CNN’in Türk olanının reytingi, HDP’nin muhtemel oy
oranını belirleyecek. Eskiden CNN’e çıkmayı en fazla utanç meselesi sayan solun
kitle partisi, bu kanalın, genelde penguen medyasının desteğini arkasına almış
görünüyor. Demek ki reel sosyalizmi eleştirmek, devleti çöpe atmak, onu
anıştıran ne varsa kapı dışarı atmak, stüdyo kapılarını da aralıyor.
Bebeği yıkayanlar, bebeği yıkadıkları suyu dökerken
bebeği de atıyorlar. Onu neden ve nasıl yıkadıklarını unutuyorlar. Belki de
bebeği istemediklerinden, yıkama işlemi, ondan kurtulmak için ifa ediliyor.
Tam da bu sebeple, “Demokrasiyi bir devlet biçimi
olarak gören anlayışın ne kadar yanlış olduğu artık netçe açığa çıkmıştır”
deniliyor. Bu sözü eden, “demokrasiyi devlet biçimi olarak görenin Lenin
olduğunu gayet iyi biliyor. Netliğin, açıklığın hangi düzlemde mümkün olduğu
ise sorgulanmıyor. Hangi düzleme çıkıldıysa, orası emrediyor bu cümleleri.
Dolayısıyla bu cümleler, Leninist olduğu iddiasındaki yapıların silâhlı
birimlerini en fazla “tracking ve dağcılık kulübü” düzeyine düşürmek zorunda.
Devlete ve iktidara küfreden bu dil, nedense Marx’ın
bu minvalde geliştirdiği Paris Komünü eleştirilerini ve o eleştiriler üzerine
bina edilen Ekim Devrimi’ni de tarihten silmek istiyor. Ama silâha tapanlar, bu
dilin işçi, mazlum, yoksul kitlelere yedirilmeye çalışıldığını hiç
anlamıyorlar. Onların dikey, hiyerarşik, disiplinli bir örgütlü kalkışma
potansiyeli toprağa gömülüyor.
Düşman gösterilerek, ona işaret edilerek, kitleler,
düşmanın kullandığı araçlardan soğutulmaya çalışılıyorlar. Parti gibi parti, bu
coğrafyanın eşiğinde tutuluyor, içeri sokulmuyor. Kök salmasına izin
verilmiyor. Zımni anlaşma bizlere bunları öğütlüyor. İşçi-emekçideki disiplin
ve “dayatmacı” yan törpülenmek isteniyor.
* * *
Sol, kitleleri bireylere bölüyor; bireyleri bu
bağlamdan çıkartıp, onu politik kılan tarihsel-toplumsal dinamiklerden
arındırıyor. Varlık sebebi bu. Dolayısıyla Alevi olmayan, “Alevi kökenli”
solcular, Alevileri terk ettiğinden, Aleviliğin komünizme açılan eşiğinde
durmayı asla bilemiyorlar. “Sizdeki derdin ve öfkenin sebebi Alevilik. Ondan
kurtulun, benim gibi özgür birey olun” diyorlar. Tek tek “kutsal birey”leri
avlayabileceğini zannediyorlar. Bu konuda pazarlamacılığın, promosyon
yöntemlerinin, halkla ilişkiler araştırmalarının, tüketim ideolojisinin dilini
kullanıyorlar. Sokakta dağıtılan bildirileri, bizzat kapitalizme hizmet ederek
geçinen özel bireyler hazırlıyor. Onlar da örgütlerin arkasından, “nasıl
kandırıyoruz enayileri!” diye dedikodu yapıyorlar.
Özel bireyler, kendi “devlet”leri adına, her şeyde
devlet görüyorlar. Sınırsız-sınıfsız bu özel bireyler, kendileri gibi
sınıfsız-sınırsız bir devlet kurguluyorlar. Onu her yere yayarak, burjuva
niteliğinden arındırıyorlar. Burjuvaziden arındırılmış kendinden menkul, düşman
devlete karşı herkes demokrasiye ikna edilmeye çalışılıyor. Devlet burjuvaziden
arındırılarak, demokrasi rahatlatılıyor, özgürleştiriliyor ve oradan da cümle
âlem burjuva pazarına örgütlenme imkânı buluyor.
Mazlumların-fukaranın tüm öfkesi, itirazı, kavgası bu
düzeye, yani pazarda tezgâh sahibi olmaya indirgeniyor. Oysa o pazarda tezgâh
sahibi olmak, sadece özel bireylere mahsus bir imtiyaz. Esnaf-zanaatkâr
ideolojisinin orta sınıf meslek ideolojileri ile paslaşmasını ve bu tezgâhlara
kul olmasını burada aramak gerekiyor. Bu kesimin yürüttüğü reklâm ve propaganda
çalışmasında birden işçi bir adayın olduğu anımsanıyor ama kimse, o işçinin
neden seçilebilir bir yerde aday olmadığını, neden birilerinin pahalı takım
elbiseleri, otomobilleri ile kürsüden inanmadığı sözleri savurup çekip
gittiğini sorgulamıyor.
AKP, başta Kürd’ün “parti-devlet”ini tasfiye etmek,
sol-sosyalist hareketi en dipte tutmak için “muktedir” kılınmış bir yapı.
İtiraz edilmesi, direnç geliştirilmesi gereken, onun kolektif hareketi
kilitlemeye çalışması, küçük büyüklü burjuva siyasetinin birer figüranı hâline
getirmesi, mazlumların, yoksulların zalime ve sömürücüye karşı muktedir olma
imkânlarını yok etmeye çalışmasıdır. Onun dışında, seçimler ve başka hususlar
ayrıntıdır ama şeytan her daim oralara gizlenmektedir.
Eren Balkır
28 Nisan 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder