2016 başkanlık seçiminde Donald Trump, üniversite
eğitimi almış beyaz kadınlar hariç, tüm toplum katmanlarından beyazların oyunu
aldı. O, bilhassa beyaz işçiler arasında ciddi oy kazandı. Üniversite veya
kolej eğitimi almamış beyazların yüzde 67’si ona oy verdi.
Seçim sonrasında yapılan kimi analizlerde, ülkenin
sosyal güvenlik ağını zayıflatacak, vergileri zenginler lehine düşürecek
politikaları destekleyen milyarder bir işadamına beyaz işçilerin kendi
çıkarları aleyhine olacak şekilde nasıl oy kullandığı üzerinde duruldu. Yeni Mutabakat’tan
[New Deal] beri Demokrat Parti, işçilerin partisi olarak görülürken,
Cumhuriyetçi Parti elitlerin partisi olarak değerlendiriliyordu. Trump, bu
hikâyeyi kendi lehine çevirmeyi bildi. 2016 seçimi, meseleleri ayrı
kompartımanlara kapattı ve ırkçılık, cinsiyetçilik, yoksulluk ve ekonomik
meselelere dair bütünlüklü bir çalışma yürütülmesini imkânsızlaştırdı. Bugün
sosyal adalet savunucuları ve Demokrat Parti açısından ana mesele, kimlik
politikasının ötesine nasıl geçecekleri ve tüm ırklardan işçilerin oylarını
nasıl kazanacakları, buradan da farklı gruplar arasında güçlü bir koalisyonu
nasıl oluşturacakları.
Bu konuda gerekli dersi ve ilhamı altmışlardaki
toplumsal hareketler veriyor aslında. Bu hareketler, kimlikleri ve meseleleri
dikine kesen ittifakların gücünü idrak etmeyi bilmişler. Bu dönemde bugün
imkânsız görülecek devrimci bir koalisyon oluşturulmuş: göçmen güneylilerle ve
beyaz işçilerin oluşturduğu Genç Vatanseverler isimli grup, Şikago’da
sınıfsal sömürüyle mücadele etmek amacıyla Kara Panterler’le birleşmişler.
Peki bu ittifak nasıl oluşmuş? Oradan alınacak
dersler, bugünün politik momentine nasıl tatbik edilebilir?
İhtimal Dışı Bir İttifak
İnsan hakları hareketinin yaşandığı dönem sonrası
militan Siyah Güç hareketi ortaya çıktı. 1966 yılında Özsavunma İçin Kara
Panter Partisi kuruldu. İlhamını Malcolm X ve diğer beynelmilel siyahî düşünce
liderlerinden alan grup, örgütlü ırksal zulme karşı potansiyel bir araç olarak
silâhlı mücadeleyi benimsedi. Bu, şiddet dışı protesto felsefesinden köklü bir
kopuşu örnekliyordu. Grubun büyük bir kısmı Şikago’da idi. Fred Hampton,
partinin genç liderlerinden biriydi ve bu kentte yaşıyordu.
Altmışlarda Şikago, yoksulların epey çile çektiği bir
yerdi. Siyahlar, melezler ve beyazlar, yoksulluğun, işsizliğin, polis zulmünün,
yetersiz barınma imkânlarının ve okul şartlarının, sosyal hizmetlerdeki
düşüklüğün çilesini çekiyordu. Her türden zulümle mücadele etmek adına etnik ve
ırksal gruplar, kendi sosyal hizmetlerini ve eylemci ağlarını teşkil ettiler.
Bunlardan biri de Genç Vatansever Örgütü idi. Örgütün
kurulduğu yer, yerinden yurdundan edilmiş güneyli beyazların yaşadığı,
Şikago’nun yukarısında bulunan Hillbilly Harlem mahallesiydi. Birçok örgüt
üyesi ırkçıydı ve güneylilerin gururlandıkları Müttefik Bayrağı gibi sembolleri
taşıyordu. Ama siyahlar ve Latinler gibi beyaz Genç Vatanseverler ve aileleri
de Şikago’da ayrımcılığa maruz kalıyorlardı. Bunun sebebi, onların yoksul ve
güneyli olmalarıydı.
Kara Panter Partisi’nin başında kısa süre bulunan Fred
Hampton, tüm ırklara mensup yoksulları ve işçileri “gökkuşağı koalisyonu”
çatısı altında birleştirmek istedi.
Şikago Panterleri’nin ve Genç Vatanseverler Örgütü’nün
eski üyeleri, iki grubun nasıl ilişki kurduğuna dair benzer bir hikâye
anlatıyorlar. İki grup üyeleri, diğer grubun toplantılarına katıldılar ve ortak
meseleler konusunda birlikte hareket etmeye karar verdiler. Zaman içerisinde
Kara Panterler, isyanın uzlaşmak bilmez bir işareti olarak görmeye başladıkları
Müttefik Bayrağı’na hoşgörüyle yaklaşmayı öğrendiler. Bu ilişki dâhilinde
Panterler’in öne sürdükleri tek şart, Genç Vatanseverler’in ırkçılığı mahkûm
etmeleriydi.
Nihayetinde Genç Vatanseverler, Latin Genç Lordlar ve
Kara Panterler ile ortak birçok yönlerinin olduğunu gördüler ve buradan da
beyazların üstünlüğü fikrini, hatta Müttefik Bayrağı’nı redde tabi tuttular.
Doğal düşman görülen iki grup, ekonomik adalet çağrısı
noktasında ortaklaştılar. Black Panther [“Kara Panter”] gazetesinin 9
Ağustos 1969 tarihli nüshasında partinin kurmay başkanı David Hilliard, “Anavatanımızın
bağrından çıkmış, bizim saygı duyabileceğimiz tek devrimci örgüttür” diyerek
Genç Vatanseverler Örgütü’ne dair hayranlığını dile getirdi. Genç
Vatanseverler’le yürütülen çalışmayla ilgili olarak eski Kara Panter Partisi
üyesi Bobby Lee ise “Gökkuşağı Koalisyonu sınıf mücadelesinin şifresidir”
diyordu.
Sonuçta Illinois Panterleri, siyahî toplumunun
muhtelif unsurlarını, Müttefik Bayrağı sallayan güneyli beyaz göçmenleri (Genç
Vatanseverler’i), Porto Rikoluları (Genç Lordlar), yoksul beyaz etnik grupları
(Ayaklanan Öfke, JOIN Cemaati ve Cemaatlerarası Hayatta Kalma Komitesi),
öğrencileri ve kadın hareketini bir araya getirdi. Koalisyon çatısı altında bir
araya gelen farklı gruplar gerekli kaynakları buldular ve hizmetlerin temini
için ortak stratejiler belirlediler. Devletin ve özel sektörün sağlamadığı
yardımlar konusunda çalışmalar yürüttüler. Bu noktada sağlık klinikleri,
evsizlerin ve açların doyurulması, ahlaksız ev sahipleri ve polis zulmü ile
başı dertte olanlara hukukî yardım sağlanması gibi adımlar atıldı.
2016’da Irk Temelli Ayrımın Açığa Çıkışı
İlk Gökkuşağı Koalisyonu’ndan yaklaşık elli yıl sonra
ABD’de seçmenler bugün ırk temelli ayrışmaya uğramış durumda. Donald Trump bile
Amerikalı siyahlara “bana oy verseniz, Demokrat Parti’ye sırtınızı dönseniz, ne
kaybedersiniz?” sorusunu yöneltmek zorunda kaldı, ama bu tür adımlar hiçbir
sonuç vermedi. Siyahî seçmenlerin sadece yüzde sekizi (Latinlerin yüzde 28’i ve
Asyalıların yüzde 27’si) oyunu Trump’a verdi. İşçi sınıfının önemli bir kısmı
siyahî ve Latin. 2032 yılında işçi sınıfı içinde çoğunluğu beyaz olmayanlar
teşkil edecek.
2016 seçimi sonrası esas olarak beyaz işçilere
odaklanıldı. Bunların ekonomi düzleminde unutulduğundan ve bu sebeple öfke
olduklarından bahsedildi. Oysa Afrikalı-Amerikalıların durumu daha kötüydü.
2007’deki resesyondan beri Afrikalı-Amerikalılar arasında görülen işsizlik
oranı Hispaniklerin iki katı, beyazlarınsa iki katından daha fazla.
Hillary Clinton ise çok farklı kesimlerden oy almayı
bildi. 2016’da Philadelphia’da düzenlenen Ulusal Demokratik Konvansiyon,
geçmişteki Gökkuşağı Koalisyonu’nun yeniden dirilmiş hâli gibiydi, ama bu
ambalaj esasen altındaki ırkçılığı gizliyordu. Seçimin en önemli derslerinden
biri, ülkenin ırkçılığa ve ayrımcılığa son verme konusunda bir arpa boyu yol
alınamadığı gerçeği ile alakalıydı. Donald Trump, esasen bu gerçeği istismar
etmeyi bildi.
Altmışlarda Şikago’da Gökkuşağı Koalisyonu’nun üyeleri
kimlikleri kesen koalisyonlar kurmanın ne denli güç olduğunu biliyorlardı. Eski
Kara Panter üyesi Bobby Lee, Genç Vatanseverler ile yürütülen çalışmaları şu
şekilde anımsıyor:
“İttifak
kurmak hiç de kolay değildi. Onlara ücretsiz kahvaltılar, halk için sağlık
klinikleri gibi ‘halka hizmet’ programlarını oluşturmalarını tavsiye ettim. Bu
elemanlarla çalışmak, ekmeğimizi bölüşmek, bilardo salonunda takılmak
zorundaydık. Mahallelerine gidip kanepelerinde uzanmaya mecburduk. Onları kendi
mahallemize davet ediyorduk. İşte Gökkuşağı Koalisyonu böyle kuruldu, yavaş ve
güç oldu ama oldu.”
Birbirine zıt Kara Panterler’i ve Genç Vatanseverler’i
bir araya getiren bu koalisyon, gerçekte kurulan etkileşimlerin insanların
kendi mücadelelerinin diğer insanların mücadelelerinden esasta pek farklı
olmadığını anlamalarını sağladı. Trump, Afrikalı-Amerikalıları hareketine
katılmaya davet ederken muhtemelen samimiydi. O, bu türden samimiyetsiz
davetlerin süreç içerisinde oluşan gerçek koalisyonlar gibi sonuç vermeyeceğini
anlamadı.
Altmışların toplumsal hareketlerinden alınacak bir
ders de şudur: ekonomik ve ırksal adalete yol açacak, kalıcı sonuçlara yol açacak
değişim, tuğla tuğla örerek, tek tek kişilerle temas kurarak, oldukça yavaş
kurulan bir hareket ile birlikte gerçekleşecektir.
Colette Gaiter
9 Ocak 2017
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder