I
Sevgili
Dost,
Kaleme
alacağın broşürün[1] planını olabildiğince detaylı bir biçimde yazmanı tavsiye
ederim. Aksi takdirde birçok husus, karanlıkta kalacak.
Burada
bir görüşümü aktarmam lazım:
“Kadınların
sevişme hürriyeti talebi”yle ilgili üçüncü paragrafı broşürden olduğu gibi
çıkar.
Bu,
proleter değil, burjuva bir taleptir.
Hem
sen bu ifadeyi nasıl anlıyorsun ki? Bu mesele, sence nasıl ele alınmalı?
1.
Burada hürriyet, aşk ilişkilerinde maddi (mali) hesaplamalardan azade olmayı
mı,
2.
Maddi endişelerden muaf olmayı mı,
3.
Dinî önyargılardan,
4.
Papalığın ve benzeri dinî kurumların yasaklarından,
5.
“Toplum”un önyargılarından,
6.
İster köylü, ister küçük burjuva, isterse burjuva aydın olsun, bir kişinin dar
çevresindeki koşullardan,
7.
Yasaların, mahkemelerin ve polisin ayaklara taktığı prangalardan,
8.
Aşktaki ciddiyet unsurundan,
9.
Çocuk yapma ihtimalinden,
10.
Zina yapma ihtimalinden uzak durmayı mı anlatıyor?
Hepsini
değilse de birçok ayrıntıdan bahsetmiştim sana. Biliyorum ki senin aklında 8, 9
ve 10. maddeler yok. “Hürriyet” denilince senin aklına, birden yediye dek tüm
maddeler geliyor.
Ama
1-7 arası maddeleri başka bir kelimeyle ifade etmek gerek, zira “sevişme
hürriyeti” bu fikri tam olarak karşılamıyor.
Senin
isteğinden bağımsız olarak halk, broşürü okuyacak olan okur kitlesi, kaçınılmaz
olarak “sevişme hürriyeti”ni genel manada 8, 9 ve 10. maddelerde ifade edilen
hususlar üzerinden anlayacak.
Çünkü
günümüz toplumunda en dilbaz, en tantanacı “seçkin” sınıflar, “sevişme
hürriyeti”ni 8, 9 ve 10. maddelerde ifade edilen hususlar üzerinden anlıyorlar,
bunun sebebi ise bu talebin proleter değil, burjuva bir talep olması.
Proletarya
nezdinde en önemli mesele 1 ve 2. maddede ifade edilen hususlar, birinci
maddeden yedinci maddeye kadar tüm maddelerde aktarılan hususlar da önemli, ama
bunların “sevişme hürriyeti” ile bir alakası yok.
Senin
“sevişme hürriyeti” ifadesiyle öznel olarak kastettiğin anlamın bir önemi
bulunmuyor. Asıl mesele, aşk meselelerinde sınıfsal ilişkilerin nesnel mantığı.
Ellerini
dostlukla sıkıyorum!
V. I. Lenin
17 Ocak 1915
ᴥ ᴥ ᴥ
II
Sevgili
Dost,
Cevap
vermekte geciktiğim için özür dilerim: dün yazayım dedim, işim çıktı, oturup
cevap yazacak vakti bir türlü bulamadım.
Kaleme
alacağın broşürün planıyla ilgili fikrim şuydu: “Sevişme hürriyeti talebi” açık
bir ifade değil. Üstelik bu talebin, (“asıl önemli olan, öznel istekler değil
nesnel, sınıfsal ilişkilerdir” derken üzerine basa basa vurguladığım üzere)
senin iradenden ve isteğinden bağımsız olarak, mevcut toplumsal koşullarda
proleter değil, burjuva bir talebe dönüşme ihtimali mevcuttur.
Sen
bu görüşüme katılmıyorsun.
Pekâlâ.
Biz konuya yeniden göz atalım.
Kapalı
olanı açık kılmak amacıyla ben (mevcut sınıflararası uyuşmazlık sebebiyle
kaçınılmaz olarak farklı) on kadar yorumu sıraladım ve kanaatimce 1-7.
maddelerin proleter kadınlara, 8-10. maddelerinse burjuva kadınlara has
olduklarını söyledim.
Eğer
bu fikrimi çürüteceksen, senin ya bu yorumların yanlış olduklarını gösterip
bunların yerine başka yorumları aktarman veya hangilerinin yanlış olduklarını
ortaya koyman ya eksiklikleri gösterip bu eksikleri gidermen ya da bu
yorumların benim yaptığım gibi proleter-burjuva diye ayrıştırılamayacağını
kanıtlaman gerekirdi.
Sense
bunların hiçbirisini yapmıyorsun.
Hatta
sen, 1-7. maddelere hiç değinmiyorsun bile. Bu, senin ilgili maddeleri bir
bütün olarak kabul ettiğin, onları doğru gördüğün anlamına mı geliyor? (Sen,
proleter kadınların fahişelik yapması ve onların başkalarına bağımlılığı
konusunda “hayır demenin imkânsızlığı”ndan söz ediyorsun ve bu yaklaşımını 1-7.
maddelerde dile getirilen görüşler üzerinden geliştiriyorsun. Dolayısıyla
seninle benim aramda bu konuda bir fark bulunmuyor.
Ayrıca
bu yedi maddenin proleter bir yorumun esasını teşkil ettiğini sen de kabul
ediyorsun.
Demek
ki asıl mesele, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu madde.
Bu
maddelerle ilgili yaklaşımımı tam olarak anlamadığını söylüyor ve bana şu
şekilde itirazda bulunuyorsun: “Onuncu maddeyi sevişme hürriyeti ile nasıl bir
tutuyorsun, anlamıyorum!” (senin yazdığın bu!)
Bu
ifadeden anlıyorum ki ben, onuncu maddeyi sevişme hürriyetiyle bir
tutuyormuşum, sen de benim fikrimi buradan çürütmeye, altımdaki sandalyeyi bu
şekilde çekmeye çalışıyorsun.
Nasıl
olacakmış bu?
Benim
tezim şu: Burjuva kadınlar, sevişme hürriyetinden 8-10. maddeleri anlıyorlar.
Bu
teze karşı çıkıyor musun? Burjuva hanımefendilerin sevişme hürriyetinden ne
anladığını bir zahmet bize söyleyecek misin?
Benim
görebildiğim kadarıyla bu konuda hiçbir şey söylemiyorsun. Edebiyat ve hayat,
gerçekte burjuva kadınların meseleyi bu şekilde anladıklarını yeterince
ispatlamadı mı? Bence tümüyle ispatlamış durumda! Bu gerçeği, zımnen sen de
kabul ediyorsun.
Demek
ki mesele, burjuva kadınların sınıfsal konumları, demek ki onların fikirlerini
çürütmeye çalışmak neredeyse imkânsız, hatta alabildiğine çocukça.
Senin
asıl yapman gereken, kendini o burjuva kadınlardan net bir biçimde ayrıştırmak
ve proleter bir bakış açısıyla onların karşısına geçmektir. Nesnel gerçeklik
dikkate alınmalıdır: aksi takdirde bu burjuva hanımefendiler, senin broşüründen
işlerine geleni alırlar, onları kendilerince yorumlarlar, o broşürü kendi
değirmenlerine su taşımak için kullanırlar, işçiler nezdinde senin fikirlerini
tahrif ederler, o işçilerin kafalarını karıştırırlar (onların zihinlerine senin
yabancı fikirleri taşıdığına dair bir korkuyu zerk ederler). Üstelik bu işleri
yapmak için ellerinde yığınla gazete ve dergi mevcuttur.
Sen,
hem nesnel ve sınıfsal bakış açısını tümden unutuyorsun, hem de sanki ben
sevişme hürriyetini 8-10. maddelerle bir tutuyormuşum gibi bana karşı saldırıya
geçiyorsun, hayret verici bir tutum bu, gerçekten hayret verici!
“Anlık
bir tutku ve yasak aşk, kaba ve sığ bir evli çiftin ‘sevgisiz öpüşmeler’inden
daha şairane ve daha paktır” diyorsun. Broşürü yazma amacın da bu zaten. Çok
güzel.
İyi
ama burada mantıksal çelişki, neyle ilgili? Sevgisiz öpüşmeler kirlidir,
katılıyorum. Peki bunun karşısına ne çıkartılacak? İnsanın aklına “sevgi dolu
öpüşmeler” geliyor. Sense onun karşısına anlık (ki neden anlık?) tutkuyu
çıkartıyorsun (neden sevgiyi çıkartmıyorsun?). Demek ki mantıksal açıdan evli
insanların sevgisiz öpüşmelerinin karşısına (anlık) sevgisiz öpüşmeler
çıkartılıyor. Gerçekten tuhaf.
Halka
dağıtılacak bir broşürde, cahil aydın ve köylü kesiminin sevgisiz kaba ve kirli
evliliklerinin karşısına (ki kanaatimce burada benim beşinci veya altıncı
maddede sunduğum tarif geçerli) sevgi dolu proleter ve medeni evliliği
çıkartmak, daha hayırlı olmaz mı (hatta ille de istiyorsan, bu anlık tutkunun
ve yasak aşkın da kirli veya temiz olabileceğine dair bir ibareye de yer
verilebilir).
Sense
bu çıkarımların üzerinden, sınıfsal bir karşıtlığa değil, her daim ihtimal
dâhilinde olan bir tür “hadise”ye ulaşıyorsun. Peki ama meselemiz, özel
hadiseler mi? Eğer bir hadiseyi konu olarak ele alıyorsan, gelip geçici, kısa
süreli bir aşk ilişkisindeki saf öpücüklerle evliliklerdeki kirli öpücükleri
karşı karşıya getirdiğin tekil bir vakayı inceliyorsan, o vakit git roman yaz
(zira romanda meselenin özü bireysel koşullarda aranır, belirli kişilerin
psikolojisi ve karakterler analize tabi tutulur). Bunların yeri broşür mü?
“Aşk
profesörü” rolü kesmenin aptallık olduğunu söylüyorsun, demek ki benim
Key’den[2] yaptığın alıntıların uygunsuz olduğunu söylerken savunduğum fikri
gayet iyi anlamışsın. Aynen öyle. Peki ama anlık tutkuların profesörü rolü
kesme konusunda ne demeli?
Niyetim
polemiğe girmek değil. Bu mektubu kaldırıp bir kenara atmayı ve baş başa bu
meseleleri konuşana dek beklemeyi tercih ederim. Ama öte yandan bu yazacağın
broşürün de iyi olmasını, (çorbadaki sinek misali) tek bir kelimenin
cımbızlanıp senin keyfinin kaçırılmamasını, birilerinin seni bile isteye yanlış
yorumlamamasını isterim. O broşürü böylesi bir niyetin ve arzun olmadan
yazdığından eminim. Bu mektubu sana gönderiyorum ki planını daha detaylı
inceleyebilesin. Sen de biliyorsun ki bu mektuplar, sohbetlerimizden daha fazla
detaya ulaşmanı sağlayacaktır ve plan, çok önemli bir meseledir.
Hiç
Fransız sosyalist arkadaşın yok mu? Benim on maddemi İngilizce kaleme
alınmışlarcasına Fransızcaya tercüme et ve senin “anlık tutku” gibi meselelerle
ilgili ifadelerini bu tercümeye ekle. Otur o arkadaşını izle ve sözlerini pür
dikkat dinle. Bu deney, sana meseleye yabancı olan kişilerin dediklerini,
izlenimlerini ve broşürden beklentilerini öğrenme imkânı sunacaktır.
Elini
sıkar, daha az baş ağrısı çekmeni ve kısa süre içerisinde iyileşmeni dilerim.
V. I. Lenin
24 Ocak 1915
Not:
Baugy[3] hakkında bir bilgim yok… Muhtemelen bir dostum sana çok şey vaat
etmiş… Ama ne vaat etmiş, bilmiyorum. O şey, ihtilaf ertelendi, ortadan
kalkmadı. Mücadele etmek zorundayız! Onları caydırabilecek miyiz sence? Senin
kanaatin nedir?
[Kaynak:
Collected Works, Progress Publishers: Moskova, 1973, s. 180-185.]
Dipnotlar:
[1] Burada Inessa Armand’ın yazmaya niyetlendiği işçi kadınlarla ilgili bir
broşür planından bahsediliyor. Bu broşür hiç basılamadı.
[2]
Ellen Key (1849-1926): İsveçli yazar. Hakkında çokça yazı yazılmış olan Çocuk
Yüzyılı (1900) isimli pedagoji kitabının yazarı. Pedagojiyle ilgili
görüşleri ağırlıklı olarak mistisizmin ve bireyciliğin etkisi altındadır.
[3]
Merkezî yapıdan bağımsız olarak Buharin, Rozmiroviç ve Krilenko liderliğinde
bir grup gazete çıkartmak ister. Baugy grubu ismini İsviçre’nin Baugy
kasabasından almaktadır. Lenin bu kasabada bulunan adı geçen yazarların söz
konusu girişimi tesadüfen, bu grubun Inessa Armand’a gönderdikleri mektup
sayesinde öğrenir. Mektupta Armand’dan gazeteye katkı sunması istenmektedir.
Lenin, bu tür küçük gazetelerin çıkartılması fikrine karşıdır, dolayısıyla
mesele, 27 Şubat-4 Mart 1915 tarihleri arasında Bern’de düzenlenecek RSDİP’in
yurtdışı teşkilâtları konferansının gündemine getirilir. Konferansta Lenin’in
savunduğu çizginin doğru olduğunu teyit eden bir karar kabul edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder