Birçok
hareket, hareketin tercih edilen “halkla ilişkiler” imajlarını sergilemek
amacıyla “sokakta yürürken ön plana” koymak istedikleri bireyleri dikkatli bir
biçimde seçerler. Bunlar, “PR Kahramanları”dır.
Genelde
bu isimler büyük ölçüde, kendilerini destekleyen basının ve kamuoyunun kılı
kırk yaran soruşturmalarına göğüs gerecek sahicilikte isimler olurlar. Öte
yandan, bir de muhtemelen daha az fotojenik, daha karmaşık ve maniple etmesi
daha güç olan “Halkların Kahramanları” vardır. Halkların Kahramanları
çoğunlukla tüm güçleriyle savaşırlar ve gene çoğunlukla geri planda ölüp
giderler. Yaslarını halkların diğer kahramanları, dostları ve aileleri tutar.
11
Temmuz 2015 tarihinde işte böyle bir gerçek Halk Kahramanı, Marondera,
Zimbabve’deki bir çiftliğe, bir derenin kıyısına gömüldü. Hükümet böylesi bir
öneride bulunsaydı, muhtemelen o tekerrür edip duran PR etkinlikleri için
ayarlanmış “Kahramanlar Mezarlığı”na (Arlington Ulusal Mezarlığı’nın
Zimbabve’deki muadiline) gömülmeyi reddederdi.
Doğduğunda
ona verilen isim Tichaona V. Nyamubaya’ydı. Zimbabve’de konuşulan Şona dilinde
“devrimci mücadele” anlamına gelen Çimurenga geleneği ona “Hürriyet Yoldaş”
ismini verdi. Kurtuluş savaşı süresince Kadın Saha Operasyonları Komutanı oldu,
1979’da birinci ZANU [Zimbabve Afrika Ulusal Birliği] Kadın Birliği
Konferansı’nca Eğitim Sekreteri seçildi. Bu makalenin yazarı onunla ilk
tanıştığında, 24 yaşında idi ve ZANLA [Zimbabve Afrika Ulusal Kurtuluş Ordusu]
için askerlik yapıyordu. 15’inde okuldan ayrılıp Mozambik ormanlarında Rodezya
hükümetine karşı gerilla savaşı veren kurtuluş güçlerine katılmıştı. Ormanda
eğitim aldı. Bu eğitim, Marx, Lenin, Mao, Vo Nguyen Giap, Fidel, Che, Amilcar
Cabral, Fanon, Regis Debray ve Malcolm X’i içeriyordu.[1]
Her
daim alçakgönüllü ve uyumlu bir kişiydi. Gülmeyi çok severdi; müziğe bayılırdı
ama çoğunlukla hüzünlüydü. Belki de bunun nedeni, hüznün nispeten daha tolare
edilebilir bir duygu olmasıydı, aksi takdirde ruhunu karamsarlığın ele
geçirmesine izin vermesi gerekecekti.
“Bağımsızlık”tan
üç yıl sonra, 1983’te bile, Zimbabve’de devrimin gerçek hedeflerini bastırmaya
mahkûm olan Lancaster Anlaşması’ndaki ağır tavizler karşısında hâlihazırda ikna
olmuş insanlar vardı. Oysa devrim, Halkların Kahramanları nezdinde, ülkedeki zenginliği
halk için geri kazanmaya dönük bir plana sahipti. Ama üç yıl sonra bayrak
değiştirildi, zengin toprak ağaları, en iyi arazileri elinde bulunduruyordu
hâlâ. Ana merkezleri ülke dışında olan aynı büyük şirketler, ülkedeki madenleri
ve büyük endüstrileri hâlâ kontrol altında tutuyorlardı.
Mandela’nın
seçilmesinden 11 yıl önce, Zimbabve’de kaldığı on aylık süre boyunca bu
makalenin yazarı, Güney Afrika’daki Beyazların Zimbabve’deki “bağımsızlık”
modelini takip etmeleri gerektiğine dair bir yığın alaycı ifadeye tanık oldu.
Bu isimlere göre, Beyazlar Mandela’yı hapisten çıkartmalı, onu başkan yapmalı,
öte yandan, zengin Beyazlar zenginliğin önemli bir kısmını elinde tutup küçük
burjuvaziye eskiden sadece Beyazların girebildiği barlarda istediği tüm
biraları içmesine izin verilmeliydi. Güney Afrika’da hâlâ varolan nahiyeler
dikkate alındığında, bağımsızlıktan 21 yıl sonra tüm bunların gerçekleştiği
görülebilir. Tevekkeli Hürriyet Yoldaş, sahip olduğu o sert mizah anlayışı için
gerekli yapıcı faaliyetin ihtiyaç duyduğu alanı bu sayede bulmak zorunda
kalmış.
Sonrasında
beynelmilel bir üne sahip bir şair oldu. Herkesin bildiği şiirlerinden birinde
[“Esrarengiz İzdivaç”] Bağımsızlık ve Hürriyeti savaş esnasında birbirine deli
gibi âşık olan bir delikanlı ve kız olarak tarif ediyor. Herkes savaş bittikten
sonra bir an önce evlenmelerini umuyor. Ama eve döndüklerinde Bağımsızlık
geliyor ama Hürriyet sıvışıyor. Bazıları, o vakit bunun “sahte bir izdivaç”
olduğunu, Bağımsızlığın Hürriyetin dönmesini beklerken saçlarına ak düştüğünü,
ikisi arasındaki vuslatın hiç gerçekleşmediğini söylüyorlar.[2]
Şair
Tiçaona Hürriyet Nyamubaya her zaman meşgul birisidir, aklından geçeni dile
dökmeye dair hiçbir fırsatı kaçırmaz. Herkesin gözü önünde bazı genç kadınların
devrimci mücadeleye katılmak için fiziksel ve cinsel açıdan tacizlere maruz
kaldıklarını söyler. Üst düzey erkek komutanlar için bu kadınlar, bedenlerini
“yüksek rütbeli keşişlerin stresini almak için kullanılan bir tür kilise”ye
dönüştürüyorlar [“Suzanna İçin”].[3] Bu, hiç de bir PR Kahramanının ifşa
edeceği türden bir sır değil.
Ama
Halkların Kahramanları yeni seçkinlerden hiç korkmuyorlar. Yoldaşı, özgürlük
savaşçısı Wilfred Mhanda’nın Haziran 2014’teki cenaze töreninde konuşan
Hürriyet Yoldaş, başkalarının ancak gizli kapılar ardında fısıldayarak
dillendireceği sözleri herkese açıktan söyleme cesaretini gösteriyor:
“Biz, savaşa zengin olmak
için girmedik, savaşa kitleleri özgürleştirmek için girdik. Savaşa herkes
katıldı, sayıları hiç de az değildi. Ama sonra oportünistler, zenginleşmek için
toprakları beyazların elinden aldılar. Size oy versinler diye neden
vuruyorsunuz insanlara? […] Bir cevap istiyorum. General Rex Nhongo (Solomon
Mujuru) bir yılan gibi neden öldürüldü. Bir polis müfettişi öldürülüp 29 insan
tutuklandığında neden hiçbir şey yapılmadı.”[4]
Hürriyet
Yoldaş, 2005’te de şunları söylemiş:
“Biz beyazlarla savaşmıyoruz;
biz ülkülerimiz için savaşıyoruz. Hürriyet Davası için kendilerini feda etme
konusunda gençlere ilham vermek işimin bir parçası hâline gelmiş, canımı en çok
yakan da bu. Çünkü ben, insanları ülkeleri için ölmeleri konusunda motive ettim
ve biz ihanete uğradık.”[5]
Ona
hürmeten kısa süre önce kaleme alınmış olan yazısında yazar Conway Tutani
şunları söylüyor:
“Sahip olduğu beyin gücü
ve büyüleyici cazibesi ile Nyamubaya yüksek bir politik makama gelebilirdi ama
o politik fahişelik yapacak biri değildi. O kadar alçalmaya niyetlenemeyecek
kadar kendisine saygısı olan bir kişiydi. […] Zimbabve bugün bir muz cumhuriyeti,
kendi kendisini seçtirmiş, zengin, yozlaşmış, küçük bir politik-ekonomik
oligarşinin idaresi altında. Tek bir ahlâkî değeri bile yok bunların, soyup
soğana çevirdikleri millete de zerre saygı duymuyorlar. Ceplerini doldurmak
için bir yığın farklı programa başvuruyorlar. […] Nyamubaya gibilerin
bağımsızlıktan kısa bir süre sonra gördükleri Zimbabve trajedisi işte bu. […]
Nyamubaya, tüm bu gelişmeyi gördü ve olan biteni dile dökme konusunda gerçek
bir özgürlük savaşçısının cesaretine sahipti. O neyi kastettiyse onu dedi, ne
dediyse onu kastetti.”[6]
Bazılarımız
PR Kahramanlarına ve onlarla birlikte gelen zırvalara hayranlık duymayı tercih
edebiliriz. “Zimbabve ve Güney Afrika bugün özgür, çünkü kanuni ırk ayrımcılığı
mağlup edildi!” böylesi bir zırva mesela. Mücadelelerin ne denli uzun ve
meşakkatli olduğunu biliyorum, bu cümleye de inanmak istiyorum. Ama Hürriyet
Nyamubaya gibi gerçek bir Halk Kahramanının yaşadığı ve uğruna öldüğü
(hipertansiyon sebebiyle hastaneye kaldırılması ardından öldüğünde sadece 55
yaşındaydı) o zor gerçeklerle yüzleştiğimde başka bir yalana daha duçar olmanın
utancını yaşıyorum.
Güney
Afrika’da bir kez daha büyük ayaklanmalar gerçekleşiyor. Duvarlarda uzun
yıllardır duran, kanla yazılı yazılar var!
Bernard Nicolas
13
Temmuz 2015
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Christopher Mutsvangwa, “The Bold and The Beautiful”, 12 Temmuz 2015, Sundaymail.
[2]
Poetry International.
[3]
Poetry International.
[4]
Nehanda Radio, “Mhanda Buried”, 1 Haziran 2014, Nehandar Radio.
[5]
Jonathan Ancer, “Genuine War”, 7 Mart 2005, Iol.co.za.
[6]
“Nyamubaya”, 10 Temmuz 2015, Newsday.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder