Sevgili Sorge,
Bugün sana artık çıkmayan Berliner Volks-Tribüne
[“Berlin Halkının Kürsüsü”] gazetesinin iki eski sayısını gönderiyorum, diğer
sayılar, Noel’de yaşanan karışıklık esnasında kayboldu. Bulursam, onları da
göndereceğim sana. Postaya veremememin sebebi, benim son anda cevap verme
gereği duyduğum şu Bakuninci makale. Bu iki sayıyı da ileride bir tartışma
doğar diye tutmuşum elimde. Makalenin yer aldığı 13. sayı da kayıptı, ama sonra
onu sana Bayan Kautsky’nin göndermiş olduğunu öğrendik. Bu makale de
anarşistlere has o beş para etmez yalanlarla dolu. İhtiyar J. Ph. Becker’in
kucağında büyümüş genç Cenevreli Heritier’nin imzasını taşıyan yazılarda yazar,
benim cevabım karşısında uydurduğu görüşlerine kılıflar örmeye çalışıyor. Bana
cevaben bir yazı yazdığı için ben de bir cevap yazıp kendisine, bu makale
dizisindeki gibi laflar etmeye devam ederse, ellerine cetvelle vuracağımı
söyledim.[1]
Senin de Workman’s Times [“İşçinin Çağı”] üzerinden
öğrendiğin gibi, Bağımsız İşçi Partisi Bradford’da konferans düzenledi.[2]
Sekter tutumları sayesinde bir yandan Sosyal Demokrasi Federasyonu[3] diğer
yandan Fabyusçular[4], faaliyet yürüttükleri şehirlerde sosyalist hareketteki
büyümeyi karşılayacak bir güce bir türlü kavuşamadılar. Dolayısıyla, üçüncü bir
partinin kurulması, esasen kötü bir şey değil.
Sosyalist hareketin geliştiği, bilhassa kuzeydeki
sanayi şehirlerinde güç kazandığı koşullarda yapılan bu ilk kongrede de
görüleceği üzere, yeni parti, esasen Sosyal Demokrasi Federasyonu’ndan da
Fabyusçulardan da daha güçlü. Hatta ikisinin toplamından daha büyük bir güce
sahip olduğunu söylemek mümkün. Partinin üyeleri, gerçekten gelişkin insanlar.
Ağırlıklı olduğu yer ise entrikaların dönüp durduğu, küçük hesapların yapıldığı
Londra değil, diğer sanayi şehirleri. Partinin programı da bizimkine benziyor.
Dolayısıyla Aveling, bu partiye katılıp yürütme komitesine girmekle iyi etti.
Londra’daki memur zihniyetine esir olmuş küçük hesapların ve entrikaların
peşine düşen zevat biraz kontrol altına alınsa, partinin taktikleri yanlış
ellerce uygulanmasa, Bağımsız İşçi Partisi, kitlelerin aklını çelme konusunda
başarılı olabilir. Hatta bu parti, Sosyal Demokrasi Federasyonu’ndan da
Fabyusçulardan da kitle kopartabilir, böylelikle, birliği daha da güçlendirme
imkânı bulur.
Sosyal Demokrasi Federasyonu, Hyndman’ı geri plana
attı. Çevrilen entrikalar sonucu, şehirlerdeki delegeler sayesinde federasyon,
Hyndman’ın halkın gözünde itibarsızlaşmasını sağladı. Başka isimlerin de
bulunduğu İşsizler Komitesi’nde devrimci nutuklar atıp yeniden destek bulmaya
çalışan Hyndman (ki dostları bile bu nutukları korkaklığının bir delili sayar)
nihayetinde komitede Tussy ve Aveling’in nüfuzunun artmasını sağladı. Sosyal
Demokrasi Federasyonu’nun hep dile getirip durduğu “en eski sosyalist örgüt
benim, herkese hoşgörüyle yaklaşıyorum” lafının bir hükmü kalmadı ve onun ne
olduğu anlaşıldı, sonuçta onun, olduğundan daha ufak bir güç olduğu görüldü.
Burada, Londra’da Fabyusçular, bir avuç kariyerist
olarak, toplumsal başkaldırının kaçınılmaz olduğunu görüyorlar, ama bu büyük
görevi eğitimsiz proletaryaya veremiyor, dolayısıyla ona öncülük edemiyorlar.
Fabyusçuların faaliyetlerine asıl yön veren unsursa
devrim korkusudur. Sonuçta onlar, gayet eğitimli insanlardır. Bu ekibin bağlı
olduğu sosyalizm, belediye sosyalizmidir. Ona göre üretim araçlarının sahibi
olması gereken millet değil, komündür (belediyedir). Her hâlükârda çıkış
noktası olarak alınması gereken odur. Onlardaki sosyalizm, burjuva
liberalizminin en uç ve doğal sonucudur.
Dolayısıyla, taktik gereği Fabyusçular, esasen
Liberalleri kendilerine hasım bellemezler, onları sosyalizme dair sonuçlara
ulaşmaya ikna etmeye çalışırlar, buradan da liberalleri liberalizme sosyalizm
aşısı yaparak kandırma yoluna giderler, liberallerin karşısına sosyalist
adaylar çıkartmazlar, bunun yerine, liberal maskesi takma yoluna başvurmasalar
da zorla o sosyalist adayları bir biçimde liberallere yutturmaya çalışırlar. Bu
taktiğe başvurmak suretiyle Fabyusçular, ya ihanet zincirine sıkı sıkıya
yapışmış, kendilerini kandıran birer ahmaktır ya da farkında olmayarak
sosyalizm maskesi takıp halkı kandırmaya çalışan birer uyanık.
Bu insanlar, İngilizcenin bugüne dek ürettiği en iyi
propaganda ürünleri yanında bir yığın çöp de üretmişlerdir. Ama bugün
Fabyusçular, kendilerine has taktiklere başvuruyorlar ve sınıf mücadelesine
alenen küfrediyorlar. Bu pratikleri yüzünden artık su çürüyor. Bunlar, Marx
dâhil hepimize tam da sınıf mücadelesine işaret ettiğimiz için nefret
kusuyorlar.
Bu beylerin arkasında büyük orta sınıfın gücü ve
parası olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bunların içinde Sosyal Demokrasi
Federasyonu ile ortaklaşmayı reddeden, güven duyulabilecek birçok emekçi var.
Şehirlerdeki üyelerinin altıda beşi bizimle aynı görüşte, bir eşiğe gelip
dayandığımızda bu insanlar, söz konusu örgütün kapısını çarpıp çıkacaktır.
Temsil gücüne sahip oldukları Bradford’da ise birçok kez Londra’daki yürütme
komitesine itiraz eden görüşlere tanıklık edilmiştir.
Senin de gördüğün üzere hareket, burada kritik bir
dönemece girmiş bulunuyor. Bu momentin bağrından yeni bir örgüt çıkartması
yüksek bir ihtimal.
Kısa bir zaman öncesine kadar hareket, sanki [Bağımsız
İşçi Partisi kurucularından] Henry Hyde Champion’ın kanatları altına girmiş
gibiydi. Oysa bu Champion, bugünlerde sağcı muhafazakâr parti için çalışıyor.
Fabyusçularsa Liberallere hizmet ediyor.
Champion’a müttefiki Maltman Barry eşlik ediyordu. Bu
Maltman’ı sen Lahey’den[5] anımsarsın. Şimdilerde para karşılığı
muhafazakârlara ajanlık ediyor ve partinin sosyalist kanadını yönetiyor.[6] Bu
konularda Workman’s Times’ın Kasım ve Aralık sayılarına bakabilirsin.
Ama sonra bu Champion, Labour Elector’daki [“Emekçi Seçmen”] yayın
yönetmenliği görevine kaldığı yerden devam etti ve Workman’s Times ile
yeni partiye parmak sallamaya başladı.
[İşçi Partisi’nin kurucularından İskoç sendikacı] Keir
Hardie’nin yeni partinin başına geçmesi zekice bir hamleydi, ama öte yandan,
partiden uzak durması ve seçmen kitlesi dışında faaliyet yürütmemesi [sendikacı
ve siyasetçi] John Burns’e pahalıya patladı. Korkarım, kendisini içinden
çıkamayacağı bir açmaza sürüklüyor.
Bu koşullarda Keir Hardie, James Shaw Maxwell gibi
siyasetçilerin hırsları, onların birtakım gizli emellerin peşinden gitmelerine
sebep olacak. Ama şunu da söylemek lazım. Parti gücünü ve üye sayısını
artırdıkça, bu hırsların yol açtığı tehlike de aynı oranda azalacaktır. Zira
parti, bu sayede bu türden rakip hiziplere asla alan açmayacaktır.
Son yıllarda sosyalizm, sanayi bölgelerinde kitleler
arasında kendisine epey destek bulmuştur. O kitlelerin liderlerini düzene
sokacağına dair güvenim tam. Yeterince aptallığın yapıldığına ve her türden
kliğin kendisine alan bulduğuna dair tespit tabii ki doğru, ama uzun zaman
sonra bu kliklerin makul sınırlar içinde tutulması artık mümkün hâle gelmiştir.
Birbirine hasım iki hiziptense üç rakip hizbin
bulunması evladır. Birlik bu sayede tesis edilecek, yeni örgüt bu şekilde
oluşacaktır.
23 Aralık günü Polonya ile ilgili olarak yazdıkların
konusunda ise şunları söyleyebilirim: Prusyalılar, Kronşdat’tan beri Rusya ile
savaşa hazırlanıyorlar. Bu savaşta büyük olasılıkla Polonya’nın safında yer
alacaklar (ki bu konuda elimizde epey delil mevcut). Muhtemelen Polonyalılar,
bu savaş ile birlikte Almanya’nın yardımıyla kurtulacaklarını umut ettikleri
yeni bir savaşı kışkırtmak isteyecekler. Buna karşın, Berlin’in muradı bu yönde
değil. Başlarındaki darbe belasından kurtuldukları vakit Alman Şansölyesi Leo
von Caprivi, Polonyalıları yarı yolda bırakacak. Şu an savaşın bize hiçbir
hayrı olmaz. İlerlemek için elimizde yeterince araç var, ama savaş, bu araçları
tahrip eder.
Eşini ve seni tüm yüreğimle selamlıyorum. Pazar günü
mektup yazan, maalesef geç kaldığı için postacıyı kaçıran Bayan Kautsky de sana
selamlarını iletiyor.
Saygılarımla.
Friedrich Engels
18 Ocak 1893
Londra
[Kaynak: Marx-Engels, Collected Works,
Cilt. 50, International Publishers, 2004, s. 81-85.]
Dipnotlar:
[1] 6 Ağustos-24 Aralık 1892 tarihleri arasında Alman sosyal demokratların
gazetesi Die Berliner Volks-Tribüne’de bir dizi makale yayımlandı.
Makaleleri kaleme alan, İsviçreli sosyalist Louis Heritier’ydi. “Jura
Federasyonu ve Michael Bakunin” başlığını taşıyan makale dizisinde yazarın
ismi, sadece son makalede kendisine yer bulmaktaydı. Bakuninci ilkelere sırtını
yaslayan yazar, Birinci Enternasyonal’in İsviçre’deki faaliyetlerinin
hikâyesini kendi açısından aktarmakta ve anarşist Jura Federasyonu ve
Bakunin’in faaliyetlerini aklamaktaydı. 4-6 Nisan 1870’te La Chaux-de-Fonds’ta
kongresini düzenlemiş olan federasyon, İsviçre’deki Enternasyonal’den kopmuş
olan bir yapıydı. Buna ek olarak makalelerde ayrıca Genel Kurul, Marx ve
arkadaşları, bilhassa Johann Philipp Becker ile ilgili kinayeli ifadelere yer
verilmekteydi. Hatta bir yerde yazar, hiçbir mesnet ileri sürmeksizin,
Enternasyonal’in Londra Konferansı’nın Marx’ın evinde toplandığını söylüyordu.
12 Kasım 1892’de yayımlanan onuncu makale ise gerçeği çarpıtan bir dizi
ifadeyle doluydu. Bu sebeple Engels, konuşmaya ve bu türden imalı ifadelerle
aktarılan iddiaları makale dizisi sonlanmadan çürütmeye karar verdi.
Açıklamasını, bu mektupla birlikte Die Berliner Volks-Tribüne gazetesinin
yayın kuruluna teslim etmesi için August Bebel’e gönderdi. Gazete, Engels’in
açıklamasını 19 Kasım 1892’de yayımlandı (Bkz. 27. Cilt, s. 344-46). 24 Aralık
1892’de ise L. Heritier cevap yazısı gönderdi ve bu yazı, makale dizisinin son
kısmı ile birlikte gazetede yer aldı. 15 Aralık 1892’de Engels’e yazdığı
mektupta olduğu gibi bu yazısında da Heritier suçlamaları reddetmeye
çalışıyordu. Ayrıca Engels’in şu mektuplarına da bakılabilir: 20 Ocak 1893’te
Heritier’e yazdığı mektup ve 25 Mart 1895’te Kautsky’ye yazdığı mektup (Bkz.
50. Cilt, s. 85-6, s. 481.)
[2] Bağımsız İşçi Partisi, Britanya işçi
sınıfının siyasete daha fazla dâhil olduğu, grevlerin sayısının arttığı bir
dönemde, 13-14 Ocak 1893’te düzenlenen Bradford Konferansı’nda yeni
sendikaların liderleri tarafından kuruldu. Partinin başında Keir Hardie isimli
bir sendikacı bulunmaktaydı. Partinin programında üretim araçlarının kolektif
mülkiyeti savunulmakta, sekiz saatlik işgünü, çocuk emeğinin yasaklanası,
sosyal sigorta, işsizlik yardımları gibi talepler dile getirilmekteydi. Parti
liderleri, pratik faaliyetlerinde meclisi esas alan mücadele biçimlerine
odaklanmışlardı. 1900 yılında parti İşçi Partisi’ne katıldı.
[3] Sosyal Demokrasi Federasyonu, burjuva
radikal demokrasi federasyonu temelinde Ağustos 1884’te kurulan İngiliz
sosyalist örgüttür. Ağırlıklı olarak aydınlardan ve politik açıdan faal
işçilerden oluşan, farklı sosyalist akımlara mensup unsurları bir araya
getirmiştir. Programında ulusun tüm zenginliğinin onun yegâne kaynağı olan
emeğe ait olması gerektiğini söylemektedir. Amacı ise üretim, dağıtım ve
mübadele araçlarının toplumsallaştırılması ve “özgür emek” toplumunun
inşasıdır. Britanya’nın Marksist fikirlere dayanan ilk örgütüdür. Başında
otoriter yöntemlere meyilli bir isim olan Henry Hyndman bulunmaktadır.
Destekçileri, sendikalar içinde çalışmanın gerekli olduğunu düşünmezler. Bu da
örgütün işçi kitlelerinden kopmasını beraberinde getirmiştir. Federasyon
bünyesindeki bir grup sosyalist (Eleanor Marx-Aveling, Edward Aveling, William
Morris, Tom Mann vd.) Hyndman’a karşı gelmiş ve işçi hareketiyle güçlü bağlar
kurulması fikrini savunmuştur. Taktik meselelere ve uluslararası işbirliği
pratikleri üzerinden örgütte ayrışma yaşanmış, Sosyalist Birlik adında yeni ve
bağımsız bir örgüt kurulmuştur.
[4] 1884’tte demokrat aydınlarca kurulan Fabyusçular
Derneği’nin [Fabian Society] üyelerine verilen addır. Bu adı Kartaca
hükümdarı Hannibal’la savaşırken tedbir ve ihtiyat üzerine kurulu bir taktiğe
başvurmuş olan, “Geciktirici” unvanını alan Romalı komutan Quintus Fabias
Maximus’tan almışlardır. Fabyusçular Derneği’ne Sidney ve Beatrice Webb,
Bernard Shaw, H. Bland gibi ünlü isimler katılmıştır. Sanayi şehirlerinde
yayınlarındaki sert kapitalist düzen eleştirilerine bağlı olarak işçilerden
ciddi destek görmüştür. Ancak “evsiz” işçi sosyalistlerin desteğini gördüğü
1892 yılı hariç hiçbir dönemde örgütteki gayri resmi sendika üyelerinin sayısı
toplam üyenin onda birini geçmemiştir. Burjuva toplumunun devrimci dönüşümü
ihtimalini reddeden Fabyusçular, kapitalizmden sosyalizme “belediye sosyalizmi”
dedikleri genel çerçeve dâhilinde uygulanacak reformlar üzerinden
geçilebileceğine inanmışlardır. 1900 yılında dernek İşçi Partisi’ne
katılmıştır. Taktiklerine uygun olarak başta simgeleri kaplumbağa, sonrasında
ise kuzu postlu kurttur.
[5] Birinci Enternasyonal’in Lahey (Beşinci) Kongresi
2-7 Eylül 1872’de düzenlendi. Esasında bu, Birinci Enternasyonal’in son
kongresiydi. Çalışmalarına esas olarak Marx ve Engels yön verdi.
[6] Engels, burada sanayi burjuvazisini ve aydınları
(edebiyatçıları, avukatları vd.) temsil eden, Muhafazakâr Parti içerisindeki
sol kanadı kastediyor. Sol Muhafazakârların derdi, demagoji üzerine kurulu,
toplumsal reformlardan dem vuran bir program üzerinden işçilerin oylarını
almaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder