İmzasız
bir mesajda şu söyleniyor: “Hayatım tehlikede. Bir daha buluşmayalım.”
Alman
gazeteci “bunu neden yapıyorsun?” diye soruyor.
Belgeleri
sızdıransa şunu yazıyor: “Bu suçların herkesçe bilinmesini istiyorum.”
Zuladan
yığınla belge döküldü ortalık yere. Böylece tüm dünya genelinde siyaset ve
ekonomi alanındaki seçkinlerin paralarını gizli vergi cennetinde nasıl
sakladıkları açığa çıkmış oldu.
Panama
Belgeleri tarihte tanık olunmuş en büyük sızıntılardan biri. Somutta 201o’da
Wikileaks üzerinden sızan ABD’ye ait diplomatik yazışmalardan veya Edward
Snowden’ın 2013’te sızdırdığı NSA dosyalarından daha büyük bir hacme sahip olan
bu sızıntı, dünyanın en büyük dördüncü offshore hukuk şirketi Mossack Fonseca
üzerinden gerçekleşti ve 11,5 milyon belgeden oluşuyor. Hacim olarak 2,6
terabayt tutan Panama Belgeleri 214.000 şirketle ilgili bilgileri ortaya
seriyor.
İsmi
bilinmeyen bir kişi bu hazineyi Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung’a
verdi. Gazete sonrasında bu dosyaları Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler
Birliği ile paylaştı. Birlikse dünyadaki haber kanalları ile işbirliğine girdi.
“Medyanın
kurduğu en büyük sınırötesi işbirliği” olarak nitelenen bu süreç dâhilinde 80
ayrı ülkede 100’den fazla medya örgütünde çalışan en az 370 gazeteci yaklaşık
bir yıl boyunca belgeleri inceledi. Böylelikle dünya genelinde yolsuzluğun ne
denli yaygınlaşmış olduğu gösterilme imkânı buldu.
Skandalda
silah tüccarlarının, insan kaçakçılarının, uyuşturucu satıcılarının,
dolandırıcıların ve 143 politikacının adı geçiyor. Tam bir Kim Kimdir? dergileri
gibi bir iş gördü belgeler. Bu politikacılar arasında hâlen devlet başkanı olan
12 isim, aileleri ve dostları da var.
Batı’da
çıkan birçok haber meseleyi Putin üzerinden ele aldı. Belgelere göre Putin de
bu yolsuzluğun, küçük de olsa bir parçası idi.
Batı’nın
müttefikleri olan Suudi Arabistan Kralı Selman ve Ukrayna cumhurbaşkanı Petro
Poroşenko’nun isimleri de bu yolsuzluğa bulaştı.
Başka
liderlerin ismi de geçiyor belgelerde. Bunlardan bazıları şöyle: Pakistan
başbakanı Navaz Şerif; Irak’ın eski geçici başbakanı ve cumhurbaşkanı
yardımcısı Ayad Allavi; İzlanda başbakanı Sigmundur Davíð Gunnlaugsson;
Mısır’ın eski batı destekli diktatörü Mübarek’in oğlu Alaa Mübarek; ve
Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in çocukları.
Bu
listeye bir de FIFA etik komitesinin önemli bir üyesi, Beşşar Esad’ın aile
üyeleri, hatta eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın oğlu da dâhil.
İngiltere
başbakanı David Cameron’ın babası ve İngiliz meclis üyeleri ile politik
partilere bağışlar yapan kimi isimler de belgelerde kendilerine yer buluyor. Bu
listede Çin’deki iktidar partisinin, politbüronun üyelerinin aileleri de var.
Mossack
Fonseca’nın merkezi Panama’da ama tüm dünya genelinde faal. 42 ülkede çalışan
en az 600 çalışanı var. Belgeler şirketin 14.000 müşterisiyle yürüttüğü iş
ilişkileri ile ilgili. Şirket 200 ülkeyle bağlantılı 200.000’den fazla şirket
için çalışıyor.
Şirket
paravan şirketlerin en önemli kurucularından biri, aynı zamanda mal varlıkları
üzerinde mülkiyet iddiasında bulunmaksızın şirketlerin işlem yapmasına imkân
sağlayan kimi kurumlar teşkil ediyor.
Bu
Panamalı şirketin faal olduğu vergi cenneti İngilizlere ait Virgin Adaları’nı
da içine alıyor. Burada şirketlerin yaklaşık yarısının kaydı bulunuyor, bunun
yanında aynı alanda İsviçre, Kıbrıs, Hong Kong, Nevada ve başka yerlerde benzer
faaliyetler yürütülüyor. Şirketlerin yarısından fazlası İngilizlerin idaresi
altındaki vergi cennetlerinde kayıtlı.
Dışarı
sır vermeyen bu şirketlerin kurulmasını büyük bankalar talep ediyor.
Yolsuzluğun izlenmesini olabildiğince güçleştirmek için bu sürece ekonomi ve
siyaset elitleri de dâhil oluyor.
Belgelerin
ifşa ettiği en şoke edici şey ise iş bağlayanların ve komisyoncuların
kendilerini ve müşterilerini sadece sorgulanması muhtemel işlemleri gizleyerek
değil, ayrıca sözleşmelere öncesine ait bir tarih düşerek, hatta belgeleri yok
ederek korumaya çalışmaları.
İfşa
olan belgeler yaklaşık kırk yıllık, yetmişlerin sonundan 2015 sonuna dek uzanan
bir dönemi kapsıyor.
Mossack
Fonseca yasadışı bir faaliyet içerisine girdiğini kesin bir dille reddediyor ve
müşteri gizliliği üzerinden, dosyalarla ilgili yorumda bulunmayacağını
söylüyor. Offshore vergi cennetlerinin kullanımı kimi ülkelerde yasal. Diğer
ülkelerde ise seçkinlerin servetlerini gizlemesi biraz zor olabiliyor.
Uluslararası
Araştırmacı Gazeteciler Birliği’nin izahına göre, “Offshore endüstrisinin
verdiği hizmetlerin büyük kısmı yasal bir amaç için kullanılabiliyor, yasalara
saygılı müştericilerce ifa ediliyor. Ama belgelerin gösterdiği kadarıyla
bankalar, hukuk şirketleri ve diğer offshore oyuncular sıklıkla müşterilerinin
suç örgütlerine, vergi kaçakçılığına veya politik yolsuzluğa bulaşmamalarını
sağlamak için yasal şartlara sıklıkla uyum gösteremiyorlar.”
Mossack
Fonseca’nın bu ilk ifşa oluşu değil. Aralık 2014’te araştırmacı gazeteci Ken
Silverstein yaptığı haberde oligarklarla, kara para aklayanlarla ve
diktatörlerle hukuk şirketinin nasıl iş yürüttüğünü detaylarıyla göstermişti.
Gelgelelim bir buçuk yıl sonra şirketin elindeki kayıtlardan oluşan devasa
ölçülerdeki zula patlatıldığında, bu yolsuzluk şebekesinin tüm dünyayı nasıl
kuşattığı gözler önüne serilmiş oldu.
Panama
Belgeleri’nin ifşa olması karanlık bir şirket olan Unaoil’i içeren başka bir
skandalın patlak vermesinden sadece birkaç gün sonra yaşandı. Yapılan araştırma
Monaco merkezli şirketin Dünya’nın güneyinde yolsuzluktan nasıl nemalandığını,
çokuluslu şirketleri milyon dolarlık cezalara çarptırıp sonra da petrol zengini
ülkelerde ilgili şirketlerle şık anlaşmalar yapılmasını sağlamak için devlet
yetkililerine nasıl rüşvetler verdiğini ortaya koydu.
Süreç
dâhilinde ismi pek bilinmeyen bu şirket eşitsizliğe yol açıyor ve bu
ülkelerdeki doğal kaynakları zengin, çatışmalı bölgelerin
istikrarsızlaştırılmasına katkı sunuyor. Bu ülkelerin bir kısmının ismi Panama
Belgeleri’nde de geçiyor.
Unaoil
ile ilgili ifşaat ve Panama Belgeleri hep birlikte ekonomi ve siyaset
alanındaki elitleri içeren uluslararası şemaya bir miktar ışık tutuyor.
Ben Norton
4 Nisan 2016
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder