Pages

18 Ocak 2016

Nan


“[…] innehu lâ yuflihuz zâlimûn” [En’âm:135]

 

Devlet denilen putun yanında bir din imal edildi. O dinin taşıyıcıları, fukara Müslüman’a sürekli şirk, müşrik ayetleri okudular. Telkin ve tembih yolu ile o Müslümanlar, sürekli müşrik seviyesinde tutuldular. Onlar, o taşıyıcıların yanına oturdukları vakit gerçek Müslüman olabileceklerine inandırıldılar. Devlet dini, Müslümanları mümin olmaktan alıkoymak, müşrik kılmak, buradan da ölene dek Müslüman olma hakkını bahşedecek güç olarak onları esir almak demekti.

O Müslümanların başka bir kavimden olanları isyan etti. Onlara “kendi din kardeşlerinize nasıl başkaldırırsınız?” dediler. O kavimdekiler de “siz kardeşlik emreden dine küfür içresiniz” diye cevap verdiler.

O asilere “nankör” dediler sonra. Devletin önlerine koyduğu çanağı vicdan ve akıl haznesiyle yer değiştirenler, kendilerine verilen ekmeğin sahibine köleliği telkin ettiler. Beraber ekilen, beraber biçilen buğdayı, terle yoğrulan, Allah’ın malı olan ateşte pişirilen ekmeği zalimlerin mülkü kıldılar.

Öpülen, baş üzerinde tutulan, yere düşse kaldırılan Ekmek ve Kur’an, devlete bağlılıkta iç içe geçirildi. Müslüman halk, ekmeğini devlete borçlu olduğunu düşünmeye başladı. Nesimî’nin sözleriyle, “rızkımı veren Hûda’dır, kula mihnet eylemem” sözü hükmünü yitirdi.

AKP, ilk beş yılını muhalif bir iktidar partisi; 2010’a dek uzanan süreci muktedir bir muhalefet partisi olarak geçirdi. 2010’dan beri ise gerçek muktedirlerin gölgesinde parti-devletmiş gibi yaparak geçiriyor. Bu gerçeği fark edenlerin saldırılarına AKP, sürekli “darbe” diyerek karşılık veriyor. Her türlü eleştiri “darbe” kelimesiyle karşılanıyor ve tabana sürekli 28 Şubat hatırlatılıyor.

“Darbe” kelimesinin sıklıkla yinelenmesi, 28 Şubat’a atıfta bulunmakla ilgili. Özünde “Ey sayemizde ekmek yiyenler, bugün bize saldıranlar size verdiğimiz ekmeği sizden çalmaya çalışıyorlar, uyanık olun” diyor. Bin yıl sürecek olan 28 Şubat, AKP eliyle güncelleniyor. Esasında darbe, rızkın sahibine küfretmek, devleti tek gerçek sahip olarak görmekle alakalı.

28 Şubat’ı yapanlar ise Kürd’e yıllarca “hain” diyordu. Verilen ekmeğe ihanet etmekle suçluyordu. Bugün AKP ile bu iki söz birbirine bağlandı. AKP’nin “darbe”si ile 28 Şubatçıların “hain”i birleşti. AKP bu sayede vardı, varoldu, varoluyor. Şimdi “ekmeği ben veriyorum, bana köle olun” diyor. Bu zulümdür.

O, milleti üç-beş zenginin, üç-beş paşanın önünde diz çöktürüyor. Bunun için yüzlerce yıldır iktidarların kalıbına dökülmüş dini bir sopa niyetine kullanıyor. Subaşlarını bu sayede tuttuğunu iyi biliyor. Müslüman halkın öfkesini kontrol etmek, onu iktidara zararsız kanallara akıtmak onun tek amacı, tek işlevi.

Mümin olmakla Müslüman olmak arasında bir mesafe var. Hûda’nın önünde eğilmekle devletin önünde eğilmek arasında da. Müslüman’ın Müslüman olmak ve kalmak için zalimlere ihtiyacı yok. Ekmeği O’nun rızkı, kavgası da.

Eren Balkır
18 Ocak 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder