Ülkü
Tamer’in belki de yazdığı şiirler içerisinde en çok etkileyici şiiri
denilebilir. Cemal Süreyya bir gün Ülkü Tamer’e Behzat Firik adında bir gencin
hikâyesini anlatır. Gence yapılanlar yüreğini dağlar Ülkü Tamer’in. Hele ki
gencin on sekiz yaşında olması ve o yaşta bir insan evladına yapılan vahşet,
Ülkü Tamer’i acıların kıyısına vurur. Alır eline kâğıdı kalemi, belki de
mürekkebine gözyaşlarını da katarak başlar “Üşür Ölüm Bile” diye yazmaya.
Peki
ama Ülkü Tamer’in yüreğini dağlayan Behzat Firik kimdi, neydi başına gelenler?
12
Ekim 1981 tarihinde, henüz 12 Eylül insanlık kıyımının üzerinden bir yıl
geçmişti. 38’de yaşadığı zulmü yeterli görmemişler ki, yeniden Dersim üzerine
sefere çıkılmıştı. Yaşamak haramdı Dersim halkına.
Ovacık-Hozat
sınırları arasında bulunan Hülükuşağı köyüne bağlı Kale mezrası Komutanı
Yüzbaşı Kulaksız lakaplı Aytekin İçmez denetiminde bin kadar asker, dört
hanelik köyü çevreler. Köy halkı yüzbaşıyı konuk eder, çay ikram eder. Geliş
sebebini merak ederler askerlerin. Sakin sessiz kendi hâlinde bir köydür. Lafı
uzatmaz Yüzbaşı, Behzat’a “düş önüme” der. Hâlbuki Behzat köye yeni gelmiştir.
Karadeniz öğretmen okulunda ikinci sınıf öğrencisidir. Köye ailesine yardım
etmek için dönmüştür.
Düşer
yola Behzat cellâtlarıyla, abisinin içine şüphe düşer, vurur askerlerin
peşinden kendini yola, mezranın sonuna geldiklerinde “durun” der Yüzbaşı. Sorar
Behzat’a “teröristler nerede saklanıyor” diye. İbo’nun yoldaşlarını satmaz
Behzat, ser verir sır vermez. Gözü döner komutanın, önce Behzat’ı, sonra
abisini… İki kardeşi de karşılıklı iki ağaca bağlatır.
Behzat’ın
gözlerini bağlarlar. Ateş yakarlar karşısında, sırasıyla dağlanmış kasaturaları
bedenine batırırlar, dirhem dirhem etini yakarlar, kardeşine de seyrettirirler
yaptıklarını. Çığlıkları semaya uzanır Behzat’ın, kan kusar. Vadide yankılanan
çığlıklarında geçmişin izleri saklıdır. Okuyup öğretmen olacaktır Behzat, umut
olacaktır kendisine emanet edilecek çocuklara. Ama onu fikirlerinden vururlar.
Düşer ölümün kuyusuna Behzat.
Düşledi
Behzat’ı Ülkü Tamer, mavi umutlarını, yaşama duyumsadığı sevgiyi düşledi. Koptu
yüreğinden bir çığlıkla kelimeler.
Bir
ormanda tutup onu
Bağladılar ağaca
Yumdu sanki uyur gibi
Gözlerini usulca
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Diz çöktüler karşısında
Sonra ateş ettiler
Parçalanan yüreğine
Yuva kurdu mermiler
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Gelip kondu bir güvercin
Ellerine o gece
Kırmızı bir çelenk oldu
Bileğinde kelepçe
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Can Şahin
14 Aralık 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder