Şu gerçeği asla unutmayın: halk, fikirler değil,
herkesin zaten kafasının içinde olan şeyler için dövüşür. Halk, maddi fayda
sağlamak, iyi ve huzurlu bir hayat sürmek, hayatlarının ilerlediğini görmek ve
çocuklarının geleceğini garanti altına almak için mücadele eder.
İster politik olsun isterse askerî, eylemlerimizde
birçok hata ve yanlışın olduğunu bilinçli bir yaklaşımla görebilmemiz
gerekiyor. Yapmamız gerekenlerin önemli bir bölümünü doğru zamanda
yapmıyoruz veya hiç yapmıyoruz.
Birçok bölgede, esasen en genel manada her yerde, halk içerisinde ve silâhlı güçlerimiz bünyesinde uygun bir çalışma yürütmüyoruz.
Parti liderliğinin tarif ettiği seferberlik, inşa ve politik örgütlenme
çalışmaları aracılığıyla sorumlu işçiler, sürece dâhil edilemediler. Sorumlu
işçiler arasında vazgeçmişlik, belirgin bir eğilim olarak öne çıkıyor. Üstelik
mevcut tasfiye süreciyle mücadele edilmiyor, bu sürecin sonlandırılması için
hiçbir şey yapılmıyor.
Askerî düzlemde parti liderliğinin belirlediği
hedeflere ulaşılamadı, hazırlanan planlar uygulanamadı. Oysa elimizdeki
araçlarla çok daha fazlasını, çok daha iyisini yapabilirdik. Bazı sorumlu
işçiler, ordu ve gerilla güçlerine ait görevleri yanlış anladılar, bu ikisi
arasında iyi bir koordinasyon tesis edemediler, belirli örneklerde görüldüğü
üzere, sadece mevcut konumumuzun korunması meselesi ile meşgul oldular ve en
iyi savunmanın saldırı olduğu gerçeğini görmezden geldiler.
Silâhlı güçlerimiz arasında yeterince politik çalışma
yürütülmemiş olmasının somut bir kanıtı olarak içimizde “militarizm” eğilimi
açığa çıktı ve bu eğilim, bazı savaşçılarımızın, hatta liderlerimizin bizim
militarist kişiler değil, silâhlı militanlar olduğumuz gerçeğini unutmasına
neden oldu. Söz konusu eğilimle acilen mücadele edilmeli, ordu içerisinde açığa
çıkan bu eğilim, derhal ortadan kaldırılmalıdır.
Bir pirinç tarlasına on kişi gidiyor ve sekiz kişinin
yaptığı işi yapıyorsa bu, kimseyi tatmin etmemelidir. Aynı durum, muharebe için
de geçerlidir. On kişi sekiz kişi gibi savaşıyorsa bu, yeterli görülmemelidir.
İnsan, her zaman elinden gelenin fazlasını yapmalıdır. Bazı insanlar savaşa
alışıyorlar, bir şeye alışılmışsa sona gelinmiş demektir. Tüfeğinize mermiyi
sürüyor, civarı dolaşıyorsunuz. Sonra nehirden geçen motorun sesini
duyuyorsunuz, ama tam o noktada elindeki bazukayı kullanmıyorsunuz, dolayısıyla
Portekizlilerin tekneleri zarar görmeden geçip gidiyorlar. Tekrar söylüyorum:
bir insan, elinden gelenin fazlasını yapabilir. Portekizlileri ülkemizden
defetmeliyiz.
Tüm kurtarılmış bölgelerde okullar kurun, eğitim
faaliyetlerini her yana yayın. 14 ilâ 20 yaş arası gençler içinde an az
dördüncü sınıfı bitirmiş olanları seçip bunlara eğitim verin. Halkın zararlı
geleneklerine, inançlarının ve geleneklerinin olumsuz yönlerine şiddet
uygulamadan karşı çıkın. Partimizin her bir sorumlu ve eğitimli üyesini her gün
kültürel formasyonlarını artırmaya mecbur edin.
Gençlerin, bilhassa yirmi yaş üstü gençlerin, ülkeyi
terk edip başka bir ülkede okuma çılgınlığına, bir diploma almakla ilgili o kör
tutkuya, eğitim görenlerin veya kurs alanların ileride ülkemizde imtiyazlı
duruma geleceğine inanmalarına neden olan yanlış fikre ve aşağılık kompleksine
teslim olmalarına mani olun. Ayrıca okuyan, karmaşık hususları öğrenmek isteyen
öğrencilerin asalak veya partiyi ileride sabote edecek kişiler olacağını
söyleyen kötü niyetlilerin de karşısında durun.
Kurtarılmış bölgelerde halkın politik hayatını
normalleştirmek için her şeyi yapın. Partiye bağlı seksiyon komiteleri, bölge
komiteleri, saha komiteleri güçlendirilmeli ve normal bir işleyişe
kavuşturulmalıdır. Halka mücadele dâhilinde olan biteni izah etmek, partinin
herhangi bir durumda ne yapmaya çalıştığını anlatmak ve düşmanın tehlikeli
niyetlerinin neler olabileceğini ortaya koymak için sık sık toplantılar
düzenlenmeli.
Hâlen daha düşman işgali altında bulunan bölgelerde
yürütülen gizli çalışmaları, seferberlik çalışmalarını ve örgütlenme
faaliyetlerini pekiştirin, savaşçılarımızın desteklenmesini sağlayın,
militanları eylem için hazırlayın.
İster düzenli birlikler isterse gerilla birlikleri
içerisinde olsun, tüm silâhlı güçlerimiz bünyesinde politik çalışmanın ileri
bir düzeye gelmesini sağlayın. Sık sık toplantı yapın. Siyasi komiserlerden
ciddi politik çalışmaların yapılmasını talep edin. Düzenli ordu içerisindeki her
birimin başındaki komutan ve siyasi komiser eliyle politik komiteler oluşturun.
Militarizm türünden eğilimlerle mücadele edin, her bir
savaşçının partimizin örnek bir militanı olmasını sağlayın.
Kendinizi, başka insanları, genelde halkı korkuyla ve
cehaletle mücadele etmek, aynı zamanda ekonomimizin henüz hâkim olmadığı doğa
ve doğal güçlere teslimiyeti parça parça ortadan kaldırmak için eğitin. Parti
militanlarını doğaya dönük korkuyu ortadan kaldıracağımıza, insanın doğadaki en
kudretli güç olduğuna ikna edin.
Sorumlu parti üyelerinden kendilerini ciddi
çalışmalara adamalarını, temel ve asli yönüyle mücadeleye ve gündelik
hayatımıza ait sorunlarla ve hususlarla ilgilenmelerini, zarfla değil mazrufa
bakmalarını, hayattan, halktan, kitaplardan ve başkalarının deneyimlerinden
öğrenmelerini talep edin. Öğrenme sürecini asla sonlandırmayın.
Sorumlu üyeler, hayatı ciddiye almalı,
sorumluluklarının bilincinde olmalı, o sorumlulukları yerine getirme meselesine
kafa yormalı, işlerini yoldaşlıkla yapmalı, görevlerini gene aynı şekilde
yoldaşlıkla ifa etmeli.
Bu hususlar, yaşama sevinciyle, hayata ve zevkli
yanlarına duyulan sevgiyle, geleceğe ve yürüttüğümüz çalışmaya dönük güvenle
asla çelişmez.
Düşmanın elindeki silâhlı güçler içerisinde
yürüttüğünüz politik çalışmaları ve propaganda faaliyetlerini nitelik ve
nicelik açısından artırın. Afişler hazırlayın, bildiriler ve mektuplar kaleme
alın. Yollara sloganlar yazın. Bizimle temas kurmak isteyen düşmana ait
personelle ihtiyatlı bağlar kurun. Bu noktada cesur olun ve inisiyatif alın.
Düşman askerlerinin firar etmelerine katkıda bulunmak için elinizden geleni
yapın. Onları firara teşvik etmek için bu askerlerin güvenliğini sağlayın.
Henüz askere alınmamış Afrikalılar arasında politik çalışma yürütün. Bu
kardeşlerimizi saf değiştirmeye ve düşmanın saflarında partiye hizmet etmeye,
silâh ve cephanelikleriyle birliklerimize kaçmaya ikna edin.
Partili hayatımızın her veçhesinde devrimci
demokrasiyi uygulamalıyız. Her sorumlu üye, sorumluluklarını üstlenme konusunda
gerekli cesareti ortaya koymalı, yürüttüğü çalışmalarla ilgili olarak
başkalarından saygı talep etmeli, başkalarının yürüttükleri çalışmalara saygı
göstermelidir. Halkımızdan hiçbir şeyi saklamayın. Ona yalan söylemeyin. Ne
vakit söylense yalanları ifşa edin. Güçlüklerin, yanlışların ve hataların
üzerini örtmeyin. Zafere kolayca ulaşılacağı iddiasında bulunmayın.
Amilcar Cabral
1965
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder