Somut Durumun Somut Tahlili:
Kara Panter Partisi ve Maoizm İlişkisine Dair Bir Çalışma
“Marksizm'in özü, onun yaşayan
ruhu, somut durumun somut tahlilidir.”
[Mao Zedung, Çelişki Üzerine, Nisan 1937]
1971 Eylül’ünün sonları. Kara Panterler’in kurucu
liderlerinden Huey P. Newton, doğunun gizemli ülkesine, Çin Halk Cumhuriyeti’ne
gitti.[1] Halk Cumhuriyeti’ne yaptığı on günlük kısa yolculukta (kendisinden
kısa bir süre sonra, Şubat 1972’de, bu kez Çin’in resmi ziyaretçisi Başkan
Nixon oldu) Newton, Çin’in komünist devriminin mühim kazanımlarıyla her
karşılaşmasında onlara hayranlık duydu. Newton’a öyle geldi ki bu ülke,
dünyadaki cennet, kafasındaki ütopyaydı.
“Çin’de
gördüğüm her şey, Çin’in sosyalist bir hükümet elinde kurtarılmış, özgür bir
ülke olduğuna delalet ediyordu. […] Sınıfsız bir toplumun bina edilişini görmek
unutulacak şey değildi.”[2]
Newton, Çin’deki deneyimini bu şekilde tarif ediyordu.
Çin’de gördükleri ile kapitalist ülkelerde gördükleri arasındaki zıtlıklara
dikkat çekiyor, gümrük ve göçmenlik kurumlarında yaşadıklarından edindiği
tecrübeleri yine bu ülkelerin durumlarıyla kıyaslıyordu. Ona göre, “emperyalist
uluslar”ın gümrük kurumları “insanlık dışı” idi. Çin gümrüğünü ise “serbest
bölge”[3] olarak tarif ediyordu. İki dünya sistemindeki polis gücünü
karşılaştırdığında, Çin polisinin halkın hizmetinde olmak anlamında taltif
edilmesi, Amerikan polisinin ise “halkın iradesine karşı silahlı devasa bir
kütle”[4] olarak eleştirilmesi gerektiği sonucuna varıyordu.
Huey Newton’ın 1971’deki Çin ziyareti, onun Maoist
devrimci öğretilere olan bağlılığını artırdı. Bu gezi, onun için Malcolm X’in
1964’te hac farizasını yerine getirmek üzere Mekke’ye gitmesine benzer biçimde,
devrimci inançlarının kutsal topraklarına yapılmış bir hac ziyareti vazifesi
gördü.[5]
Siyahların iktidarı ve şiddet kullanımı için
yaptıkları güçlü çağrı hasebiyle Kara Panter Partisi, Ku Klux Klan ya da Beyaz
Vatandaşlar Konseyi gibi beyaz üstünlükçü gruplarla, sanki bunların siyah
muadiliymiş gibi karşılaştırılagelmiştir.[6] Ne var ki Kara Panterler
hakkındaki bu karşılaştırma ve yargılar, Parti’nin ve mücadelesinin dış
görünüşüne dayalı, sathi değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Eğer Kara
Panter Partisi’nin fikirlerinin ve ilham kaynaklarının izini geriye doğru
sürersek, onların beyaz üstünlükçülerden tümüyle farklı olduklarını anlarız,
zira Parti’nin ilham kaynakları felsefi bir zemine sahiptir: bu zemin
diyalektik materyalizmdir.[7] Kara Panterler’i diğer siyah iktidarı yanlısı
gruplardan ve elbette beyaz üstünlükçülerden ayıran ideoloji, Marksist teoriler
ile siyah milliyetçiliğinin karışımıydı.
Kara Panter Partisi’nin Düşünsel Kaynakları:
Malcolm X ve Maoizm
Kara Panter Partisi’ne düşünce düzleminde doğrudan
kaynaklık etmiş iki kişi, Malcolm X ve Başkan Mao’dur, Parti her ikisinin de
fikirlerini kendinden emin bir biçimde kucaklamıştır.[8]
1960’ların ikinci yarısında İnsan Hakları Hareketi
daha radikal bir aşamaya ilerlemişti. Malcolm X halka hitaben şöyle söylüyordu:
“(bir eylem biçimi olarak) oturmayın, ayağa kalkın.”[9] Stokely Carmichael’ın
1966’da, Mississippi’de gerçekleştirilen Korkuya Karşı Yürüyüş’te yaptığı
“Siyah İktidarı” çağrısı, SNCC’deki [Barışçı Öğrenciler Koordinasyon Komitesi]
radikalleşmenin işaretini veriyordu. Siyah İktidarı hareketinin yükselişi, Dr.
Martin Luther King’in barışçı öğretilerine bir meydan okumaydı. Barışçı bir
faaliyet yerine eylemciler, artık iktidarı elde etmenin ve “öz-savunma”yı
mümkün kılmanın yollarını arıyorlardı. İnsan Hakları Yasası ve Oy Hakkı Yasası
federal hükümetçe onaylandığı halde siyahların aşağı konumlarında özsel bir
değişiklik olmadığını müşahede ettiler. Hareketi daha ileri götürmek ve
siyahlara güçlenip kendi haklarını korumaları için bilinçlenmeleri yönünde bir çağrı
yapmak gerektiğini idrak ettiler. Bir birlik meydana getirmek için çalışıldığı
süreçte eylemcilerin önünde iki seçenek bulunuyordu: siyah kimliğine dayalı
Siyah Milliyetçiliği ve sosyoekonomik şartlara dayalı proletarya
enternasyonalizmi.
Malcolm X’in barışçılığa karşı çıkışı ve siyahlara
kendilerini savunmaları yönünde sürekli olarak çağrıda bulunmasının Kara Panter
Partisi’nin kurucularını güçlü bir biçimde etkilediği açıktır. “Malcolm’ın
etkisi her zaman hissediliyordu” diyor Huey Newton. “Biz, Kara Panter
Partisi’nin Malcolm’ın ruhunu taşıdığına inanıyoruz.”[10] Parti’nin kurucu
liderlerinden Bobby Seale, Malcolm X’in bütün konuşmalarını toplayıp onları
yoldaşlarıyla dikkatlice etüt etmişti.[11] Ancak Kara Panter Partisi tamamen
Malcolm X’in öğretilerini takip etmedi. Newton, “Parti’nin Malcolm’ın yapacağı
şeyleri yaptığını iddia etmiyorum […] ama Malcolm’ın ruhu bizim içimizde.”
demişti.[12] Ayrılıkçı bir dil ve eylem tarzı gütmeyen Kara Panter Partisi,
İslam Ümmeti’nin [Nation of Islam] ve SNCC’nin taktiklerini de sonraki
yıllarda reddedecekti. Bunun yerine Parti bir “birleşik cephe” oluşturdu, bu
cephe, her etnik gruptan gelen insanlardan oluşan bir siyah kurtuluş hareketi
birliğiydi.[13]
Parti’nin Malcolm’ın taktiklerinden sapması fark
edilebilir niteliktedir: Parti üzerinde Malcolm X’in etkisi çok açıktı, ancak
Parti, Malcolm’ın öğretilerinin çekirdeğinde yer alan fikri reddediyordu: bu,
siyahlarda millet bilinci fikriydi. Parti, Siyah Milliyetçiliğini reddediyor
ama “topluluklararasılık” (intercommunalism) diye formüle ettikleri
kavramı sahipleniyordu ve en önemli çıkarı milli çıkar değil, sınıf çıkarı
olarak belirliyordu.
Bu, nasıl ve neden böyle oldu? Cevap, Parti’nin diğer düşünsel
kaynağında yatıyor: Maoizm.
Kara Panter Partisi ve Maoizm: Başlangıç Dönemi
Kara Panter Partisi, başlangıçta birkaç açıdan
Maoizmden ilham almıştı. Huey Newton, yazarı altmışlı yılların başında Çin’e
sürgün gitmiş Robert F. Williams olan Silahlı Zenciler adlı kitaptan çok
etkilendiğini söylüyordu. Williams, Çin’e gittiğinde çok iyi karşılanmıştı.[15]
1 Ekim 1965’te Williams, Ulusal Kurtuluş Günü kutlamalarında Başkan Mao’nun
yanında durabilmiş ve bir buçuk milyon insana sansürsüz bir konuşma yapma
imkânı bulmuştu ki bu durum, ona John Lewis’in 1963’te Washington’daki
yürüyüşte yaptığı sansüre uğramış konuşmayı hatırlatmıştı.[16] Williams’ın
Çin’de gördüğü sıcak karşılama ve hissettiği özgürlük Newton’u çok etkilemişti.
Kaliforniya’daki Asyalı-Amerikalı mücadelesi ile siyahların
kurtuluşu hareketinin karşılıklı etkisi, Maoizmin tanınması sonucunu doğurdu.
1960’ların sonlarında San Fransisko’nun Çin Mahallesi’nde Çinli Amerikalılar
bir parti kurdular. Parti, kendine “Kızıl Muhafız Partisi” adını koydu,
partinin modeli belli ki Kültür Devrimi sırasındaki radikal gençlik
hareketleriydi. Parti on maddelik bir program benimsiyor ve
Asyalı-Amerikalı kimliğinin tanınmasını talep ediyordu.[17] Asyalı-Amerikalı
hareketi siyah hareketlerinden oldukça etkilenmişti, öyle ki bu hareketin
üyeleri Kara Panterler’in dilini ve tarzını benimsediler.[18] Diğer yandan,
“Kızıl Muhafız” radikalizmi Kara Panterler’in Maoist ilkeleri benimsemesinde de
etkili olmuştu. Kara Panter Partisi Başkan Mao’dan Sözler’i basıp
Parti’ye para sağlamak üzere satışını yaptı.[19] Kızıl Kitap’ın
satışından elde edilen gelirle Panterler, bir Asyalı-Amerikalı radikalden ilk
silahlarını satın aldılar.[20] Parti, Kızıl Kitap’ı sadece finansal
gerekçelerle basmadı; Maoist fikirleri kendi siyasi eğitim programlarına da
içerdiler.[21] Partinin şiddeti meşrulaştırma biçimi de Maoizm kökenliydi.
Parti, her ne kadar model olarak Savunma ve Adalet Taraftarı Rahipler’i almış
ve Malcolm X’in barışçılık karşıtı fikirlerini benimsemiş olsa da şiddeti
meşrulaştırmak üzere en çok alıntılanan söz, Başkan Mao’nun “Siyasi iktidar
namlunun ucundadır.” sözüydü.[22]
Antiemperyalizm
Kara Panter Partisi’nin Maoizmi kabul etmesi Maoist
düşüncenin antiemperyalist niteliği ile yakından ilişkiliydi. Kara Panter
Partisi’nin kurulmasından önce de insan hakları hareketi içerisinde yer almış
olan eylemciler, kendi faaliyetlerini emperyalizme karşı küresel bir hareketin
parçası olarak görüyorlardı. Cleveland Sellers’a göre, 1967 yılının başına
gelindiğinde SNCC üyelerinin çoğunluğu kendilerini “antikapitalist,
antiemperyalist ve ırkçılık karşıtı olan Üçüncü Dünya devrimcilerinin doğmakta
olan birliğinin bir parçası” olarak görmeye başlamışlardı.[23] Siyah İktidarı
Hareketi’nin bir sonraki dönemine kadar İnsan Hakları Hareketi’nde “devrimci”
sözcüğü kullanılmamıştı.
Siyahî “devrimciler, özellikle Üçüncü Dünya
devrimcilerinin eserleriyle ilgiliydiler: Frantz Fanon’un Yeryüzünün
Lanetlileri, Che Guevara’nın Gerilla Savaşı ve Başkan Mao’nun
yazıları dikkatlice okunup üzerlerinde çalışılıyordu.[24] Bu eserlerde siyahî
devrimciler, emperyalist bir sınıf iktidarınca sömürülüyor oluşları bakımından
bir kader ortaklığı gördüler.[25]
16 Nisan 1968’de, Dr. Martin Luther King’in suikasta
uğramasından günler sonra Başkan Mao, Emperyalizme Karşı Yeni Bir Akın başlıklı
meşhur konuşmasını yaptı. Mao’nun katı antiemperyalist perspektifi ve
karizmatik devrimci tonu siyahî devrimcileri çok etkilemişti. Bu konuşmada Mao,
Afrikalı-Amerikalıların mücadelesinin sadece sömürülen ve zulme uğrayan
siyahların özgürlük ve kurtuluş hareketi olmadığını, aynı zamanda ABD’nin bütün
ezilen ve sömürülen halklarına tekelci kapitalist sınıfın barbarca idaresine
karşı savaşmaları yönünde açık bir çağrı niteliği taşıdığını söylüyordu. Şöyle
devam ediyordu Mao: “[bu mücadele] ABD emperyalizmine karşı olan dünyanın her
yanındaki insanlara ve Vietnam’ın ABD emperyalizmine karşı savaşan halkına
müthiş bir ilham kaynağı ve yardım elidir.”[26]
Muhammed Ali’nin Vietnam’a götürülmek üzere askere
alınmak istenmesine karşı tutumunu göz önüne aldığımızda, Mao’nun fikirlerinin
ve devrimci çağrılarının neden siyahî devrimcilere çok cazip geldiğini daha iyi
anlayabiliriz. Siyahî devrimciler, beyaz Amerika’nın toplumsal kurumlarına
karşı mücadele ediyorlardı ve Başkan Mao gibi devrimciler ise ABD
emperyalizmine karşı savaşıyor ve onu lanetliyorlardı. Düşman aynıydı: ABD’nin
başını çektiği emperyalist-kapitalist sistem. Aynı devrimci hedefe sahip
olmaları, siyahî devrimcilere Başkan Mao’nun fikirlerinin çok çekici gelmesini sağlıyordu.
Topluluklararasılık
“Topluluklararasılık”, “ABD imparatorluğundan istifade
eden ve onu yönetenlerden oluşan küçük çevre ile kendi kaderlerini tayin etmek
isteyen dünya halkları arasındaki çelişki”den[27] neşet eden ve Kara
Panterler’ce üretilmiş bir kavramdı. 1971’in Şubat ayında yaptığı bir konuşmada
Huey Newton, devrimcilerin “siyahî milliyetçiler”den “devrimci milliyetçiler”e,
oradan da “enternasyonalistler”e ve nihayetinde “devrimci topluluklararasılık”
savunucu ve savaşçılarına nasıl evrildiğini özetledi.[28] Bu evrimin her
aşamasında devrimcilerin yeni koşulların doğurduğu yeni sorunlarla
yüzleştiklerini söylüyordu Newton: devrimciler, kendilerini hâlâ “siyahî
milliyetçiler” olarak görürken, Siyahî Amerikalıların sayıca azlığının baskın
bir güç haline gelmelerinin önünde engel teşkil ettiğini gördüler. Bu nedenle
“devrimci milliyetçiler”e dönüştüler ve bütün dünyaya yayılmış bulunan
uluslaşma mücadelesine ve sömürgecilik karşıtı mücadeleye dâhil oldular.
Bilahare bu devrimci milliyetçiler”, kendilerini tekrar ve bu kez
“enternasyonalist” olarak tanımladılar, zira dünyanın diğer halklarını ve
onların toplumsal ve iktisadi devrim umutlarını da mesele ediyorlardı. Sonunda
“enternasyonalistler”, Siyahî Amerikalı mücadelesindeki sorunu keşfettiler: ABD
“artık bir millet değil”di, bu yüzden siyahların sorunları “milli” bir yoldan
çözülemezdi; meseleye artık, toplumun birimleri olan “topluluklar” açısından
yaklaşılmalıydı.[29] Newton’a göre bir topluluk, “küçük bir grup insana hizmet
etmek üzere var olan (amaçları muhtelif) bir kurumlar toplamına sahip küçük bir
birim”di ve dünyanın her yerindeki topluluklar, birbirleri ile ya reaksiyoner
ya da devrimci yollarla bağlıydılar.[30]
Panterler, sonunda topluluklararasılık teorisine demir
attılar ki bu başlangıçtaki saf Siyah Milliyetçiliğinden büyük bir kopuşa
işaret ediyordu. Bu teorik yenilenme, kesinlikle Maoist enternasyonalizmin
izlerini taşıyordu. Panterler, Çin’in Afrika’daki Üçüncü Dünya ülkelerine
yaptığı yardımların arkasındaki enternasyonalist çabayı takdir ediyordu.[31] Bu
Maoist ruh, Huey Newton gibi, Başkan Mao’nun enternasyonalist bir beyanını
Çin’e yaptığı geziyi anlatırken ilk ağızda anan insanlar için bir ilham
kaynağıydı.[32] Aslına bakılırsa ilk bakışta Maoist düşünceden sapma gibi
görülen “enternasyonalizmden topluluklararasılığa kayış” da Maoist etkinin bir
ürünüydü. Cevap Mao’nun -Newton’ın “diyalektik materyalist yöntem” olarak
andığı- felsefesinde yatıyordu.[33]
Diyalektik Materyalizm
Başkan Mao’nun felsefesinin ana fikri, onun 1937
tarihli iki felsefi makalesinde yoğunlaşmıştır: Pratik Üzerine ve Çelişki
Üzerine. Çelişki Üzerine’de Mao, açıkça ve sistematik olarak
düşüncesini diyalektik materyalizm üzerine bina etmiştir. Bu makalede
çelişkinin evrenselliğini ve özgüllüğünü tahlil etmiş, baş çelişki ve
çelişkinin başta gelen yönü gibi kavramlara yoğunlaşmıştır. Bu makalenin amacı,
Çinli komünist devrimcilerin pratiğine yön vermekti. Fikirlerinin özünü “somut
durumun somut tahlili” teşkil ediyordu. Çelişkinin evrenselliği ve özgüllüğünün
ayırdına varıldığında, diyalektik materyalist metodoloji kolayca pratik analize
uygulanabiliyor ve eylemlerin yönlendirilmesinde kullanılabilir hale geliyordu.
Huey Newton, bir diyalektik materyalizm tilmiziydi.
Diyalektik materyalizmi “evrenin bütün işleyişi ve düzeni” olarak
adlandırıyordu.[34] Yazılarında Newton, diyalektik materyalizme hâkimiyetini
başarılı biçimde gösteriyordu. Topluluklararasılık üzerine soruları cevaplarken
görüldüğü üzere, Siyahî Amerikalıların belli devrimci koşullarının analizinde,
hatta bilahare çevrenin korunması meselelerinde de açık bir biçimde “somut
durumun somut tahlili” yöntemini izliyordu.[35] Newton kendisinin Marksist
olduğu iddiasında değildi, ancak diyalektik materyalizmin iyi bir öğrencisi
olduğu kesindi. Şurası da kesin ki Newton’un ve Bobby Seale’in taraftarlığı ile
Maoist felsefenin çalışılması Parti için vazgeçilmez bir öğe haline geldi.
Sonuç: Kara Panter Partisi’nde Maoizmin Etkisi
Kara Panter Partisi, Maoizmin etkilerinin birçok açık
belirtisini taşıyordu. Çin devrimi, Siyahî Amerikalıların özgürlük mücadelesine
kesin olarak etki etmişti. Diyalektik materyalizm Maoist etkinin özünü
oluşturuyordu ve Kara Panter Partisi’ne özgünlüğünü (ya da daha doğrusu
“özgüllüğünü”) kazandıran da bu felsefe olmuştu. “Somut durumun somut tahlili.”
Panterler teorik alanda yaratıcıydılar: durağan bir biçimde Malcolm X’in Siyah
Milliyetçiliği öğretisine ya da Mao’nun enternasyonalizmine bağlanmamışlardı;
bunun yerine, kendi devrimci koşullarını tahlil edip kendi yaratıcı ve
yenilikçi kararlarını aldılar ve yeni bir kavram olarak “devrimci
topluluklararasılık”ı ortaya attılar. Panterler Siyah Milliyetçiliğini
reddettiler, zira onlar, kendi koşullarını değerlendirmek ve mazlum sınıfların
sosyoekonomik çıkarlarının siyahların arayışlarından daha önemli olduğu
sonucuna varmak üzere kendi akıllarını kullandılar. Maoist felsefe, kendisini
yenileme özelliğine sahipti ve bu felsefe, Panterleri diğer insan hakları
örgütlerinden farklı kıldı. Böylesi bir felsefenin varlığı, daha sonraları Kara
Panterler’le Ku Klux Klan ya da Beyaz Vatandaşlar Konseyi gibi gruplar arasında
yapılan kıyası da boşa düşürücü nitelikteydi, zira bu iki örgüt, hiçbir felsefi
zemine sahip değildi. Maoist düşünce, özellikle Maoist felsefe, Kara Panter
Partisi’nin mücadelesinde Panterleri özgürlük ve kurtuluş yolunda güçlendiren
bir ilke konumundaydı.
Chao Ren
2009
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Huey P. Newton, Revolutionary Suicide (New York: Writers and Readers
Publishing Inc., 1995), s. 323.
[2] A.g.e., s. 326.
[3] A.g.e., s. 324.
[4] Huey P. Newton, Newton Reader (New York:
Seven Sories Press, 2002), s. 51.
[5] Malcolm X ve Alex Haley, The Autobiography of
Malcolm X (New York: Grove Press, 1966), s. 318.
[6] Newton, Newton Reader, s. 282.
[7] A.g.e., s. 275.
[8] Robert O. Self, American Babylon (Princeton:
Princeton University Press, 2003), s. 224-25.
[9] Malcolm X, “Don’t Sit-in; Stand Up,” MIA.
[10] Newton, Newton Reader, s. 51.
[11] A.g.e.
[12] A.g.e., s. 52.
[13] Self, American Babylon, s. 224-25.
[14] Timothy B. Tyson, Radio Free Dixie (Chapel
Hill: The University of North Carolina Press, 1999), s. 289.
[15] A.g.e., s. 295.
[16] A.g.e., s. 296.
[17] Daryl J. Maeda, “Black Panthers, Red Guards, and
Chinamen: Constructing Asian American Identity through Performing Blackness,
1969–1972,” American Quarterly - Cilt 57, Sayı 4, Aralık 2005: s. 1079.
[18] A.g.e., s 1081.
[19] Thomas D. Lutze, yazarla görüşme, Bloomington,
IL, 1 Nisan 2008.
[20] Maeda, “Black Panthers”, s. 1087.
[21] A.g.e., 1085.
[22] Newton, Newton Reader, s. 51., Newton, Revolutionary
Suicide, s. 324.
[23] Cleveland Sellers, Robert Terrell’la birlikte, The
River of No Return: The Autobiography of a Black Militant and the Life and
Death of SNCC (Jackson: University Press of Mississippi, 1990), s. 188.
[24] Newton, Newton Reader, s. 50. Robert O.
Self, “The Black Panther Party and the Long Civil Rights Era,” In Search of
the Black Panther Party: New Perspectives on a Revolutionary Movement içinde,
Yayına Hz.: Jama Lazerow ve Yohuru Williams (Durham: Duke University Press,
2006), s. 40.
[25] Self, American Babylon, s. 224.
[26] Mao Tse-tung (Mao Zedong), “A New Storm Against
Imperialism,” Peking Review, 19 Nisan 1968: s. 5-6.
[27] Newton, Newton Reader, s. 187.
[28] A.g.e., s. 184-88.
[29] Newton, Newton Reader, s. 184-87.
[30] A.g.e., 187.
[31] “Peking Builds Largest Tanzania Textile Mile,” The
Black Panther, 15 Ocak 1969, s. 3.
[32] “Devrimlerini zafere ulaştıran halklar hâlâ
kurtuluş için mücadele eden halklara yardım elini uzatmalıdır. Bu bizim
enternasyonalist görevimizdir.” Başkan Mao, Kızıl Kitap; aktaran Newton,
Revolutionary Suicide, s. 322.
[33] Newton, Newton Reader, s. 186.
[34] Newton, A.g.e., s. 275.
[35] A.g.e., s. 189-99, 304-12.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder