Pages

14 Temmuz 2015

PR Kahramanlarına Karşı Halkların Kahramanları: Hürriyet Yoldaş Örnekliği


Birçok hareket, hareketin tercih edilen “halkla ilişkiler” imajlarını sergilemek amacıyla “sokakta yürürken ön plana” koymak istedikleri bireyleri dikkatli bir biçimde seçerler. Bunlar, “PR Kahramanları”dır.

Genelde bu isimler büyük ölçüde, kendilerini destekleyen basının ve kamuoyunun kılı kırk yaran soruşturmalarına göğüs gerecek sahicilikte isimler olurlar. Öte yandan, bir de muhtemelen daha az fotojenik, daha karmaşık ve maniple etmesi daha güç olan “Halkların Kahramanları” vardır. Halkların Kahramanları çoğunlukla tüm güçleriyle savaşırlar ve gene çoğunlukla geri planda ölüp giderler. Yaslarını halkların diğer kahramanları, dostları ve aileleri tutar.

11 Temmuz 2015 tarihinde işte böyle bir gerçek Halk Kahramanı, Marondera, Zimbabve’deki bir çiftliğe, bir derenin kıyısına gömüldü. Hükümet böylesi bir öneride bulunsaydı, muhtemelen o tekerrür edip duran PR etkinlikleri için ayarlanmış “Kahramanlar Mezarlığı”na (Arlington Ulusal Mezarlığı’nın Zimbabve’deki muadiline) gömülmeyi reddederdi.

Doğduğunda ona verilen isim Tichaona V. Nyamubaya’ydı. Zimbabve’de konuşulan Şona dilinde “devrimci mücadele” anlamına gelen Çimurenga geleneği ona “Hürriyet Yoldaş” ismini verdi. Kurtuluş savaşı süresince Kadın Saha Operasyonları Komutanı oldu, 1979’da birinci ZANU [Zimbabve Afrika Ulusal Birliği] Kadın Birliği Konferansı’nca Eğitim Sekreteri seçildi. Bu makalenin yazarı onunla ilk tanıştığında, 24 yaşında idi ve ZANLA [Zimbabve Afrika Ulusal Kurtuluş Ordusu] için askerlik yapıyordu. 15’inde okuldan ayrılıp Mozambik ormanlarında Rodezya hükümetine karşı gerilla savaşı veren kurtuluş güçlerine katılmıştı. Ormanda eğitim aldı. Bu eğitim, Marx, Lenin, Mao, Vo Nguyen Giap, Fidel, Che, Amilcar Cabral, Fanon, Regis Debray ve Malcolm X’i içeriyordu.[1]

Her daim alçakgönüllü ve uyumlu bir kişiydi. Gülmeyi çok severdi; müziğe bayılırdı ama çoğunlukla hüzünlüydü. Belki de bunun nedeni, hüznün nispeten daha tolare edilebilir bir duygu olmasıydı, aksi takdirde ruhunu karamsarlığın ele geçirmesine izin vermesi gerekecekti.

“Bağımsızlık”tan üç yıl sonra, 1983’te bile, Zimbabve’de devrimin gerçek hedeflerini bastırmaya mahkûm olan Lancaster Anlaşması’ndaki ağır tavizler karşısında hâlihazırda ikna olmuş insanlar vardı. Oysa devrim, Halkların Kahramanları nezdinde, ülkedeki zenginliği halk için geri kazanmaya dönük bir plana sahipti. Ama üç yıl sonra bayrak değiştirildi, zengin toprak ağaları, en iyi arazileri elinde bulunduruyordu hâlâ. Ana merkezleri ülke dışında olan aynı büyük şirketler, ülkedeki madenleri ve büyük endüstrileri hâlâ kontrol altında tutuyorlardı.

Mandela’nın seçilmesinden 11 yıl önce, Zimbabve’de kaldığı on aylık süre boyunca bu makalenin yazarı, Güney Afrika’daki Beyazların Zimbabve’deki “bağımsızlık” modelini takip etmeleri gerektiğine dair bir yığın alaycı ifadeye tanık oldu. Bu isimlere göre, Beyazlar Mandela’yı hapisten çıkartmalı, onu başkan yapmalı, öte yandan, zengin Beyazlar zenginliğin önemli bir kısmını elinde tutup küçük burjuvaziye eskiden sadece Beyazların girebildiği barlarda istediği tüm biraları içmesine izin verilmeliydi. Güney Afrika’da hâlâ varolan nahiyeler dikkate alındığında, bağımsızlıktan 21 yıl sonra tüm bunların gerçekleştiği görülebilir. Tevekkeli Hürriyet Yoldaş, sahip olduğu o sert mizah anlayışı için gerekli yapıcı faaliyetin ihtiyaç duyduğu alanı bu sayede bulmak zorunda kalmış.

Sonrasında beynelmilel bir üne sahip bir şair oldu. Herkesin bildiği şiirlerinden birinde [“Esrarengiz İzdivaç”] Bağımsızlık ve Hürriyeti savaş esnasında birbirine deli gibi âşık olan bir delikanlı ve kız olarak tarif ediyor. Herkes savaş bittikten sonra bir an önce evlenmelerini umuyor. Ama eve döndüklerinde Bağımsızlık geliyor ama Hürriyet sıvışıyor. Bazıları, o vakit bunun “sahte bir izdivaç” olduğunu, Bağımsızlığın Hürriyetin dönmesini beklerken saçlarına ak düştüğünü, ikisi arasındaki vuslatın hiç gerçekleşmediğini söylüyorlar.[2]

Şair Tiçaona Hürriyet Nyamubaya her zaman meşgul birisidir, aklından geçeni dile dökmeye dair hiçbir fırsatı kaçırmaz. Herkesin gözü önünde bazı genç kadınların devrimci mücadeleye katılmak için fiziksel ve cinsel açıdan tacizlere maruz kaldıklarını söyler. Üst düzey erkek komutanlar için bu kadınlar, bedenlerini “yüksek rütbeli keşişlerin stresini almak için kullanılan bir tür kilise”ye dönüştürüyorlar [“Suzanna İçin”].[3] Bu, hiç de bir PR Kahramanının ifşa edeceği türden bir sır değil.

Ama Halkların Kahramanları yeni seçkinlerden hiç korkmuyorlar. Yoldaşı, özgürlük savaşçısı Wilfred Mhanda’nın Haziran 2014’teki cenaze töreninde konuşan Hürriyet Yoldaş, başkalarının ancak gizli kapılar ardında fısıldayarak dillendireceği sözleri herkese açıktan söyleme cesaretini gösteriyor:

“Biz, savaşa zengin olmak için girmedik, savaşa kitleleri özgürleştirmek için girdik. Savaşa herkes katıldı, sayıları hiç de az değildi. Ama sonra oportünistler, zenginleşmek için toprakları beyazların elinden aldılar. Size oy versinler diye neden vuruyorsunuz insanlara? […] Bir cevap istiyorum. General Rex Nhongo (Solomon Mujuru) bir yılan gibi neden öldürüldü. Bir polis müfettişi öldürülüp 29 insan tutuklandığında neden hiçbir şey yapılmadı.”[4]

Hürriyet Yoldaş, 2005’te de şunları söylemiş:

“Biz beyazlarla savaşmıyoruz; biz ülkülerimiz için savaşıyoruz. Hürriyet Davası için kendilerini feda etme konusunda gençlere ilham vermek işimin bir parçası hâline gelmiş, canımı en çok yakan da bu. Çünkü ben, insanları ülkeleri için ölmeleri konusunda motive ettim ve biz ihanete uğradık.”[5]

Ona hürmeten kısa süre önce kaleme alınmış olan yazısında yazar Conway Tutani şunları söylüyor:

“Sahip olduğu beyin gücü ve büyüleyici cazibesi ile Nyamubaya yüksek bir politik makama gelebilirdi ama o politik fahişelik yapacak biri değildi. O kadar alçalmaya niyetlenemeyecek kadar kendisine saygısı olan bir kişiydi. […] Zimbabve bugün bir muz cumhuriyeti, kendi kendisini seçtirmiş, zengin, yozlaşmış, küçük bir politik-ekonomik oligarşinin idaresi altında. Tek bir ahlâkî değeri bile yok bunların, soyup soğana çevirdikleri millete de zerre saygı duymuyorlar. Ceplerini doldurmak için bir yığın farklı programa başvuruyorlar. […] Nyamubaya gibilerin bağımsızlıktan kısa bir süre sonra gördükleri Zimbabve trajedisi işte bu. […] Nyamubaya, tüm bu gelişmeyi gördü ve olan biteni dile dökme konusunda gerçek bir özgürlük savaşçısının cesaretine sahipti. O neyi kastettiyse onu dedi, ne dediyse onu kastetti.”[6]

Bazılarımız PR Kahramanlarına ve onlarla birlikte gelen zırvalara hayranlık duymayı tercih edebiliriz. “Zimbabve ve Güney Afrika bugün özgür, çünkü kanuni ırk ayrımcılığı mağlup edildi!” böylesi bir zırva mesela. Mücadelelerin ne denli uzun ve meşakkatli olduğunu biliyorum, bu cümleye de inanmak istiyorum. Ama Hürriyet Nyamubaya gibi gerçek bir Halk Kahramanının yaşadığı ve uğruna öldüğü (hipertansiyon sebebiyle hastaneye kaldırılması ardından öldüğünde sadece 55 yaşındaydı) o zor gerçeklerle yüzleştiğimde başka bir yalana daha duçar olmanın utancını yaşıyorum.

Güney Afrika’da bir kez daha büyük ayaklanmalar gerçekleşiyor. Duvarlarda uzun yıllardır duran, kanla yazılı yazılar var!

Bernard Nicolas
13 Temmuz 2015
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Christopher Mutsvangwa, “The Bold and The Beautiful”, 12 Temmuz 2015, Sundaymail.

[2] Poetry International.

[3] Poetry International.

[4] Nehanda Radio, “Mhanda Buried”, 1 Haziran 2014, Nehandar Radio.

[5] Jonathan Ancer, “Genuine War”, 7 Mart 2005, Iol.co.za.

[6] “Nyamubaya”, 10 Temmuz 2015, Newsday.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder