Pages

01 Ocak 2020

ABD İçin Filistin Ne İfade Eder?



Bu soru, bazılarına şaşırtıcı gelmiş olabilir, ABD Filistin’den nefret etmez dolayısıyla aslında bu, bir miktar mantıksız bir sorudur.

Evet ama ABD, Filistin’in can düşmanı İsrail’i silahlandıran, onu finanse edendir.

ABD, Birleşmiş Milletler’de dünya milletlerinin çoğunluğunu karşısına alma pahasına, sürekli İsrail lehine oy kullanır.

ABD, İsrail’in nükleer bir güç hâline gelmesine ses etmez, hatta bu süreci el altından destekler.

Bunların hepsi doğrudur ama ABD, esasen Filistin’den nefret etmez. Daha da kötüsü ABD, Filistin’i ciddiye almaz ki bu, onun nefret etmesinden daha beterdir.

Filistin, Filistin halkı, tarihi, kültürü, sanatı, şiiri, ülkesi önemsiz şeyler olarak görülüp kenara itilir. ABD imparatorluğunun bu konudaki tutumu Britanya’nın tutumuna benzer. Britanya, Filistinlilerin ümitlerini, düşlerini, topraklarını, imparatorluk olmanın getirdiği özgüvenle yok etmiştir.

Çünkü imparatorluk denilen şey, tüm hakları ihlal etmek ve hâkimiyet kurmak adına tüm dünya genelinde icra edilen bir şiddet uygulamasıdır. İmparatorluk, şiddetin kökenidir.

İmparatorluk, özgürlüğe hasret olan insan ruhuna yönelik bir saldırı biçimidir.

Filistin halkının Ortadoğu’da kamplardaki ve gettolardaki sefalete mahkûm edilmesinin tek bir sebebi vardır:

Önce Britanya ardından ABD, dünya tarihinde elde edilebilecek en büyük ödül olan petrolün bulunduğu bölgede güç sahibi olabilsin diye sömürgeciliğin karakolu inşa edilmelidir.

O karakolun, o kalenin adı İsrail’dir.

Petrol, Londra sokaklarındaki lambalara ışık, Amerika’daki fabrikalara yakıt oldu ve Sanayi Çağı’na öncülük etti.

Bu çağ, petrol denilen o kıymetli kaynağı koruması için bir bekçiye ihtiyaç duydu.

Söz konusu bölgede petrolü koruyacak bir bekçi köpeğine ihtiyaç vardı.

Kimse, İsrail Kalesi’ne girememeliydi.

Filistin, ABD İmparatorluğu’nun ve emperyalizm savunucularının aklına sonradan gelen ufak bir mesele aslında. Filistin’in çektiği acı, çile, yüzleştiği küçük düşürücü muameleler imparatorluğu zerre rahatsız etmiyor.

Ama Avrupa’da, Afrika’da, Asya’da ve tüm Amerika kıtasında Filistinlilerin Siyonistlerce maruz bırakıldıkları zulüm ve adaletsizlik, insanların yüreklerinde yankı buluyor.

Dayanışma insanı insana, ezileni ezilene bağlıyor.

Emperyalizmin uyguladığı zulüm artıp öfkeye ve nefrete yol açtıkça dayanışmanın gücü artıyor ve dünyada insanların büyük bir bölümünü kucaklıyor.

Mumya Ebu Cemal

[Kaynak: Letters to Palestine: Writers Respond to War and Occupation, Yayına Hz.: Vijay Prashad, Verso, 2015.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder