1963’te
kurulan Devrimci Eylem Hareketi [DEH], bir komite meydana getirerek on iki
maddelik bir program hazırladı. Sonrasında program, düzenlenen konferansta
tartışıldı. Program, şu maddeleri içermekteydi:
1.
Ülke genelinde bir siyahî öğrenci hareketi inşa edilecek.
2.
İdeoloji (özgürlük) okulları kurulacak.
3.
Tüfek kulüpleri kurulacak.
4.
Kurtuluş ordusu inşa edilecek (Gerilla Gençlik Gücü).
5.
Propaganda faaliyeti yürütülecek, eğitim merkezleri açılacak, ülke geneline
yayılacak bir teşkilât kurulacak.
6.
Yeraltında faal olacak öncü meydana getirilecek.
7.
Siyahî işçilerin “kurtuluş”çu birliği tesis edilecek.
8.
Siyahların örgütü (hücreleri) kurulacak.
9.
“Ülke içinde ülke” anlayışı geliştirilecek, sürgünde bir hükümet kurulacak.
10.
Savaş fonu oluşturulacak (politik ekonomi).
11.
Siyahî çiftçi kooperatifleri kurulacak.
12.
İşsiz siyahlar ordusu kurulacak.
Örgütün
yetkili isimleri seçimle işbaşına geldi:
Uluslararası
sözcü: X
Uluslararası
başkan: Robert F. Williams
Ulusal
Saha Başkanı: Max Stanford
Yürütme
Komitesi Başkanı: Don Freeman
İdeoloji
Başkanı: James Boggs
Yürütme
Komitesi Sekreteri: Grace Boggs
Sayman:
Milton Henry/Paul Brooks
DEH
saha başkanı Max Stanford, 1964’te New York’a gittiğinde oradaki DEH
kadrolarıyla bir araya geldi ve hemen ardından Malcolm X’le temas kurdu.
Siyahların kurtuluş hareketindeki yeni gelişmeleri kendisine anlattıktan sonra
Malcolm’a DEH’in uluslararası sözcüsü olmayı teklif etti. Malcolm sözcü olmayı
kabul etti, ama bunun bir sır olarak kalması gerektiğini, zira istihbaratın
hâlihazırda Küba’da sürgünde olan Robert Williams’la bağını öğrendiği takdirde
alarma geçeceğini söyledi.
Malcolm,
o günlerde geniş bir kitlesel harekete öncülük etmesi öngörülen bir örgüt
kurmaya hazırlanıyordu. Bu örgüt, birleşik cephe olarak iş görecekti. Malcolm,
DEH’li örgütçülerden bu örgütün kurulmasına katkıda bulunmalarını, aynı zamanda
içine sızarak örgütün güvenlik birimini meydana getirmelerini istedi. Müslüman
Camii isimli örgüte polis ajanlarının sızdığını bilen Malcolm, kime
güveneceğini bilemez bir hâldeydi. Malcolm, Afrika seyahatinden yeni dönmüştü.
O dönemde ABD’yi Afrikalı-Amerikalılara karşı işlediği suçlarla ilgili olarak
İnsan Hakları Beyannamesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler’e
şikâyet etme teklifine Afrika ülkelerinden destek toplamaya çalışıyordu.
Malcolm
da DEH de Afrikalı-Amerikalı mücadelesinin uluslararasılaşmasının ABD
hükümetinin yalnızlaştırılması ve yeni müttefiklerin kazanılmasında zaruri
olduğunun farkındaydı. Bir ay süreyle her gün yapılan örgütsel tartışmalarda,
mücadelenin farklı yönleri analize tabi tutuldu. Saha başkanı, Malcolm’a
Mekke’de beyazlarla ilgili olarak dile getirdiği sözlerini sordu, bu sözlerin
sonradan tahrif edilip edilmediğine ilişkin bir soru yöneltti. Başkanın
aktardığına göre o an Malcolm, kitle desteğini oluşturan siyahî milliyetçi
kitleyi yitireceğine dair bir kaygıya kapılmıştı.
Malcolm
soru üzerine, Cezayir’de Cezayirli bir devrimcinin kendisine Marcus Garvey
kadar kara çıktığı bir resmini gösterdiğinden bahsetti. Resmin altında bir
anlamda deri renginin insana üstünlük kazandırdığına dair bir ifade yer
alıyormuş. Bu anlamda kara derili Afrikalıların açık tenli Afrikalılardan üstün
oldukları iddia ediliyormuş. Bu tespit, sonrasında Amerikan istihbaratı ve
Enformasyon Ajansı tarafından çeşitli ortamlarda yayınlanmış. Resmi
gösterdikten sonra Cezayirli devrimci, “madem bu türden propagandayı sıkıntılı
görüyorsun, onun seni Afrika kıtasından kopartacağını düşünüyorsun, o vakit bil
ki ırkçılar, bu tür çalışmalarla seni Afrikalı-Amerikalı kitlesinden de
kopartabilir” demiş. Ardından da aynı devrimci, Malcolm’la kitle çizgisi
anlayışını tartışmış. O noktada Malcolm, Amerika’da siyah milliyetçilerinin her
daim olduğunu, ama kendisinin henüz siyah milliyetçisi olmamış kitlelere
ulaşması gerektiğini anlamış. Öte yandan, Araplar da kendisine “gerçek İslam”ı
uygulaması konusunda baskı yapıyorlarmış. Bu tür sebeplere bağlı olarak
Malcolm, çizgisini bir miktar değiştirmeye karar vermiş.
Stanford
ile yapılan görüşme sonunda Malcolm’ın yurttaş hakları hareketine girmesine,
ardından da hareketi siyah devrim hareketine dönüştürmesine karar verildi. Bu
amaç doğrultusunda DEH ve başka gruplar, Malcolm’ın güneye gitmesi konusunda
hazırlıklar yapmaya başladılar. Malcolm, orada özsavunma hakkından faydalanan
gösterilere katılacaktı. Ayrıca etrafında toplaşacak ve siyahların birleşik
cephesini meydana getirecek silâhlı savunma birimlerinin kitle sözcüsü
olacaktı.
Ardından
Malcolm, kitle örgütünü kurmak için kolları sıvadı. Ona bağlı çelik çekirdek,
örgütün isminin Ulusal Kurtuluş Cephesi olmasını istese de sonradan bu ismin
zamana uygun düşmeyeceği ve birçok insanı korkutacağı gerekçesiyle öneriden
vazgeçildi. Malcolm, her bir örgütçüden bir sonraki toplantıya örgüt ismi
önerisiyle gelmelerini istedi. Ertesi hafta Afrikalı-Amerikalı Birliği Örgütü
ismi seçildi. AABÖ programı hazırlanıp Malcolm’ın pazarları konuşma yaptığı
Audubon balo salonunda okundu.
Malcolm’ın
örgütü içindeki Ulusal Kurtuluş Cephesi hizbi, AABÖ ve Müslüman Camii askeri
eğitim almaya başladı. DEH, örgütçülerini bu eğitimlere gönderdi. Malcolm’ın
etrafında İslam Milleti örgütünün askeri kanadı olan İslam’ın Semeresi isimli
yapı içerisinde yıllarca dövüş sanatları konusunda dersler almış, askeri
eğitimden geçmiş birçok kardeş vardı. Bazıları, beşinci derece kara kuşak
sahibiydi. DEH’in saha başkanı ve Malcolm, Haziran ayı boyunca uluslararası
siyah milliyetçi hareketinin geliştirilmesi ile ilgili planlar üzerinde
çalıştı. Malcolm, her gün DEH’in politik bakış açısıyla ilgili olarak yürütülen
tartışmalardan edindiği bilgileri ve düşünceleri Pazar konuşmalarına dâhil
etti.
AABÖ
geniş cephe örgütü, ABD Siyah Kurtuluş Cephesi olarak DEH yeraltı örgütüydü.
İkinci
Afrika seyahatinde Malcolm, ileride gündeme gelmesi durumunda politik sığınma
ve ayrıca kadroların politik-askeri eğitimi için yerler bulmaya çalıştı.
Malcolm Afrika’dayken, saha başkanı sürecin ne düzeyde ilerlediğini Robert F.
Williams’a iletmek için Küba’ya gitti. Malcolm, mücadelemize destek sunması
için Afrika’yı örgütlerken Rob da Latin Amerika ve Asya’yı örgütlüyordu.
Malcolm,
Temmuz ayı içinde Afrika’dan ayrıldı, aynı şekilde DEH saha başkanı Stanford da
Temmuz sonunda Küba’dan ABD’ye döndü. Malcolm, Afrika’dayken Harlem’de isyan
patlak verdi. Malcolm’ın örgütündeki militan unsurlar, isyana katılmaya ve
ırkçı güçlere karşı silâhlı özsavunma eylemleri gerçekleştirmeye karar
verdiler. Siyahlar, New York eyaletinin Rochester şehrinde de isyan
başlattılar. Devrimci Müslümanlar (Malcolm’cılar) burada devletin baskı
aygıtına karşı silâhlı mücadele içine girdiler. Brooklyn’deki hücre, polis
zulmünü protesto etmek için bir gösteri düzenledi. Gösteri, hızla kitlesel
ayaklanmaya evrildi. Brooklyn’deki DEH kadroları devrimci eylemler
gerçekleştirdiler.
Afrika’da
iken Malcolm zehirlenmişti. Öte yandan Malcolm, polis ajanlarının kendi
örgütünü böldüğünü öğrendi.
Küba’da
Robert Williams, saha başkanına hareketin çok göz önünde olduğunu, çok fazla
açığa çıktığını, bu sebeple yok olmanın eşiğine geldiğini söyledi. Başkanın
dediğine göre Malcolm’ın basın açıklamaları, sürecin erkenden ifşa olmasına yol
açmıştı. Rob’un düşüncesine göre Malcolm, içinde henüz tam anlamıyla gelişmemiş
bir güçle hareket ediyordu.
Geriye
dönüp baktığımızda görüyoruz ki Malcolm, fazla göze çarptığını, dolayısıyla
ömrünün kısa olduğunu biliyordu, hatta bu düşüncesini Stanford’a iletmişti.
Ayrıca
Afrika’da iken Malcolm, John Lewis ve Barış Yanlısı Öğrenciler Koordinasyonu
Komitesi’nin başka üyeleriyle tanışmıştı. Afrikalı liderler üzerinde muazzam
bir etkiye sahip olan Malcolm, Afrikalı halk kitlelerini harekete geçirme
gücüne sahip bir isimdi. Bu konuda Nijerya’da yaşanan bir olay örnek olarak
verilebilir. Malcolm, bu ülkede bir üniversitede konuşma yaptı. Soru-cevap
kısmında bir ABD programı kapsamında Nijerya’da çalışan Amerikalı bir zenci
kalkıp, ABD hükümetini savunan açıklamalarda bulundu. Malcolm adama cevap
verdi. Sonrasında bu adama epey öfkelenmiş olan Nijeryalı öğrenciler, amfiden
çıkan bu zenciyi bir tarlaya kadar takip ettiler ve onu yakalayıp bir bayrak
direğine astılar. Ölmek üzere olan zenciyi Profesör Essien Udom kurtardı. Bu
olay, Malcolm’ın Afrika’daki etkisi konusunda biraz fikir verebilir.
1964’te
Malcolm ile ilgili olarak hazırlanmış olan devlet belgelerine baktığımızda
ABD’nin Afrika ile ilgili dış politikasını Malcolm’ın tayin ettiğini görüyoruz.
Bu süreçte tüm adımlar onun hamlelerine göre atılmış. O, FBI, Ordu İstihbaratı
ve CIA gibi istihbarat kurumlarının ana hedefi hâline gelmiş. Bu kurumlar, 1964
yazında kimi şehirlerde yaşanan isyanların suçlusu olarak isyanlara neden olan
koşulları değil de Malcolm’ı göstermişler.
Malcolm,
1964 sonbaharında Afrika’dan ABD’ye döndüğünde örgütü darmadağın olmuştu. Bu,
kendi kişisel hayatı için de geçerli bir durumdu. Devletin uyguladığı baskı,
kendisine büyük zararlar veriyordu. Afro-Amerikan Birliği Örgütü bünyesinde bir
kurtuluş okulu kurdu. Sonra Birleşmiş Milletler’e sunulacak dilekçe konusunda
destek toplamak için tekrar Afrika’ya gitti. Bu süreçte Malcolm, Kahire’deki
Alkazar Üniversitesi’ne ayrıca gerilla eğitimi alsınlar diye dünyanın başka
yerlerine gidebilmeleri için Müslüman olan kardeşlerimize yol açtı.
Devrimci
Eylem Hareketi, Black America [“Siyahî Amerika”] isimli
dergisini çıkartmaya başladığı günlerde Afrika’da yaptığı bir konuşma esnasında
Malcolm, “bu benim dergim” dedi. Afrika’dan dönünce Ocak 1965’te kitlesel
katılımın eşlik ettiği toplantılarına kaldığı yerden devam etti.
Daha
önce Malcolm’ın örgütü içerisinde güvenlik birimini kurması için gönderilmiş
olan DEH üyesi Kaliel Said, Şubat ayı başlarında Özgürlük Heykeli’ne bomba
konulacağı iddiası üzerine kurulu komplo dâhilinde gözaltına alındı. Kaliel’in
gözaltına alınmış olması, Müslüman Camii ve AABÖ içerisinde Malcolm’ı koruyan
iç güvenlik ağını zayıflattı. Ayrıca bu olay, kamuoyu nezdinde, komplo kurmak
için yanıp tutuşan istihbarat için uygun bir ortam sağladı.
Malcolm,
21 Şubat 1965 günü katledildi. O gün, devrimci milliyetçi hareketin saldırı
altında olduğu sürecin bir parçasıydı.
Muhammed Ahmed
[Kaynak:
History of Revolutionary Action Movement, s. 21-27.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder