Sistem kendi hükmünü verdi. Şimdi ve bundan
sonra bizim hükmümüzü halk verecek.
Halkın ABD hükümetinin Siyahî gençliğe gösterdiği
saygısızlığı ve uyguladığı zulmü görüp ona hazırlanması için çok uzun bir zaman
geçmesi gerekiyordu. Bu yılın Ağustos ayında Michael Brown’un Missouri’nin
batısındaki Ferguson kasabasında polis tarafından katledilmesi, Siyahî gençlerle
zulme karşı mücadelelerinde onlara destek olan herkesi yürüyüşe ve eyleme çağıran
bir çığlık işlevi gördü. Brown’un katili aleyhine dava açılıp açılmayacağına
dair kararı, hem ırkçı devlet makamları hem de sokaklardaki insanlar beklediler
ve nihayet hüküm verildi. Ulusal güvenlik güçleri göreve çağrıldılar.
Olağanüstü hal ilân edildi. Ve sokaklardaki halk, bugün adalet denilen
komedinin kılına zarar gelmeyecek, itiraza açık olmayan bir gerçeklik
olmadığını ispatlamak için daha sıkı kenetleniyor.
Ama tahmin edilebileceği gibi, başka bir Siyah’ın
hayatı gene gözden çıkartılabilir kabul edilecek. Büyük jürinin kararı üzerinden
polise Siyahî topluluklara yönelik terör uygulama hakkı verilmiş olacak.
Genç Ferguson’lıların safında duran bizlerin bugün
hakikati dile dökmemiz gerek: adaletin sağlanması, zulme son verilmesi için
halkın birlik olup ayaklanması şart. Lütufkâr kurtarıcılar gelmeyecek hiçbir
zaman. Görevimizin ne olduğuna karar verip onu lâyıkıyla ifa etmemiz zorunlu.
Toplumda “halk”ın devrimci güçlerin önünde gittiği
zamanlar vardır tarihte. Şurası açık: Ferguson’da halkla bağlarını güçlendirmiş
birçok komünist, anarşist ve diğer devrimci fikirli insanlar var ve bugün büyük
jürinin kararına gereken cevabı veriyorlar. Şu da doğru: verilen karar,
muhtemelen yeni zuhur eden devrimci bir ekosistem olarak bizlerin henüz tesir
etmeye hazır olmadığımız olayları tetikleyecek. Evet, devrimciler
Ferguson’dakine benzer hareketlere iştirak etmenin yollarını bulup bu tür
hareketleri devrimci yöne sevk etme konusunda müdahil olmalıdırlar.
O hâlde Ferguson halkına ve onun müttefiklerine
devrimciler neler sunabilirler?
Fay Hattındaki Çatlak
Ferguson’daki isyan ve sonrasında yaşananlar,
hükümetin yüzleştiği sorunun (ulusal ve yerel düzeylerde) kolaylıkla çözebileceği
veya üstesinden gelebileceği basit bir sorun olmadığını göstermektedir. Polis şiddetinin
Siyahî topluluklarda bu türden isyanlara kaç kez yol açtığına bir bakalım:
Watss dâhil, 1960’lardaki kent isyanlarının, 1990’lardaki Rodney King’in,
2001’deki Cincinnati isyanının, geçen yıl Kimani Gray’in katli sonrası East
Flatbush’taki isyanın ve bugün yaşanan Ferguson ayaklanmasının ana nedeni polis
şiddetiydi.
Peki, bunun nedeni ne? Hükümet ve Al Sharpton türünden
uşakları, Siyahî halkın, özellikle gençliğin öfkesini neden zapturapt altına
alamıyor, onların taleplerini karşılayamıyor? Bu polisi tutuklamak,
kelepçelemek ve hapse atmak hükümet için bu kadar mı zor? Ama bunlar olmadı,
zira yapı bu şekilde çatılmıştı.
Bu sorunun cevabı, Siyahî halkla polisin oynadığı rol
arasındaki ilişkide aranmalı.
Siyahî halk toplumun kıyısına atılmıştır. ABD’deki
yöneticiler, endüstrileşmedeki yıkıma dönük bir sapma yaşanana dek, Siyahî halkı
ekonomiye entegre edebilecekleri bir yol bulamamışlardır. Giderek artan sayıda
Siyah, ömürlerinin önemli bir bölümünü işsiz geçirmiş, hapis ve etnik temizlik “kader”leri
olmuştur. Siyahlar tecrit edilmiş, etrafı polis güçlerince kuşatılmış ve işgal
edilmiş olan fakir bölgelere itilmişlerdir.
Ellerinde onca askerî ekipman olan bu polisleri, söz
konusu silâhları bugün neden Ferguson’da kullanırken görüyoruz? Tüm bu olup
bitenler ne için?
Bu polislerin işi, Siyahları terörize etmek. Bunun
için eğitim alıyorlar. Eğitimleri süresince, medyanın bize dikte ettiği
biçimiyle, siyahî gençlerin çalışmadıklarını, suçlu olduklarını ve kontrol
edilmeleri gerektiğini öğreniyorlar. Yani mesele, “ortalıkta bazı kötü polislerin
olduğu” ya da “devriye attıkları topluluklardan bazı polislerin kiralanıyor
oluşu” değil. Köpek köpektir. Onların rolü, Siyahları terörize etmek ve bu
basit gerçeğin reforme edilecek bir yanı yoktur.
Ferguson’daki kasaba polisinin Michael Brown’u
katletmede bir sorun görmemesinin nedeni budur. Tam da bu yüzden hükümete bağlı
hiçbir birim, onun katilini tutuklamayacaktır. Katilin tutuklanması, polise, bu
baskı sisteminin temeline ne türden bir mesaj verecektir? Eğer polis, Siyahlara
gaddarca davranma ve onları katletme suçu üzerinden kovuşturulsa, o vakit polis
işini yapamaz, polisle Siyahlara zulmeden politik liderler ve sistem arasındaki
güven ilişkisi sarsılır.
Öncelikle anlaşılması gereken husus şudur:
Ferguson’daki olaylar, en geniş manada toplumda oluşan bir fay hattını temsil
etmektedirler. Yani bu yaşananlar, yönetici sınıfların kolaylıkla çözüme
kavuşturamayacakları veya üstesinden gelemeyecekleri, doğrudan kapitalist zulüm
sistemine ait bir sorunun somut ifadeleridir.
İsyan Hak Olsa da O Devrim Değildir
Ferguson’daki isyan, insanın kurtuluşunu önemseyen
herkese ilham vermiştir. İsyan etmek ve isyan ruhunu her yana yaymak, bir
haktır. Ülke genelinde Siyahların hayatlarına yönelik saygısızlığa karşı öfkelerini
ifade etmek için çok sayıda dayanışma eylemi gerçekleştirilmiştir. İnsanların
devlet tarafından onaylı “şiddete başvurmayan” gösterilere itiraz geliştiriyor
olmaları, cesaret vericidir.
İsyan ateşinin başka şehirlere sıçramasının halkın
bilincinde ve savaşkan ruhu üzerinde olumlu bir etkisi olsa da bu tarz isyanlar
tek başlarına kurtuluşa götürmezler. Bizce toplum içerisinde gerçek bir temele
sahip kent isyanları dâhil tüm dayanışma eylemleri hayırlıdır. Ama mücadeleyi
bir sonraki aşamaya taşıma noktasında isyanlar kâfi midir?
Sokak savaşı, tek başına devrim yapmakla aynı şey
değildir. Önce işe Siyahî gençliğin ve bu toplumda kendisini Ferguson isyanının
ruhuyla tanımlayan herkesin haklı öfkesini politik açıdan ciddi ve disiplinli
bir biçimde yapılandırılmış, bu sistemi yıkıp onun yerine daha iyisini
getirecek bir örgütlenmeye yönlendirmekle başlamalıyız.
Sorumluluklarımız
Ferguson’ın ifşa ettiği acil ihtiyaç, komünist bir örgüttür.
Bizim Ferguson tipi olaylara cevap üretebilecek halk şebekeleri
oluşturmamız ve bu olayların Ferguson tipi olaylar sönümlendiğinde toplum
genelinde süren tartışmalara gerçek bir etkide bulunmasını sağlamamız
gerekmektedir. Bu türden şebekeler hâlihazırda oluşmuş gibi yapmak hiçbir işe
yaramayacaktır.
Açık olmak gerekirse, devrimciler arasında ortaya çıkan
yeni şebekeler mevcuttur ki bu, oldukça olumlu bir gelişmedir. Ancak söz konusu
şebekeler, bugünkü hâliyle ilkel durumda olan, halkla devrimciler arasında
oluşan şebekelerin yerini almamalıdır. Eğer halk sokak savaşına giriyorsa, o
vakit onun desteklenmesi ve ona iştirak edilmesi zorunluluktur. Ama bu iş,
katıksız bir irade gücü ile bu türden isyanları ateşlemek için ülke geneline
dağılan küçük devrimci şebekelerle ikame edilmemelidir.
Halkın gerçekleştirdiği taarruz devrimci bir örgütlenmeye
dönüştürülmeli, bu örgütlenme sadece cesur olmakla kalmamalı, aynı zamanda örgütlü
bir savaşçılığa sahip olmalıdır. Ferguson’daki halk, bu türden bir örgütlenmenin
ihtiyaç olduğunu görmekte ve onu inşa etmektedir. Ama burada temel ihtiyaç devrimci
bir örgütlenmedir. Bu tarz bir örgütlenme her düzeyde örgütü içerebilir: sokağı
örgütleme projeleri, karşılıklı yardımlaşma projeleri, güçlü medya projeleri,
devrimci sanat, müzik, 21. yüzyıl politik ekonomisine dönük titiz bir inceleme
ve daha fazlası.
Tüm bunlar, farklı arka planlara ve tecrübelere sahip
insanlarla komünist fikirleri kaynaştırmayı içerir. Bizim belirli bir yön
anlayışına sahip olmamız gerekir. Bu yön, mevcut düzene meydan okuyacak ve
Siyahlarla kapitalizmin sefaleti, eşitsizlik ve yabancılaşmadan mustarip olan
herkesi gerçek manada kurtarmaya başlayacak bir strateji ve program geliştirmeye
dönük olmalıdır.
Fay Hatları Komünist Örgütün Kök Salacağı Yerlerdir
Komünist fikirlerin halkın belirli bir kesimiyle
buluşmasını sağlayacak yarıkların tüm toplum geneline eşit ölçüde yayılması mümkün
değildir. Yönetici sınıfların çözmeleri zor olan toplumsal sorunlar, halkın
geniş kesimleriyle bağlantı kurulması konusunda, komünistlere orantısız bir
potansiyel sunarlar. Siyah halkın polis zulmüne maruz kalması ve katledilmesi
birçok kez militan bir direnişi tetiklemiştir, dolayısıyla söz konusu fay
hattında örgütlenmek doğru bir yoldur.
Ferguson’da halk, polisin namlusunu alt etmiş ve
davasından asla vazgeçmemiştir. Bugün ABD’de devrimci bir değişimin herhangi
bir ihtimale sahip olup olmadığını tartışan insanlara tanık olunmaktadır. Bu
insanlar, toplumun çoğunluğunun üç kuruş rüşvete kendisini sattığını söylemekte,
kurtuluş mücadelesi vermek yerine insanların daha yeni bir iPhone ya da Nike’a
sahibi olmakla ilgilendiklerini iddia etmektedirler.
Peki, bu beyler, küçük kasabalarında bir genç, polis
tarafından katledilmesi sonrası, halkın o genç için adalet talep etmek adına,
tutuklanma riski ve fiziksel zarara rağmen ortaya koyduğu irade konusunda ne
kelâm edecekler? Şurası açık: Ferguson, mücadele için gerçek bir potansiyelin
derinlerde mevcut olduğunu ifşa etmiştir. Ancak şimdiki en önemli husus, bu
mücadelenin doğasının ne denli temelli bir nitelik arz ettiğidir.
Biz komünistler, Ferguson halkının ve dünya
halklarının kurtuluşa muhtaç olduğu anlayışı üzerinden faaliyet yürütüyoruz.
Bizim sorumluluklarımız, sadece isyanın kendiliğindenliğinin kuyruğuna takılmak
değildir. Bizim polise Siyahları katlettiren yöneticilere ve bu topluma meydan
okuyabilecek gelişkin şebekeler geliştirmemiz ve örgütlenme tarzları inşa
etmemiz gerekmektedir. En iyi haliyle biz, birçok insanın etrafında
birleşeceği, bir kurtuluş stratejisi ve programı önerebiliriz.
Kapitalist ABD’de adaletin muhtemel olduğuna dair
yanılsamalar Ferguson gibi yerlerde yırtılıp atılmıştır. Bu moment, mazlum
halkın bize günbegün dünyanın savaşı sürdürme ve zafere kadar götürme yolları üzerinden
faaliyet yürüttüğünü öğrettiği, bu bilginin kristalize edildiği bir momenttir.
Nat Winn
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder