Kuzeydoğu Nijerya’da hâlâ süren insanlık ve insan
hakları krizi, Kamerun ve Çad askerî güçleriyle Boko Haram arasında geçen hafta
sınır ötesinde yaşanan silâhlı çatışmalarla daha da yoğunlaştı, Boko Haram,
Nijerya’nın kuzeydoğusundaki Monguno ve Maiduguri şehirlerine saldırdı.
Bir gün önce Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck
Jonathan’ın ziyaret ettiği stratejik açıdan önemli bir şehir olan Maiduguri’den
gelen Pazar gününe ait ilk haberlere göre, Boko Haram yüzünü şehri savunmaları
için konuşlandırılmış Nijerya güçlerine çevirdi. Ancak Pazartesi günü
güncellenen haberlerde ise Nijerya ordusunun geçici süreliğine de olsa şehrin
düşmesine mani olduğu söylendi.
Pazar günü ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Nijerya’ya
geldi ve Nijerya ile civar ülkelerin iç güvenliğine dönük bu tehdidi ortadan
kaldırmak için her türlü desteğin verileceği vaadinde bulundu. Nijerya yönetimi
Çad, Nijer ve Kamerun cumhurbaşkanları ile birlikte Boko Haram isyanını ezmek
için birlikte askerî eylemler içerisine gireceklerini beyan etti.
Afrika Birliği Başkanı Nkosazana Dlamini-Zuma’nın
ifadesine göre, Nijerya’daki durum bu hafta yapılacak Afrika Birliği
toplantısında öncelikli olarak ele alınacak. Oysa Nijeryalı yetkililer Afrika
Birliği ve Birleşmiş Milletler’in sürece müdahale etmesi gerekmediğini
söylüyorlar. Onlara göre, Batı Afrika bölgesindeki devlet yetkilileri ortak
askerî eylemlerle bu sorunu ortadan kaldırabilirler.
Bence kökleri Kuzeydoğu Nijerya’daki iç çelişkilere ve
karmaşık toplumsal-tarihsel koşullara uzanan bir isyan, salt askerî tepkiyle
daha da şiddetlenecektir. Bu koşullar, yaygın sefalet, etnik ve dinî
bağlılıklarla daha da karmaşıklaşmış feodal toplumsal ve ekonomik ilişkilerle
Nijerya devlet aygıtının kontrolünün nihai bedel olarak karşımıza çıktığı
seçkinler arasındaki sınıf içi siyaseti içermektedir.
Askerî cevap verilmesi fikrini savunanlar, Boko
Haram’ın Nijerya devletine karşı askerî mücadele vermek için yeraltına
çekilmezden önce önemli bir halk desteğine sahip bir kitle hareketi olduğunun
ya farkında değiller ya da bu gerçeği göz ardı ediyorlar. Savaş bu halk
desteğini eritti ve Boko Haram’ın Kuzey Nijerya’daki seçkinlerle kurduğu
bağları zayıflattı ama gene de Boko Haram’ın adam toplaması ve elindeki halk
desteğini sürdürmesi için gerekli zemini hâlâ sunmaya devam eden toplumsal/
ekonomik koşulları ve dinî ideolojik etmenleri ihmal etmek, Batı medyasında
karşılık bulan ve Afrika basınında aynen aktarılan, meseleyi basitleştiren
karikatürlere teslim olmak anlamına gelecektir.
Şüphesiz, Boko Haram insanlığa karşı korkunç suçlar
işlemiştir. Ama Nijerya devletinin de aynı şekilde bu türden suçlar işlediği
açıktır. Baga’dan Maiduguri’ye, çatışmaların yaşandığı her büyük kentte ve
kasabada Nijeryalı yetkililer işkence, yargısız infazlar, kundaklamalar, adam
kaçırma ve tecavüz gibi bir dizi insan hakkını ihlal etmişlerdir. Bu ihlallerin
hedefi, hem Boko Haram üyeleri ve bu örgüte üye olduğundan veya onu
desteklediğinden şüphe duyulan insanlar ve onların aileleridir.
Soyut ahlâkçılık, Nijerya toplumundaki gerçekleri
biçimlendirmiş ve hâlâ biçimlendirmekte olan, ayrıca Boko Haram’ın yükselişini
belirli bir bağlam içerisine oturtan toplumsal ve tarihsel güçlerin karmaşık
biçimde iç içe geçiş sürecini daha da karmaşık bir hâle sokmaktadır. Boko
Haram’ın gözü dönmüş bağnazlardan oluşan yabancı bir gücü temsil ettiğine,
bugün terör taktiklerini ülke topraklarını ve halkı fethedip yönetimi ele almak
için kullandıklarına dair basit izahatı benimsemek zihinsel açıdan tembel olanlara
cazip gelebilir ama içerdiği kimi nitelemeler gerçekliğin kimi unsurlarını
yansıtsa da, bu izahatın verili durumun gerçekliğine dair bir şey söylemediğini
görmek gerekir.
Bu çatışma dâhilinde, hayatlarını kaybeden, şehirleri
ve kasabaları yok edilen, çocukları kaybolan halk dışında hiç kimse masum
değildir. Hem ABD hem de Nijerya’daki güçler ülkedeki kaos ve ölümden istifade
etmektedir. ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) stratejik hedefi, Afrika’daki
ülkelerle yakın askerî ilişkiler kurmak üzerine kuruludur. Bu noktada ABD’nin
bu ülkelerle kurduğu ilişkiler, isyanın hizmet ettiği çıkarlarına uygundur.
Ayrıca güvenlik meselesinden ötürü Kuzey’de kitlesel desteğe sahip Topyekûn
İlerleme Kongresi (APC) yaklaşan Nijerya seçimlerinde Cumhurbaşkanı Goodluck
Jonathan’ın başında bulunduğu Demokratik Parti’yi (PDP) iktidardan uzaklaştırma
imkânı bulmuştur.
Ama önümüzdeki ay seçimi kimin kazanacağının ya da
hangi askerî gücün ileride yükseltilip Boko Haram’ın üzerine salınacağının bir
önemi yoktur; muhtemelen bu isyan devam edecektir. Bunun nedeni, isyan için
gerekli yakıtın Nijerya ve ABD’deki seçkinlerce temin edilecek olması, aynı
şekilde dünyanın diğer bölgelerindeki silâhlı gruplar gibi Boko Haram’ın da
mevcut kayıtsızlığa, Batı kaynaklı ayaklanma karşıtı şiddete, sefalete, resmî
yozlaşmaya ve Batı medeniyet modelinin ikiyüzlülüğüne dayalı siyasete direnecek
(ve onları istismar edecek) olmalarıdır.
Ajamu Baraka
3 Şubat 2015
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder