Pages

03 Eylül 2020

Irak Komünist Partisi

Yusuf Selman Yusuf

Irak’ta, yirminci yüzyılın başlarında komünist fikirlerin yayılması, hâlen daha gizemini koruyan bir meseledir. Hiç şüphe yok ki bu süreç, iniş çıkışlarla ama giderek yoğunlaşarak ilerlemiştir. Hareketin nihayetinde 1934’te komünist partinin kuruluşuyla neticelenen hikâyesinin tam hâline hiçbir zaman vakıf olunamamıştır. Ama gene de elimizde kırıntı da olsa belirli bilgiler mevcuttur ve bu bilgiler, bize geleneksel bir toplumda gizli bir ideolojiyi yayma noktasında faaliyet yürütmüş kişilerin ve örgütlenme pratiğinin önemini açığa çıkartacak niteliktedir.

Sosyalist fikirler, ilkin Kahire, Beyrut ve İstanbul gibi Osmanlı şehirlerinde canlanma imkânı buldu. Mısır, Avrupalı işçilerin ve aydınların yoğun olarak bulunduğu bir yerdi, dolayısıyla on dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren muhalif ideolojilerin gelişeceği zemini teşkil etti. Anarşist ve sosyalist fikirler, ayrıca Selamet Musa gibi ılımlı sosyalist milliyetçilerin görüşleri, bu ülkede gelişme imkânı buldu.

1917 Ekim Devrimi ve Komintern’in kuruluşu sonrası bölge, komünist fikirlerin daha kararlı ve belirli bir yöntem üzerinden yayıldığı bir yer hâlini aldı. Filistin’deki sömürgeci yerleşim hareketine katılan Sosyalist Siyonist Yahudilerin çabalarıyla birlikte Lübnan ve Suriye’de de belirli sonuçlar elde edildi.[1]

Gelgelelim Irak’ta süreç, nispeten daha yavaş ilerledi. Kuzey bölgesinin Rus işgali altında olduğu Irak’ta devrimci fikirler, imparatorluk ordusu saflarında kendilerine yer buldu. Ruslar savaşta başarısız olunca, 1917’de devrim gerçekleşti, ardından yaşanan iç savaşı takiben Ermenistan ve Azerbaycan gibi yerlerde sovyet cumhuriyetleri kuruldu, komşu İran’da komünistler nüfuzlarını artırdılar. Yapılan seyahatler, ticaret ve hac sayesinde radikal fikirler, birçok yere yayılma imkânı buldu, zamanla bu fikirler, Musul ve Bağdat gibi Irak’ın büyük şehirlerine ulaştı.

Bolşevik Devrim öncesinde sosyalist fikirler, azınlıklar arasında, bilhassa Yahudilerde ve Ermenilerde güçlüydü. Avrupa’da sürgünde olan Ermenilerin on dokuzuncu yüzyıl sonlarında kurdukları Ermeni sosyal demokrat hareketi Hınçak, Doğu Anadolu’da ilk sosyalist hareketin gelişiminde önemli bir rol oynadı. 1914’te örgüt, başka bir muhalefet partisiyle birlikte, Doğu Anadolu Ermenilerinin imparatorluğun başka bir kısmına sürgün edilmesini öngören soykırım planlarına mani olmak için Osmanlı hükümetine karşı darbe tezgâhladı. Ancak bu plan açığa çıktı, sonrasında partinin iradesi polis eliyle kırıldı. Bu süreçte yirmi lider isim asıldı, Arsen Kidur ismindeki genç bir Iraklı ise kaçmayı başardı.

Bağdatlı olan bu 26 yaşındaki tarih öğretmeni, sonraki süreçte Irak komünist hareketinin gelişiminde önemli bir rol oynadı. Esasen onun hapisten kaçmasına, Bağdat’taki Sultaniye Okulu’nda kendisi gibi öğretmen olan Raşid Ali Gilani yardım etti, Gilani de ilerleyen süreçte Irak milliyetçi hareketi içinde önde gelen isimlerden biri oldu.[2]

Kidur’un o dönem öğrencilerinden olan, 11 yaşındaki Hüseyin Rahhal, on yıl sonra 1934’te kurulacak IKP’nin oluşumuna yol açan politik sürecin temellerini attı. Babası zengin bir tüccar olan Hüseyin, babasının Körfez’e ve Hindistan’a uzanan işlerinin batmasına tanıklık etti. Baba, sonrasında Osmanlı ordusuna yazıldı. Hızla yükselen baba, subay oldu, oğluyla birlikte birçok yere gitti.

Babasıyla birlikte Almanya’da iken Hüseyin Rahhal, komünist fikirlerle burada tanıştı, Ocak 1919’daki Spartaküs Birliği’nin öncülük ettiği ayaklanmaya bizzat şahit oldu. Bu esnada Kidur ise saklanmak için Necef’e gitti. 1917 yılı itibarıyla İngiliz ordusuna Rusça tercümanı olarak hizmet vermeye başlayan Kidur, orduyla birlikte Fırat ve Dicle hattı boyunca ilerledi, bu esnada Hanakin ve Bakuba’daki Rus askerleriyle temas kurdu. Sonrasında bu askerler Irak’tan ayrılırken, onlarla birlikte Ermenistan’a gittiler. Savaş sonrası bağımsız Ermeni Cumhuriyeti’nin kurulması ile birlikte Kidur, Bağdat elçisi oldu, 1920’de bu cumhuriyet yıkılıp yerine Ermeni Sovyet Cumhuriyeti kurulana dek bu görevine devam etti.[3]

Kidur’un Hüseyin Rahhal üzerinde ne ölçüde etkili olduğu bilinmemekle birlikte, sosyalist tarih öğretmeni ve Avrupa’da yaşanan devrimci kalkışma, bunun yanında bir yıl kaldığı Hindistan’da Hintli devrimcilerle kurulan münasebetler, Rahhal’ı 1924’te ilk Marksist çalışma grubunu kurmasına neden oldu.

Aynı fikirlere sahip insanların oluşturduğu grupla birlikte Hüseyin, Sahife isimli gazeteyi çıkarttı. 1924-1925’te ve sonrasında 1927’de yayınlanma imkânı bulan gazete, ülkede kendi türünün ilk örneğiydi. Mahmud Ahmed Seyyid, Avni Bakr Sıdkı ve Mustafa Ali gibi isimlerin yeraldığı örgüt, Marksizm sözcüğüne yer vermeden, Marksist içeriğe sahip yazılarla yeni fikirleri yaymaya başladı. Gelgelelim din eleştirisi gibi hususları içeren bazı yazılar, o günkü Irak toplumu için fazla radikaldi. Doğal olarak gazete, devlet tarafından kapatıldı.

Hüseyin Rahhal, aynı zamanda 1926’da kurulan Dayanışma Kulübü’nün de üyesiydi. Yurtseverlerin örgütlendiği bu kulübe birçok genç üye oldu. Kısa süre faaliyet yürütme imkânı bulan kulüp, Zeki Hayri, Asım Flayye, Abdulkadir İsmail, Hüseyin Cemil, Abdulfettah İbrahim gibi komünist ve milliyetçi hareketlerin ileride lideri hâline gelecek birçok ismi bir araya getirdiği için önemlidir. Bir süre sonra Hüseyn Rahhal, siyasetten elini eteğini çekti, ama yaptığı katkı ile oluşan platform, komünist hareketin doğmasını sağladı.[4]

Aynı dönemde ülkenin güneyinde başka bir komünist hareket inşa edilmeye başlandı. Bu hareket, esas olarak Petros Vasili isimli bir adamın gayretleri sonucu oluşmuştu. Arapların Butrus Ebu Nasir olarak tanıdığı Tiflisli bir Süryani olan bu kişi, komünist fikirleri yaymak için yirmilerde ve otuzlarda Irak’a gelen profesyonel bir devrimciydi. 1934’te ülkeye girişi yasaklandı. Polis raporlarına göre Petros’un ailesi, aslen Kuzey Iraklı Amediyye aşiretindendi. Ailesi, Osmanlı’nın son döneminde Gürcüstan’a göç etmişti. Rusça, Gürcüce, Farsça, Türkçe ve Arapçaya hâkim olan Petros, Irak’ta kaldığı dönemde farklı şehirlerde kalmış, Bağdat, Bakuba ve Süleymaniye’de yaşadıktan sonra güneydeki Nasıriyye şehrine yerleşmişti. Petros, burada Araplaşmış Süryani bir isim olan Yusuf Selman Yusuf ile tanıştı. Yusuf, kırklarda Yoldaş Fahd ismiyle kırklarda IKP’nin başına geçti.

Petros’un Nasıriyye’ye ne vakit geldiği bilinmemektedir. Batatu’ya göre ilk grup, 1927’de Basra’da kuruldu. Petros’un bu grubun örgütlenmesine katkı sunup sunmadığı ise bilinmemektedir. Ertesi yıl Yusuf Selman, kardeşi Davud ve arkadaşı Gali Züveyyed, Petros’un da katkılarıyla bir okuma grubu oluşturdu.[5] Selman kardeşlerle dost olduğunu iddia eden ve Petros’un Nasıriyye’de yaptığı terzilik işi için kendisine dükkânını kiraya veren Abdulcabbar Eyyüb’ün değerlendirmesine göre Petros, şehre 1929’da gelmişti.[6] Her iki değerlendirmenin de doğru olması mümkündür.[7]

Ama hikâye, Abdulhamid Hatib’in Basra’daki okuma grubunu ilk kuran kişi olduğunu söyleyen değerlendirmelerle daha da karmaşık bir hâl almaktadır. Bu değerlendirmeye göre Selman kardeşleri ve Gali Züveyyed’i komünizmle tanıştıran, Hatib’di. Hatib, sonrasında polis muhbiri ve ajan provokatör olduğundan, bugün anlattığı bu hikâyeye pek inanılmamaktadır.

Ama gene de bugün elimizde bir polis ifadesi var ve bu ifadeye göre Hatib (henüz kurulmamış olan) komünist partiye kabul edildiğini iddia ettiği, ismi yukarıda aktarılan kişilerin fotoğraflarını Ahvaz’daki Sovyet Konsolosluğu’na bizzat kendisi vermişti.[8] Fakat bu sözlerden anlaşıldığı kadarıyla Hatib, süreçte oynadığı rolü bir miktar abartmaktadır. 1930’da Hatib, ilk Iraklı temsilci olarak, Moskova’daki Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ne gönderildi. Nasıl olduysa Hatib, 1933’te polis muhbiri oldu.[9]

1930’da Petros Vasili’nin Nasıriyye’den kovulması sonrası Yusuf Selman ve Gali Züveyyed, güneyde komünist fikirleri yaymak ve Bağdat’taki diğer gruplarla bağ kurmak için yoğun bir çaba harcadı.[10] Bağdat’taki komünistlerin yayınlarını şehirden, Bağdat-Nasıriyye-Basra hattında çalışan demiryolu mühendisi Cemil Tuma çıkartıyordu. 1930’dan 1934’te IKP kurulana dek farklı şehirlerdeki komünist gruplar arası işbirliği ve koordinasyon iyice gelişti.[11]

1933’ün sonunda Nasıriyye ve sonradan başına Gali Züveyyed’in geçeceği Bağdat grubunda toplam altmış civarında insan vardı. Bağdat’ta üç ayrı grup oluştu. Birinin başında 1931-1934 arası dönemde Kasım Hasan ve Mehdi Haşim ile birlikte KTUV’da eğitim alacak olan Asım Flayye bulunmaktaydı. İkinci grup, Yusuf İsmail, Nuri İsmail ve Cemil Tuma etrafında toplaşmış kişilerden oluşuyordu. Üçüncü grubun lideri ise Hüseyin Rahhal’ın öğrencilerinden Zeki Hayri’di.

Komünist fikirler, farklı ve dolambaçlı yollardan ilerlese de hepsinin de nihai kaynağı Ekim Devrimi ve Komintern’di. Bu iki kaynak, Zeki Hayri’yi, Dayanışma Kulübü, Hüseyin Rahhal, Arsen Kidur ve Ermeni Hınçak Partisi’nin sol kanadı üzerinden dolaylı olarak beslemişken, Petros Vasili gibi Komintern propagandacıları örneğinde görüldüğü üzere, kimi isimleri doğrudan etkilemişti. Bu kişiler, ayrıca Moskova’daki KTUV’da verilen eğitimden ve Suriye ile Lübnan’daki komünist partilerden de katkı aldılar.[12]

Nihayetinde tüm bu akımlar bir araya gelip ileride kurulacak komünist teşkilâtın temellerini attılar. Sonrasında parti, kuruluş tarihini 31 Mart 1934 olarak belirlese de bugün elimizde, bu tarihin doğruluğunu ispatlayacak herhangi bir belge bulunmamaktadır. O dönemde partiye katılan isimlerin ilk elden kaleme aldıkları çalışmalarda, ayrıca Arapça ve İngilizce yazılmış olan ikincil kaynaklarda partinin kuruluş tarihi konusunda bir uzlaşma söz konusu değildir. Hatta kimileri, partinin 1935’e dek kurulmadığı iddiasındadırlar.

Abdulfettah İbrahim’in değerlendirmesine göre Kasım Hasan’ın Bağdat’ın Babe’ş Şeyh mahallesindeki evinde bir toplantı yapılmış, bu toplantıya Asım Flayye, Yusuf İsmail, Nuri Rufail, Yusuf Matti, Hasan Abbas Karbasi, Abdulhamid Hatib vs. katılmıştır. Bu toplantının partinin kurulduğu toplantı olup olmadığı bilinmemekle birlikte, İbrahim’in tam tarihini vermediği bu toplantının önemli olduğu açıktır. Zira farklı gruplardan insanlar, IKP’nin ilk çekirdeğini oluşturmak için bir araya gelmişlerdir.[13]

Hanna Batatu’nun aktardığına göre, 8 Mart 1935’te Asım Flayye Bağdat’ın Ra’sü’l Karya mahallesinde başka bir toplantı yapıldı. Toplantıyı düzenleyen kişi ise Ağustos 1934’te Moskova’dan dönen, sonrasında Bağdat'taki komünistlerin başına geçmiş olan Asım Flayye’ydi. Bu toplantıya yukarıda ismi zikredilen kişilerin bazıları katıldı, burada Emperyalizmle Mücadele Derneği kuruldu.[14] Batatu’ya göre bu toplantıda komünist parti adı anılmamışsa da asıl kuruluş toplantısı budur.[15] Kimsenin itiraz etmediği tek husus ise Temmuz 1935’te Halkın Mücadelesi gazetesinin çıkartılmış olmasıdır. Gazetenin başlığının altında “Irak Komünist Partisi Merkez Komitesi resmi yayın organı” ibaresi yer almaktadır.[16]

Ancak yeni örgüt, halk içinde örgütlenmek yerine Lenin’in Ne Yapmalı’da tahayyül ettiği komünist öncüden fersah fersah uzak olan, disiplinsiz “kahve aydınları”ndan oluşan bir birliktelikti. Birkaç istisna dışında bu insanlar, orta sınıfa mensup kişilerdi. Çoğunluk avukat, öğretmen, memur, öğrenci ve serbest meslek sahibi kişilerdi. İçinde yaşadıkları toplumdaki yoksulluğa, güçlüklere ve biçareliğe tanık olsalar da bu çileyi ilk elden tecrübe etmiyorlardı. Bunlar, kafelerde bir araya gelip tartışan gençlerdi. Yeni örgütte disiplin, bağlılık ve emir-komuta zincirine rastlanmamaktaydı.

Bunun sonucunda da tartışmalar yaşandı, anlaşmazlıklar üzerinden örgüt bölündü. Zeki Hayri grubunun Mart 1935’te oluşmasından bir ay sonra Yusuf İsmail, Nuri Rufail ve destekçileri örgütten ayrıldı. Başını Asım Flayye, Mehdi Haşim ve Haşim Hasan’ın çektiği geri kalan grup, Hayri ve Yusuf Matti’yi de aralarına alarak bir gazete çıkartmanın temel görev olduğuna karar verdi ve bu karar üzerine, Temmuz ayı içerisinde Halkın Mücadelesi gazetesini çıkarttı. Yeni partinin uluslararası komünizme bağlı olduğunu göstermek için de Kasım Hasan, Komintern’in aynı yılın yaz sonunda Moskova’da düzenlenen yedinci kongresine gönderildi.[17]

Yusuf Selman, IKP’yi kuran Bağdatlı grupların içinde yer almıyordu, ama o ve güneyli komünistler, bu gruplarla sıkı bir ilişki içerisindeydiler. 1933 yılında sık sık Bağdat’a gidip gelen Yusuf, buradaki toplantılara katılarak bu toplantılarda bilgi ve yayın alışverişinde bulundu.[18]

Genel anlamda Irak Komünist Partisi’ni Bağdatlı komünistlerin, bilhassa yeni partiyi kontrol altına alan Asım Flayye’nin kurduğunu söylemek mümkündür. Yusuf’un bu duruma içerleyip içerlemediği bilinmemekle birlikte kendisi sonraki süreçte Irak’tan ayrılmaya karar verip komşu Arap ülkelerini keşfetmek amacıyla bir yolculuğa çıktı.

Yusuf, Ağustos 1934’te Nasıriyye’den Basra’ya gitti, buradan da Kuveyt’e geçti. Körfez’deki emirlikleri ziyaret ettikten sonra Suriye’ye gitti ve burada Suriye Komünist Partisi sekreteri Halid Bektaş ile bir araya geldi. Komünistlere husumet beslediği için değerlendirmelerine pek inanılmaması gereken Eyyüb’ün dediğine göre Yusuf, Halid Bektaş’la kavga etti, IKP’nin genel sekreterinin kendisi olması konusunda destek sunmasını istediği Bektaş, bu kavga üzerine Abdulkadir İsmail’e destek çıktı.[19] Öyle olsa bile, bazı kaynaklarda aktarıldığı biçimiyle, IKP Merkez Komitesi, o dönemde parti adı “Said” olan Yusuf’u KUTV’da okuması için Moskova’ya gönderdi.[20]

1934 sonunda veya 1935’in başlarında Moskova’ya gitmeden önce Yusuf, o dönemde Komintern’in yürütme komitesindeki Arap temsilcisi olan Mahmud Atraş ile Beyrut’ta bir araya geldi. Muhtemelen Yusuf, 1935’te Moskova’ya gitti, 1937’ye dek burada eğitim aldı, Ocak 1938’de ise Irak’a döndü. KUTV’da aldığı eğitim, kendisini komünizm davasına adamış bir isim olarak Yusuf üzerinde muazzam bir etkiye yol açmışsa da ondaki Marksizm-Leninizm anlayışının, halk mücadelesinin taktik ve stratejisine, partinin örgütlenmesi sürecinin inceliklerine dair bilgisinin sınırlı olduğunu görmek gerekmektedir.

Çok az sayıda Marksist kitaba ulaşma imkânı bulunan Irak’ta varolan kitaplar da ağırlıklı olarak Arapça değildi. Oysa Yusuf, Moskova’da koca bir Marksizm-Leninizm kütüphanesini kullanma fırsatını yakalamış ve hevesli bir öğrenci olarak çalışma şansı bulmuştu.[21]

Johan Franzén

[Kaynak: Communist Parties in the Middle East: 100 Years of History, Yayına Hazırlayanlar: Laura Feliu ve Ferran Izquierdo-Brichs, Routledge, 2019, s. 74-79.]

[1] Bu sürecin daha kapsamlı bir değerlendirmesi için bkz. Johan Franzén, ‘Communism in the Arab World and Iran’. The Cambridge History of Communism: Volume 2, The Socialist Camp and World Power 1941–1960s içinde, Yayına Hazırlayanlar: Naimark, N., Pons, S. & Quinn-Judge, S., Cambridge University Press, 2017.

[2] Hanna Batatu, The Old Social Classes and the Revolutionary Movements of Iraq: A Study of Iraq’s Old Landed and Commercial Classes and of Its Communists, Ba‘thists and Free Officers, Londra, Saqi (ilk yayımlayan: Princeton University Press, 1978), 2004: s. 373.

[3] Batatu, a.g.e., s. 389–92.

[4] Batatu, a.g.e., s. 393–403.

[5] Batatu, a.g.e., s. 404–6.

[6] ‘Abd al-Jabbar Ayyub, Ma’a al-Shuyu’iyin fi Sujunihim: Haqa’iq Matwiyyah Tanshur li-Awwal Marrah, Bağdat, Matba’at al-Ma’aref, 1958: s. 6.

[7] Batatu, Yusuf Selman’ın Petros Vasili’yle ilkin 1927 yılında Basra’da tanıştığını iddia etse de elde bu malumatı destekleyecek herhangi bir kanıt bulunmamaktadır (Batatu, a.g.e., s. 489–90).

[8] Batatu, a.g.e., s. 405.

[9] Salah al-Kharsan, Safahat min Ta’rikh al-’Iraq al-Siyasi al-Hadith: al-Harakat al-Markisiyyah 1920–1990, Beyrut, Matba’at al-’Arif li l-Matbu’at, 2001: s. 18–19.

[10] Batatu’nun kullandığı polis dosyalarına göre Yusuf, 1930 yazını halkların hayatlarını öğrenmek için komşu ülkeleri yaya olarak seyahat etmeye ayırmış, bu süreçte Huzistan’ı (İran), Kuveyt’i, Ürdün’ü, Suriye’yi ve Filistin’i ziyaret etmiştir. (Batatu, a.g.e., s. 490).

[11] ‘Abd al-Jabbar Ayyub, a.g.e., s. 11–12.

[12] Batatu, a.g.e., s. 411–12.

13. Kazim al-Musawi, al-Mitriqah wa al-Minjal fi al-’Iraq: Qira’ah fi Kitabat wa Mudhakkirat Qiyadat Shuyu’iyyah, Beyrut, Dar al-Farab, 2011: s. 53.

[14] Hiç şüphe yok ki bu dernek ilhamını 10 Şubat 1927’de Belçika’da kurulan, Komintern’e bağlı cephe örgütü Emperyalizmle Mücadele Birliği’nden [Ligue contre l’impérialisme et l’oppression colonial] almaktadır. Bazı kaynaklarda bu yeni örgütün adının Emperyalizme ve Sömürüyle Mücadele Komitesi (veya Birliği) olduğu iddia edilmektedir (al-Musawi, a.g.e., s. 51).

[15] Batatu, a.g.e., s. 431–2.

[16] Kazim al-Musawi, a.g.e., s. 53.

[17] Batatu, a.g.e., s. 434–5.

[18] Kazim Habib & Zahdi al-Da’udi, Fahd wa l-Harakah al-Wataniyyah fi l-’Iraq, Beyrut, Dar al-Kunuz al-Adabiyyah, 2003: s. 131.

[19] ‘Abd al-Jabbar Ayyub, a.g.e., s. 20–2.

[20] Kazim Habib & Zahdi al-Da’udi, a.g.e., s. 137.

[21] Kazim Habib & Zahdi al-Da’udi, a.g.e., s. 158–9.