“Yoldaş” kavramı, devrimci mücadelede özel bir
anlama ve öneme sahiptir. Bize sıklıkla bu terimi neden kullandığımızı
soruyorlar. Bu soru, bilhassa mücadelede yeni olanlardan geliyor. Bu insanlar, bizim “kardeş, kanka, kuzen, adamım, zenci vs.” yerine neden bu ifadeyi
kullandığımızı merak ediyorlar.
Her şeyden önce şunu söylememiz lazım: Biz,
devrimci dönüşüm kültürünü ve eşitliği temel alan bir toplum inşa etmek
istiyoruz. Bu sebeple bizim, çeteyi veya özel her türden ilişkiyi ifade eden
terimler kullanmamamız gerekiyor. Derisinin rengi veya etnik kimliği ne olursa
olsun, her insan bizim yoldaşımız olabilir. Ama o, her şeyden önce her türden
zulme karşı mücadele eden, bize dost bir savaşçı olmalıdır.
“Hey bayım” veya “hey genç” gibi ifadeler,
toplumsal statüdeki farklılığa işaret eder, bir kişiye daha az, diğerine daha
çok saygı gösterildiğini söyler. Doğası gereği kimin üstte olduğuna dairdirler.
“Fahişe, it herif, zenci, yosma” türünden ifadelerse aşağılayıcıdırlar, karşı
tarafa saygı duyulmadığını gösterirler. Bize zaten saygı gösterilmeyen bir
dünyada bu kelimelerin yumuşatılarak kullanılması bile sorunludur.
Oysa “Yoldaş” kelimesi, eşitliği ve saygıyı ifade
eder. O, “sırtımı sana dayıyorum, biz biriz” demektir. Yoldaşlar kayıtsız
şartsız birlikte hareket ederler ve gerektiğinde birlikte ölüme giderler. Bu
kelime, dışlayıcı değildir, kapsayıcı olan ilişkilere dairdir. Devrimci sınıf
dayanışmasını temel alır. Yoldaş, bugünün mücadelelerinde temsil etmeye çalıştığımız
sosyalist geleceği anlatır, sınıfsız komünist toplumun nihai zaferine işaret
eder.
Yeni Afrikalıların birbirlerine karşı kullandıkları
ifadeler, kendilerinin farklı bir statüde olduğunu söyler. Bu statüler esasen
bize hakaret eder, bizi insan bile görmez. Yukarıda değindiğimiz ifadeleri
benimsemek, bu statülerin dayattığı rolleri bilinçaltında kabul etmemize neden
olur. Zamanla siyahlar, bu ifadeleri kullana kullana aşağılık insanlar
olduklarını düşünmeye ve buna inanmaya, ardından da birbirlerine başkalarından
daha değersiz varlıklarmış gibi muamele etmeye başlarlar. Dolayısıyla asıl
önemli olan, kendimize herkesle eşit olduğumuzu, herkes kadar iyi bir insan
olduğumuzu, birbirimize buna göre hitap etmemiz gerektiğini hatırlatmaktır. Malcolm
X’in 1965’te Village Voice’a verdiği
mülâkatta dile getirdiği biçimiyle:
“Hareketin en büyük yanlışı, hâlihazırda uykuda
olan halkı özel hedefler etrafında örgütlemeye çalışmasıydı. Önce insanları
uyandırmanız, sonra eyleme geçmeniz gerekiyor.”
Bu söz üzerine mülâkatı yapan kişi şu soruyu
soruyor: “Uyanıp sömürü konusunda bir bilince mi kavuşacaklar yani?”
“Hayır” diyor Malcolm, “onlar uyanacaklar ve insan
olduklarının, sahip oldukları değerin bilincine varacaklar.”
Halk arasında yaygın olan, karşı tarafı küçümseyici
birçok ifadeyi kullanmak yerine “yoldaş” ifadesini bilinçli bir biçimde
kullandığımız takdirde bu, bizim herkesle eşit birer insan olarak bağ kurmamızı
sağlayacaktır. Yoldaş bize, hayatta kalmak için başka insanlarla karşılıklı bir
bağımlılık ilişkisi kurmamız gerektiğini anımsatır. Yoldaş, tüm ezilen ve
sömürülen insanlar arasında eşitlik, dostluk ve samimiyet üzerine kurulu
ilişkilerin kurulmasını teşvik eder. O proletaryanın müşterek görüşüne ait bir
ifadedir. Yoldaş kelimesi, insanların kanaatlerinde ve fikirlerinde önemli bir
değişimi tetikler. Biz bilir ki bu kelimeyi kullananlar, devrimci mücadeleye
bağlı, bugün verilen mücadelelerde geleceği temsil eden insanlardır.
“Halkımız Bizim Dağlarımızdır” başlıklı yazısında
Amilcar Cabral şunu söyler: “Size ‘kardeş’ veya ‘kız kardeş’ yerine ‘yoldaş’
demeyi tercih ediyorum, çünkü kardeş olmak, bir bağlılık, bir tercih meselesi
değildir. Ama siz benim yoldaşımsanız, ben de sizin yoldaşınızımdır ve burada
bir bağlılık, bir sorumluluk ilişkisi söz konusudur. ‘Yoldaş’ ifadesinin
politik anlamı budur.”
Kişilerarası ilişkilerde yoldaşlık, insanları
saygı, karşılıklı destek ve güven temelinde birbirine bağlar, örgütlerin
dağılmamasını ve istikrarını korumasını sağlar. Mücadele sürecinde birliği inşa
eder ve sağlamlaştırır, insanlar arasında karşılıklı güveni tesis eder, halk ve
herkes için sosyal adalet mücadelesinde ne tür tehlikelerle yüzleşilse
yüzleşilsin herkes birbirine yaslanır.
Halk, gerçek yoldaşlığa dair örneklerden öğrenir ve
mücadeleye bağlılık gösterme konusunda belirli bir irade ortaya koyar. Bir
örgütsel yapının gelişimi ve daimi kılınması, bizim “Panter Sevgisi” dediğimiz,
devrimciler arasında kurulacak sıkı ve gerçek yoldaşlık ilişkilerine bağlıdır.
Kevin
Raşid Johnson
20 Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder