Şeyh Efendi, sen bu ayaklanmanın önderi olduğunu inkâr
edebilir misin?
Ne için ve kime karşı inkâr edeyim ki? Ben bu isyanın
tam içindeyim, ne gerisinde ne de ilerisindeyim.
Ne ilerisinde ne de gerisinde olduğunu belirtiyorsun.
Bu ne anlama gelir? Açabilir misin?
Benden evvel bu mücadeleye başlayan oldu. Ben de aynı
isteklerle bu ayaklanmayı sürdürdüm. Bundan sonra da bu isteklerle yeni
ayaklanmalar er geç olacak. Bunu o anlamda söylüyorum.
Sen şeyhsin ve ruhani bir âlimsin. Müslüman kanının
dökülmesi dine göre doğru muydu?
Siz siyasi haklarımızı güven içinde bize vermediniz.
Dine göre başkasının haklarını zorla ihlal etmek en büyük dinsizliktir. Kürtler
kendi hukuksal hakları için, siyasi ve hukuksal haklarını elde etmek için
mücadeleye atılmak zorunda kalmıştır. Eğer siz haklarımızı ihlal etmeseydiniz
ve istemlerimizi kurşunla karşılamasaydınız, bu olaylar vuku bulmazdı. Biz
katliama tabi tutulmuş ve hiçbir hakkımız kalmamışken sizin hatırınıza din
gelmedi. Biz hakkımızı isterken ve zorunlu olarak kendimizi ve hukukumuzu savunurken
din sizin hatırınıza geliyor. Burada din mukayesesi olmaz.
Neden bazı isyancı arkadaşların bu gerçeği inkâr
ediyor?
Kendi haklı davaları için mücadele edip de sonra inkâr
ediyorlarsa burada sizin düşünmeniz lazım. Onlar sizden korkabilirler. Ancak
milletin, halkın ve tarihin hükmünden korktuklarını sanmıyorum.
Bizce siz İngilizlerin parasal destek ve telkinleriyle
kışkırtılarak bu ayaklanmaya kalktınız. Ne dersin?
Susayan bir zatın başkasının talimatıyla su içmeye
ihtiyacı olamaz. Susayan insan tereddütsüz su içer. Barutsuz silah da ses
vermez. Bu, sadece propaganda amaçlı ortaya atılan boş iddialardır.
Sen ve siyasi arkadaşların diplomatik bir yöntemle
Türk hükümetinden bu haklarınızı istemek yerine neden savaşa başvurdunuz?
Bizim askerlerimiz Anadolu’ya gelmedi. Siz seferberlik
ilan ederek askerlerinizi bizimle savaşmak üzere gönderdiniz. Katliamdan
geçirilen Türk çocukları ve insanı değil. Kürt çocukları, kadınları, yaşlıları
ve Kürt insanıdır. Bizim ahlakımızda başka milletlere düşmanlık yoktur. Bizde
olan bu ahlakı biz sizden görmedik. Nasıl ki Lozan’da tüm haklarımız bir
çırpıda yok edildi, insaf ve edep ölçüleri ortaya konuldu ve görüldü ki mazlum
halkların masum istekleri sadece istemekle verilmiyor. Bu nedenle haklarını
alması gerektiği ortaya çıkıyor.
Bu cevapların gösteriyor ki sen işlediğin suçlardan
pişmanlık duymuyorsun ve hâlâ aynı fikirlerini muhafaza ediyorsun.
Her kim ki kendine karşı samimi ise doğru ve dürüst
yolundan ayrılmaz. Ben ve bizlerin de yolumuzdan ayrılmamız için bir neden
yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder