinin
kurultayında şunu söyledi:
“Müsavat, Doğu’da,
Kafkasötesi’nde milletlerin kendi kaderlerini tayin etmesi üzerine kurulu hukuk
anlayışının Müslümanlara egemenlik bahşedeceğine inanır. Bunun sebebi, bu
bölgede çok sayıda Azerbaycanlı yaşıyor olmasıdır. Dolayısıyla Müsavat,
Bolşeviklerin vaatlerini yerine getirmeleri durumunda onlara hoşgörüyle
yaklaşacaktır.”[6]
Müsavat,
Bakû Sovyeti’ne dâhil olmasa da yereldeki özyönetim organlarının seçimlerine
katıldı. Örneğin 12 Temmuz 1917’de yapılan meclis seçimlerinde Müsavat yüksek
bir oy oranına ulaşarak galip geldi.
Meclisin
asli görevleri arasında şehrin ekonomisini düzeltme, kimsesiz insanlara daha
onurlu bir hayat sunma ve maddi talepleri karşılama gibi başlıklar yer
alıyordu. Meclisin icra komitesi başkanlığına Topçubaşof, yardımcılığına
Muhammed Hasan Hacınski getirildi.[7]
1917
sonbaharına doğru Müsavat partisi Bakû Sovyeti’ne katılım konusunda getirilen
yasağa daha sert itiraz etmeye başladı. Açık Söz gazetesine göre
Müslümanların sovyette temsil edilmemesinin günahı da vebali de sosyalistlerin
boynuna idi:
“Hükümet organlarını
bizzat yöneten solcu partiler, Müsavat partisini sovyete dâhil etmemekle en
büyük hatalarını yapmış oldular, bu hata, aynı zamanda yerli halka dikkat
gösterilmesinin apaçık göstergesidir.”
Müsavat’ın
Bakû Sovyeti’nde temsil edilme talebi, 8 Eylül günü Yürütme Komitesi’nde
müzakere edildi. Bu görüşmede Müsavat’ın talebi bir kez daha reddedildi.
Muhtemelen bu kararla Müsavat’ın Bolşeviklerle ilişkisini bozmak istenmişti.
Bunun sebebi ise Müsavat’ın savaşla ilgili yaklaşımının değişmesiydi. Ağustos
ayına dek Müsavat, tıpkı SR’lar ve Taşnaklar gibi savaşa destek oluyordu. Lâkin
Eylül ayında parti yaklaşımını değiştirdi ve savaşa karşı olduğunu açıktan dile
getirmeye başladı. Bu yaklaşım değişikliği ile birlikte Müsavatçılar
Bolşeviklere yakınlaştılar.[8]
Bu
yakınlaşma sonucu Bolşeviklerin isteğiyle Müsavat, Bakû Sovyeti’ne dâhil
edildi.
Bolşeviklerin
Bakû’de Hâkimiyeti Ele Geçirmesi
Bolşeviklerin
tebligatı ile birlikte, 27 Eylül günü altmış beş bin civarında Bakû işçisi
genel greve çıktı. Kitlelerin baskısıyla sovyetin Menşeviklerden ve SR’lardan
oluşan Devrimci Yürütme Komitesi 13 Ekim 1917 günü istifa etti. Aynı gün
Şaumyan’ın rehberlik ettiği Geçici Yürütme Komitesi seçildi.[9]
Tekrar
sovyete seçilen Şaumyan, “tüm hâkimiyetin Sovyetlere verilmesi” ile ilgili
talebini dillendirdi. Bu sırada Petrograd’da hâkimiyet, artık Bolşeviklerin
eline geçmişti. 27 Ekim günü toplanan mecliste şuranın terkibinde yer alan
Menşevikler, SR’lar ve Taşnaklar güçlü bir blok meydana getirerek hâkimiyetin
Bolşeviklerin eline geçmesine mani olmaya çalıştılar. Gelişmeleri gören
Bolşevikler, işçileri ve askerleri bu karara itiraz etmelerini sağlamak adına
kendi tertip ettikleri kitlesel mitinglere çağırdılar.
2
Kasım günü 468 vekilin katıldığı mecliste sağ SR’lar, Menşevikler ve Taşnaklar,
hâkimiyet meselesinin görüşüleceği toplantıyı ertelemeyi önerip, sovyetten
ayrıldılar. Bakû Sovyeti’nde 344 Bolşevik, onlarla müttefik olan sol SR’lar ve
bir miktar enternasyonalist Menşevik kaldı. Şaumyan’ın teklifiyle Yürütme
Komitesi’ne yeni isimler seçildi. Bu şura, kendisini şehrin hâkim gücü ilân
etti. Şaumyan (başkan), Caparidze, Fioletof, Efendiyef, Basin, Vezirof, Vaçek,
Zergerof gibi isimleri içeren 36 kişi komiteye girdi. Bakû işçi ve ordu
vekilleri sovyetinin adı, alınan kararla, Bakû işçi ve asker vekilleri sovyeti
olarak değiştirildi. Böylelikle 2 Kasım 1917 günü Bakû’de hâkimiyet tek bir
silâhlı çatışma yaşanmaksızın işçi ve asker vekilleri sovyetinin eline geçti.
Bakû Bolşevikleri, Transkafkasya’da ilk kez bir şehirde sovyet hâkimiyetinin
tesis etme imkânı buldular.[10]
Hâkimiyeti
ele geçiren Bolşevikler, Müsavat’ın Bakû Sovyeti’ne katılmasına izin verdi.
Hâkimiyet Bakû Sovyeti’nin eline geçse de 5 Mart 1917 günü Toplumsal Güvenlik
Komitesi’nin oluşturduğu organlar hâlen daha şehirde varlığını koruyor,
sovyetlere karşı koymaya çalışıyorlardı. Şehrin ekonomisinden ve diğer
toplumsal meselelerden sorumlu olan şehir meclisi, Müsavat’ın elinde
bulunuyordu. Bunun dışında şehirde asayişle ilgili bir dizi görevi yerine
getiren, Müslüman ve Ermeni Milli Komiteleri de faaliyet yürütüyordu. Bakû’de
sovyet hâkimiyetiyle ilgili krizin orta yerinde, Kasım ayının sonunda şehir
meclisi seçimi yapıldı. Bu seçim, esasen şehirdeki mevcut politik durumun ne
düzeyde olduğunu ortaya koymaktaydı:
Milli
Müslüman Partileri Bloku (Müsavat): 18.384 (yüzde 25,25)
Sosyalist Blok (Menşevikler ve SR’lar): 17.523 (yüzde 24,05)
Milli Ermeni Partileri Bloku (Taşnaksütyun): 13.120 (yüzde 20,17)
Bolşevikler: 11.202 (yüzde 15,37)
Kadetler: 4.172 (yüzde 6,08)
Milli Yahudi Partileri Bloku: 2.393 (yüzde 3,25)
Bolşevik
hizbi, demokratik yoldan seçilmiş olan meclisteki en büyük partiydi. Buna
karşın diğer partiler seçime blok olarak katıldıkları için Bolşevikler dördüncü
sırada yer alıyordu.[11] 12-16 Ekim 1917 tarihleri arasında sovyet seçilen
isimlerle birlikte Bolşevikler ve sol SR’lar, hem şuranın faaliyetlerine hem de
şehrin toplumsal hayatının tüm boyutlarına yönelik etkilerini daha da
arttırdılar. Seçimin ardından Bakû işçi ve asker vekilleri sovyetine
Bolşevikler 48, çoğunluğunu sol SR’ların oluşturduğu SR’lar 85, Taşnaklar 36,
Müsavat 18, Menşeviklerse 13 vekil soktu.
Şaumyan,
vekillerin ekseriyeti tarafından yeniden başkan seçildi.[12] Şaumyan’ın
başkanlığında 31 Ekim 1917 günü toplanan yeni meclis, yürütme komitesine sadece
sovyet hâkimiyetini tanıyan partilerin girmesi yönünde bir karar aldı.
Böylelikle yürütme komitesine 6 Bolşevik, 5 Taşnak, 4 sol SR, 3 sağ SR ve 2
Müsavatçı girdi. 1 Ocak 1918 günü Caparidze oybirliğiyle yürütme komitesinin
başkanı, 13 Ocak günü ise Bakû işçi ve asker vekilleri sovyeti başkanı
seçildi.[13]
1918
yılının başlarında Müsavat ile Bolşevikler arasındaki bağ kopmaya başladı.
Bunun asıl sebebi ise Rus ordularının Osmanlı topraklarından hızla çekilmesi,
sonuçta da Müsavat liderlerinde cisimleşen “turancı” fikirlerdi.
Sovyete
dâhil olan Müsavat, bununla yetinmek niyetinde değildi. Üstelik parti, esas
rakibi olan Taşnaksütyun karşısında silâh bakımından zayıftı. Aslan Bey
Sefikürdski ile Hüdâdât Bey Rüstembeyof’un 22-25 Ocak’ta cepheden dönen Rus
askerlerine gerçekleştirdiği saldırıyla birlikte Bolşeviklerin Müsavatçılarla
ilişkileri bozuldu.[14]
Şamhor
Katliamı olarak bilinen olayda iki bine yakın Rus askeri öldürüldü. Müsavat,
büyük miktarda silâh ve cephane ele geçirdi. Şamhor olayı, sadece Bolşevikler
değil, diğer tüm partilerde de görülen Müsavat’a yönelik güvensizliği
pekiştirdi. Bu olay, Mart 1918’de Bakû Sovyeti’ne karşı yaşanacak kıyamla
sonuçlanacak olayların tetiklenmesinde önemli bir rol oynadı. Hatta büyük
kıyımların yaşandığı dönemde tüm partiler Müsavat’a karşı çıktı. Partinin ezeli
düşmanı olan Taşnaklarsa Bakû’de ve civar kentlerde kitlesel katliamlar
gerçekleştirdiler.
Müsavat
ile sovyet arasında yaşanan savaş üç gün sürdü. Bu sürecin sonunda Müsavat,
Astoriya Oteli’nde yenilgisini resmiyete döken anlaşmayı imzaladı ve savaş sona
erdi. Ancak yaşanan savaşa rağmen Müsavat sovyetten çıkartılmadı. Azerbaycan’ın
bağımsızlığının ilân edildiği 28 Mayıs gününe dek Müsavat sovyet içerisinde yer
almaya devam etti. 19 Nisan 1918’de Şaumyan, şehirde düzenlenen konferansta
Halk Komiserleri Sovyeti’nin kurulması gerektiğini söyledi. Aynı gün Bakû
Sovyeti Devrimci Savunma Komitesi’nin yerini ona bağlı, daimi ve daha geniş
olan hükümet organı, Bakû Halk Komiserleri Sovyeti’nin almasına karar verildi.
Bu karara göre Halk Komiserleri Sovyeti’nin sol blok vekillerinden, yani
Bolşeviklerden ve sol SR’lardan oluşacağı açıklandı.[15] Böylece Taşnaklar,
Müsavatçılar ve Menşevikler kenara itildiler.
Devrimci
Savunma Komitesi’nin 20 Nisan tarihli kararıyla Bakû Şehir Meclisi lağv edildi
ve şehri yönetmeyle ilgili görevler, işçi, asker ve bahriyeli vekilleri
sovyetine verildi. Devrimci Savunma Komitesi’nin talimatı, temelde Ermeni ve
Müslüman Milli Şurası’nın faaliyetlerini esas alıyordu. Zamanla tüm görevleri,
işçi, asker ve bahriyeli vekilleri sovyeti veya Merkezî Sovyet Hükümeti’ne
bağlı teşkilâtlar üstlenmeye başladı. Ermeni Milli Şurası’nın karşısına, askerî
birliklerin dağıtılıp sovyet ordusuna katılması talebi çıkartıldı.[16]
25
Nisan 1918 günü Transkafkasya’da kurulan ilk sovyet hükümeti kuruldu. Bakû Halk
Komiserleri Sovyeti adını alan sovyette iktidarı elinde bulunduran Halk
Komiserleri Şurası’na Bolşevikler ve sol SR’lar alındı. Kafkasya sorumluluğuna
Şaumyan, Bakû Sovyeti içişleri bakanlığına Caparidze, Kara ve Deniz
Kuvvetleri’nden sorumlu bakanlığa Korganof, Halk Ekonomisi Şurası bakanlığına
Fioletof, adalet bakanlığına Karinyan, şehrin ekonomik işlerinden sorumlu
bakanlığa Nerimanof, eğitim bakanlığına Kolesnikova, posta ve telgraf
bakanlığına Suhartsef, maliye bakanlığına Kireyef, tarım bakanlığına Vezirof,
çalışma bakanlığına Zevin, gıda bakanlığına Çibulski, il idaresi bakanlığına
Azizbeyof, dışişleri bakanlığına Bogdanof, olağanüstü hâl bakanlığına
Ter-Gabriyelyan ve Halk Komiserleri Sovyeti çalışmalarından sorumlu bakanlığa
Kuznetsof atandı.[17]
Bakû
Halk Komiserleri Sovyeti’nin oluşturulması ardından Bakinski Rabochi [“Bakûlü
İşçiler”] isimli gazetede şu ifadeyi içeren bir yazı yayımlandı:
“Bu andan itibaren Bakû
Sovyeti işçilerle sömürücüler arasındaki mevcut ilişkileri kökünden
değiştirecek geniş toplumsal değişim siyasetini biçimlendireceğine dair tam
güvence verir.”[18]
Sovyet afişi: “İngiliz emperyalistlerin 20 Eylül 1918’de
katlettiği 26 komiseri unutmayacağız.” [Bakû-1925]
Bakû
Halk Komiserleri Sovyeti’nin Aldığı Tedbirler
98
gün yürürlükte kalan Bakû Halk Komiserleri Sovyeti, bazı ilklerle hafızalardaki
yerini aldı. Bunları şu şekilde tasnif etmek mümkün:
1.
12 Mayıs 1918'de okulları kilise ve camilerden ayıran bir kararname çıkarıldı
ve herkesin anadilinde parasız eğitim alma hakkı karara bağlandı.[19]
2.
22 Mayıs 1918'de Bakû Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, 26 Ekim 1917'de Tüm Rusya
Sovyetler Kongresi tarafından kabul edilen “Toprak Kararnamesi” uyarınca
toprağın kamulaştırılmasına ilişkin bir kanunu kabul etti. Buna göre bireylere,
özel topluluklara ve kırsal topluluklara ait tüm topraklar özel mülkiyet olarak
devlete devredildi.[20]
3.
Bakû Sovyet polisi de ona boyun eğmeye karar verdi. Bakü Şehri Polisi
tarafından kurulan bir komisyon, tüm Bakü şehri polis personelini görevden
aldı. Özel sınavlarla yeni personel işe alındı.[21]
4.
26 Mayıs'ta Bakü Halk Komiserleri konuyla ilgili karar verdi. Eski yargı
kaldırıldı, yerel ve ilçe halk mahkemeleri kuruldu.[22]
5.
Su ürünleri, Bakû Halk Komiserleri Sovyeti’nin 28 Mayıs 1918 tarihli kararı ile
kamulaştırıldı. Bakû Petrol Şirketi'nin 2 Haziran 1918 tarihli kararı ile
idari, teknik ve mali olarak Bakû Ulusal Ekonomik Konseyi'ne bağlı tüm petrol
işletmeleri kamulaştırıldı.[23]
6.
5 Haziran 1918'de Bakû Halk Komiserleri Sovyeti, Hazar filosunu kamulaştırmaya
karar verdi.[24]
7.
Bakû HKS, 27 Ocak 1918'de onaylanan arazi kararnamesi uyarınca, 18 Haziran
1918'de Kafkasya ve Dağıstan'daki toprakların kamulaştırılmasına karar verdi.
Aynı zamanda, Toprak reformunun temel hükümleri ve geçici arazi komitelerine
ilişkin düzenlemeler” hazırlandı. Bu kanunlara göre, arazi sahiplerinin
arazisine, binalarına, envanterine, tarım ürünlerine ve malzemelerine kırsal
nüfusun kullanımı için el konuldu. Ailede çalışan kişi sayısına göre tarım
arazileri eşit şekilde dağıtıldı.[25]
8.
Bakû HKS tarafından alınan diğer önlemler, sovyetin ana toplumsal tabanı olan
işçilerle ilgiliydi. Nisan 1918'de Bakû'de çalışma günü sekiz saat olarak
belirlendi.[26]
9.
Ek olarak, şehirdeki hem inşa edilmiş hem de bitmemiş tüm binaların münhasır
mülkiyet hakları kaldırıldı ve Bakû İşçi, Askerler ve Bahriyeliler Konseyi'nin
emrine verildi. Kararnameye göre Bakû'de ev sahibi olmayan veya zor koşullarda
yaşayan birçok çalışan aile, zenginlerin evlerine yerleştirildi.[27]
Bakû
HKS’nin Yaz Kampanyası
26
Mayıs'ta, Bakû Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Kafkasya'nın tamamı ile ilgili
kararlar aldığı bir dönemde, Transkafkasya Federasyonu, Osmanlı’nın baskı
üzerinden dağıldı ve yerini Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan
cumhuriyetlerine bıraktı. 28 Mayıs 1918'de Müslüman Ulusal Konseyi, Tiflis'te
(Tiflis) Azerbaycan'ın bağımsızlığını ilân etti. Tiflis'teki (Gürcistan)
Azerbaycan hükümeti, Osmanlılarla askerî ittifak kurmak için hemen müzakerelere
başladı. Azerbaycan hükümeti, bağımsızlığını ilân etmeden önce Kafkasya'daki
Osmanlı ordusunun komutanı Nuri Paşa, kurmayları ile birlikte Gence'ye geldi.
Azerbaycan
hükümetinin Haziran ayında Tiflis'ten Gence'ye taşınmasının ardından düzenli
bir ordu kuruldu. Osmanlı-Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti (ADC) ordusu, hem
sayı hem de savaşa hazır olma açısından Bakî Komünü ordusundan daha güçlüydü.
Bolşevikler, Mart savaşından sonra riskli bir adım attılar. Bakû Komünü’nün
sınırlarını Bakû dışındaki bölgelere ve genel olarak Kafkasya'nın tamamına
genişletmeye karar verdiler. Nisan ayında tüm Bakû bölgesi, Bakû Komünü’nün
kontrolüne girdi. Bazı bölgeler savaşılmadan ele geçirildi. Örneğin 1 Mayıs'ta
Lenkeran'da 2.000'den fazla kişinin katılımıyla bir gösteri düzenlendi. Mitinge
katılanlar, oybirliğiyle Lenkeran'daki Sovyet hükümetini tanımaya karar
verdiler.[28] Aynı zamanda Bolşevikler, ülkenin kuzeyindeki etki alanlarını
genişlettiler. Georgi Sturua komutasındaki Bolşevik ordusu, önce Haçmaz’ı ele
geçirdi ve Kuba'yı kuşattı. Kızıl Muhafızların Mircafer Bakırof önderliğindeki
operasyonunun sonucu olarak 23 Nisan'da Kuba'da Sovyet hükümeti kuruldu.[29]
Kuba cezaevinden 115 köylü serbest bırakıldı.
Müsavat
ordusu, Tiflis Menşeviklerinin desteğiyle, Nisan 1918'in başlarında Hacıgabul'u
ele geçirdi. Nisan ortasında, Bakû Komünü ile Müsavat arasında Hacıkabul
konusunda şiddetli çatışmalar yaşandı. 20 Nisan'da Hacıkabul, Bakü Komünü
ordusu tarafından ele geçirildi. Sovyet ordusunun Nisan-Mayıs saldırıları
başarılı oldu ve Haziran ayı başında Azerbaycan topraklarının büyük bir kısmı
Müsavat'tan alındı. 12 Haziran'da Sovyet ordusu Kürdemir’e girdi.[30] İşgal
altındaki topraklarda komiserleri, yerel Azerbaycanlılar tarafından atadı.
Örneğin Bala Efendiyef Bakü şehrinin komiseri, Ağababa Yusufzade Kuba şehrinin
komiseri, Muhsin İsrafilbeyof (Kadirli) Cevad ve Lenkeran şehirlerinin komiseri
olarak atandı.[31]
Ancak
Bakû Komünü’nün askerî başarısı geçiciydi. Haziran başında 20.000 kişilik bir
“Kafkas İslam Ordusu” kuruldu. 27-30 Haziran'daki Köyçay savaşında Bolşevikler,
Nazım Paşa'nın kendi güçlerinden üstün olan güçlerinin baskısı altında geri
çekilmek zorunda kaldılar. 7-9 Temmuz'da Osmanlı-ADC ordusunun Kürdemir
savaşlarında gerçekleştirdiği şiddetli saldırılarından sonra Sovyet birlikleri
ağır yenilgiye uğradılar.[32] Bakû Komünü, kendisinden dört kat fazla asker
bulunduran Osmanlı-ADC birliklerine karşı koyamadı. Bu süreçte İran'daki Rus
seferi kolordu komutanı Biçerahof, 1.500 kişilik bir birlikle Bakû Komünü’ne
müracaat etti ve Osmanlı-ADC askerlerine karşı savaşabileceğini söyledi. Bakû
Komünü, Biçerahof’un bir İngiliz ajanı olduğundan şüphelenmesine rağmen,
cephedeki zor durum nedeniyle teklifi kabul etti. Bolşeviklerin şüphesi
haklıydı. Savaşın önemli bir döneminde Biçerahof’a bağlı müfreze, savaş alanını
terk edip Dağıstan’a çekilince cephe çöktü, böylece Osmanlı-ADC ordusu için
Bakû yolu açılmış oldu.
Temmuz
Krizi ve Bakû HKS’nin Çöküşü
Bakû
Halk Komiserleri Sovyeti, Bolşeviklerin Bakû Sovyeti'nde güçlü bir çoğunluğa
sahip olmaması sebebiyle faaliyet yürütme noktasında epey zorlanıyordu. Nisan
1918'de Bakû Sovyeti'nin 308 milletvekili vardı. Bu milletvekillerinin 58'i
Bolşevik’ti, 2'si Bolşeviklere sempati duyan tarafsız milletvekili, 46'sı
solcu, 7'si solculara sempati duyan tarafsız milletvekilleri, 3'ü
Menşevik-enternasyonalist ve 4'ü sol bloğa sempati duyuyordu. Sol bloktaki
toplam milletvekili sayısı 104'tü. Öte yandan 47 sağ SR, 28 Menşevik, 36 Taşnak
ve 23 Müsavatçı vardı. Böylece, sağcı partilerin 134 temsilcisinin varlığı,
güçlü bir hükümet karşıtı bloğun oluşmasını sağladı (44 milletvekilinin parti
üyeliği hakkında elimizde bir bilgi bulunmuyor, kalan kısmın ise partisiz
olduğunu biliyoruz.)[34]
Yaz
aylarında Bakû'de Sovyet hükümetini zorla devirme girişimine tanık olundu. 12
Haziran 1918'de Şaumyan'a yönelik suikast gerçekleştirildi. Askerlerin hızlı
hareket etmesi sayesinde suikast planının gerçekleşmesine izin verilmedi. İdari
sorunların yanı sıra, devam eden savaş, ekonomik durumu daha da kötüleştirdi.
Bakû halkı açtı. Haziran ve Temmuz aylarında Bakû'deki gıda tedariki kötü
durumdaydı. Azerbaycan'ın mahallelerinden Bakû'ye neredeyse hiç ekmek
gelmiyordu.[35] Kendisi de açlığın pençesinde olan Sovyet Rusya, bu dönemde
Bakû’ye yardım edemedi. 1918 baharından itibaren, Kuzey Kafkasya'dan
gerçekleştirilentahıl tedariki askıya alındı, bir Bakû işçisi bir gün
içerisinde elindeki karneyle ancak yarım pound ekmek alabiliyordu. Diğer
yurttaşlar için bu çeyrek pounddu (pound: 409,5 gram). Kısa sürede ekmek
kıtlığı nedeniyle fındık ve ay çekirdeği topluma dağıtılmaya başlandı. Cephede
kötüleşen ekonomik koşullar ve yenilgiler, sağ muhalefet bloğunun güçlenmesine
neden oldu. Sağ blok, Bakû'yü Türklerden korumak için İngiliz birliklerini
davet etmekte ısrar etti.
25
Temmuz'da, Bakû Sovyeti acil toplandı. Askeri Devrim Komitesi, bölgesel
meclisler ve gemi komiteleri üyeleri de dâhil olmak üzere yaklaşık 500 kişinin
katıldığı bir toplantı yapıldı. Şaumyan toplantıda siyasî ve askerî durum
hakkında bilgi verdi. Onun önerisiyle İngilizleri davet etme sorunu tartışmadan
çıkarıldı. Şaumyan'ın önerisi 208 lehte ve 257 aleyhte reddedildi.[37] Bakû
Sovyeti toplantısına başkanlık eden Caparidze, biri Bolşevikler, Sol SR ve
Taşnaklar, diğeri Sağ SR, Menşevikler ve Taşnaklar tarafından sunulan iki
kararı okudu. İlk çözüm, Bakû Sovyeti'nin devrimci güçleri ve devrimci Rusya
güçleriyle Bakû’yü savunması üzerinde duruyordu. İkinci kararsa İngilizleri
mevcut sorunu çözmeye ve Sovyetler Birliği'nde temsil edilen tüm partilerin
katılımıyla bir koalisyon hükümeti kurmaya davet ediyordu. Yapılan oylama
sonucunda sağ blok 259, sol blok 236 oy aldı.[38] Bakû Sovyeti'nin verilen
aranın ardından yaptığı toplantıda Şaumyan ve Caparidze, halk komiserliği
görevinden istifa ettiler. Bakû Sovyeti 31 Temmuz günü saat 11’de acilen
toplandı. Toplantıda tüm halk komiserleri istifalarını sundu. Aynı gün Bakû
Bolşevik Komitesi'nin gerçekleştirdiği toplantıda, Astrahan’ın boşaltılmasına,
buradaki birliklerin tekrar toplanıp Bakû'ye dönmesine karar verildi. Bu
şekilde Bakû hükümetinin yıkıldığı tescillenmiş oldu.[39]
Sonuç
Modern
Azerbaycan tarihyazımında Bakû Komünü’ne karşı tartışmasız ölçüde düşmanca olan
bir tutum söz konusu. Özellikle Bakû Sovyeti başkanı Stepan Şaumyan, özellikle
Mart olayları sırasında Bakû ve civarında Müslümanlara yönelik katliamlardan
sorumlu tutuluyor. Bakû Sovyeti'nin silâhlı kuvvetlerinin yüzde 60-70'i
Ermenilerden oluşuyordu.[40] Ancak bu Ermeniler, Bakû Sovyeti'nde farklı
partiler tarafından temsil ediliyorlardı. Örneğin sadece Bolşevikler ve
Taşnaklar değil, SR partisi başkanı da bir Ermeniydi (Sako Sahakyan).
Azerbaycanlı tarihçiler ise bu insanların parti üyeliklerine değil etnik
kimliklerine bakıyorlar ve buradan da ilgili kimliği düşman ilân ediyorlar.
Gerçekte, üç parti de birbirine düşmandı. Mart olayları sırasında
Taşnaktsütyun'a bağlı silahlı kuvvetler, (bünyesinde epey Bolşevik
barındırmakta olan) Bakû'deki Müslüman nüfusa saldırdı. Taşnaklar tarafından
Mart ayı boyunca Şamahı ve Kuba'da gerçekleştirilen katliamlar, Bakû
Sovyeti'nin bilgisi olmadan gerçekleştirilmişti. Bu dönemde yeterli askerî
kuvvete sahip olsa Bolşevikler muhtemelen Taşnaklarla savaşma imkânı
bulabilirdi. Bu eksiklik sebebiyle Bolşevikler Taşnaklarla başka yöntemlerle
mücadele etti. Örneğin Bakû Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin 98 günlük iktidarı
sırasında Taşnakların iktidara gelmesine izin verilmedi ve Ermeni Milli
Komitesi ordusu dağıtıldı.
Öte
yandan, Azerbaycan tarihyazımında Şaumyan'ın Müslümanlara özerklik vermeyi
reddetmesi, Ermeni milliyetçisi olmasıyla ilişkilendirilmektedir. Lenin ve
Stalin'in Şaumyan'a gönderdiği mektuplarda Müslümanlara özerklik verilmesi
konusuna da değiniliyor. Stalin'in 31 Mart 1918'de Şaumyan ve Caparidze'ye
yazdığı mektupta şöyle deniyor: “
Bakû
Temsilciler Sovyeti altında derhal bir Müslüman ve Ermeni özerkliği tesis etmek
ve Ermeni ve Müslüman işçiler arasında milliyetçilere karşı bir propaganda
politikası izlemek gerekiyor.”[41]
Şaumyan,
bu önerilere rağmen ne Müslümanlara ne de Ermenilere özerklik verdi. Lenin ve
Stalin ile karşılaştırıldığında Şaumyan'ın ulusal meselelere karşı tutumu
farklıydı. Bu, Resulzade aleyhindeki yazısında da görülebiliyor:
“Yurttaş Resulzade, siz
zannediyorsunuz ki Bolşevikler, Ermenistan ve Azerbaycan konusunda iki farklı
tutum içerisinde. Oysa bu, tümüyle ve alabildiğine yanlış bir yaklaşımdır. Bakû
dâhil tüm Kafkasya'da olduğu gibi Ermenistan'da da Bolşevikler, Ermeni milliyetçilerinin
politikasına karşı acımasızca savaşıyorlar (bu arada, Ermeni ulusal alaylarının
örgütlenmesine de karşı çıkıyorlar). Ermenistan'daki Bolşevikler, Rusya’nın her
yerinde olduğu gibi burada da Sovyet iktidarı için savaşacaklar. Bolşevikler,
Müslüman halkın kendi kaderini tayin hakkını inkâr etmiyorlar, ama siz Müslüman
milliyetçiler, Bolşeviklerin işçi sınıfının hürriyeti uğrunda verdikleri
mücadeleyi sürdürme hakkını inkâr ediyorsunuz.”
Siz,
‘madem bize kendi kaderimizi tayin hakkı verilmiş, gayrı bu Bolşevikler bizim
işlerimize karışmasınlar’ diye düşünüyorsunuz. Oysa bu akıl yürütme tarzı gayet
kabadır, hatta çocukçadır. Yurttaş Resulzade şunu bilin ki Bolşevikler, Kafkas
topraklarının yabancısı değildir, onlar işçi sınıfının partisinin
mensuplarıdır. Bolşevikler, sadece Rus proletaryasını değil, Müslüman
proletarya da dâhil Kafkas topraklarındaki tüm proletaryanın
temsilcisidirler.”[42]
Şaumyan'ın
işçi sınıfının Ermeni, Müslüman veya diğer ulusal ve dinî özelliklere göre
bölünmesine karşı olduğu da bu makaleden anlaşılıyor. O, işçi sınıfını ulusal
kimlikle karşı karşıya koyuyor ve onu “Bolşevik ulus” olarak nitelendiriyor.
Ayrıca Şaumyan, Rusça'nın Rusya'da resmi dil yapılmasına ve diğer dillere buna
göre statü verilmesine de karşı çıkıyor. Bu anlamda Şaumyan'a “Ermeni” değil,
“Rus (Bolşevik) devletinin hamisi” demek daha doğru olur. Taşnakların Bakû
Komünü’ne karşı düşmanca bir tutum almasına yol açan, Ermeni özerkliğine
muhalefet eden gene kendisidir. Taşnaktsütyun, Bakû Komünü’nün çöküşünde ve
komiserlerin tutuklanmasında kilit rol oynayan partilerden biridir. 20 Eylül
1918'de Türkmenistan'da komiserleri SR’lar vurarak katletmiştir.
Bakû
Komünü’nün Azerbaycan tarihinde özel bir rolü vardır. 1871'de kurulan Paris
Komünü ilkelerini temel alan Bakû Komünü, dünyada komün ilkelerini benimseyen
az sayıda yapıdan biriydi. Azerbaycan'da toprakların köylülere dağıtılması ve
işçiler için 8 saatlik bir çalışma programının hazırlanması konusunda ilk adımı
atan Bakû Komünü oldu. Ayrıca Bakû Komünü, Azerbaycan tarihinde bugüne dek
demokratik seçimle işbaşına gelen koalisyon hükümetine sahip tek devletti.
Tural Hamid
31 Eylül 2020
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Ronald Grigor Suny, Bakü Komünü: Rus Devriminde Milliyet ve Sınıf,
1990: s. 83.
[2]
China Mieville, October: The Story of the Russian Revolution, 2018:s.
91.
[3]
Азимов, Гаджибаба, Бакинская Коммуна [Hacıbaba Azimof, Bakû Komünü],
1982, s. 25.
[4]
Смирнов, Николай, Ушедшие в бессмертие [Nikolay Smirnof, Ölümsüzleştiler],
1986: s. 12-13.
[5]
R. G. Suny, A.g.e., s. 103.
[6]
Гусейнов, Мирза Давуд (1927), Тюркская демократическая партия федералистов
«Мусават» в прошлом и настоящем [Mirza Davud Hüseynof, Geçmişte ve
Bugünde Türk Demokratik Federalist Parti: Müsavat], 1927: s. 30.
[7]
Балаев, Айдын (1998), Азербайджанское национальное движение в 1917-1918,
[Aydın Balayef, 1917-1918’de Azerbaycan Milli Hareketi], 1988, s. 83.
[8]
Suny, A.g.e., s. 146.
[9]
Smirnof, A.g.e., s. 17.
[10]
Smirnof, A.g.e., s. 18-19.
[11]
Suny, A.g.e., s. 163.
[12]
Smirnof, A.g.e., s. 21.
[13]
Smirnof, A.g.e., s. 21-22.
[14]
Шаумян, Степан (1978), Избранные произведения, том 2, [Stepan Şaumyan, Seçilmiş
Eserler, Cilt 2.] s. 200.
[15]
Azimof, A.g.e., s. 101.
[16]
Balayef, A.g.e., s. 174.
[17]
Smirnof, A.g.e., s. 29.
[18]
Бурджалов, Эдуард (1938), Двадцать шесть бакинских комиссаров. [Eduard
Burdzalof (1938), Yirmi Altı Bakü Komiseri] s. 45.
[19]
Smirnof, A.g.e., s. 64-65.
[20]
Smirnof, A.g.e., s. 58-59.
[21]
Burdzalof, A.g.e., s. 36.
[22]
Burdzalof, A.g.e., s. 53.
[23]
Burdzalof, A.g.e., s. 59.
[24]
Burdzalof, A.g.e., s. 62.
[25]
Suny, A.g.e., s. 287-288.
[26]
Suny, A.g.e., s. 288.
[27]
Smirnof, A.g.e., s. 64.
[28]
Burdzalof, A.g.e., s. 65-66.
[29]
Azimof, A.g.e., s. 99.
[30]
Burdzalof, A.g.e., s. 68.
[31]
Azimof, A.g.e., s. 101-102.
[32]
Burdzalof, A.g.e., s. 72.
[33]
Azimof, A.g.e., s. 133.
[34]
Smirnof, A.g.e., s. 66.
[35]
Burdzalof, A.g.e., s. 64.
[36]
Smirnof, A.g.e., s. 89-90.
[37]
Burdzalof, A.g.e., s. 80.
[38]
Suny, A.g.e., s. 302.
[39]
Smirnof, A.g.e., s. 93.
[40]
Smirnof, A.g.e., s. 85.
[41]
Burdzalof, A.g.e., s. 48.
[42] Şaumyan, A.g.e., s. 214.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder