Pages

27 Kasım 2014

Ferguson: Sistemi Suçla, Öfkeyi Örgütle


Sistem kendi hükmünü verdi. Şimdi ve bundan sonra bizim hükmümüzü halk verecek.

Halkın ABD hükümetinin Siyahî gençliğe gösterdiği saygısızlığı ve uyguladığı zulmü görüp ona hazırlanması için çok uzun bir zaman geçmesi gerekiyordu. Bu yılın Ağustos ayında Michael Brown’un Missouri’nin batısındaki Ferguson kasabasında polis tarafından katledilmesi, Siyahî gençlerle zulme karşı mücadelelerinde onlara destek olan herkesi yürüyüşe ve eyleme çağıran bir çığlık işlevi gördü. Brown’un katili aleyhine dava açılıp açılmayacağına dair kararı, hem ırkçı devlet makamları hem de sokaklardaki insanlar beklediler ve nihayet hüküm verildi. Ulusal güvenlik güçleri göreve çağrıldılar. Olağanüstü hal ilân edildi. Ve sokaklardaki halk, bugün adalet denilen komedinin kılına zarar gelmeyecek, itiraza açık olmayan bir gerçeklik olmadığını ispatlamak için daha sıkı kenetleniyor.

Ama tahmin edilebileceği gibi, başka bir Siyah’ın hayatı gene gözden çıkartılabilir kabul edilecek. Büyük jürinin kararı üzerinden polise Siyahî topluluklara yönelik terör uygulama hakkı verilmiş olacak.

Genç Ferguson’lıların safında duran bizlerin bugün hakikati dile dökmemiz gerek: adaletin sağlanması, zulme son verilmesi için halkın birlik olup ayaklanması şart. Lütufkâr kurtarıcılar gelmeyecek hiçbir zaman. Görevimizin ne olduğuna karar verip onu lâyıkıyla ifa etmemiz zorunlu.

Toplumda “halk”ın devrimci güçlerin önünde gittiği zamanlar vardır tarihte. Şurası açık: Ferguson’da halkla bağlarını güçlendirmiş birçok komünist, anarşist ve diğer devrimci fikirli insanlar var ve bugün büyük jürinin kararına gereken cevabı veriyorlar. Şu da doğru: verilen karar, muhtemelen yeni zuhur eden devrimci bir ekosistem olarak bizlerin henüz tesir etmeye hazır olmadığımız olayları tetikleyecek. Evet, devrimciler Ferguson’dakine benzer hareketlere iştirak etmenin yollarını bulup bu tür hareketleri devrimci yöne sevk etme konusunda müdahil olmalıdırlar.

O hâlde Ferguson halkına ve onun müttefiklerine devrimciler neler sunabilirler?

Fay Hattındaki Çatlak

Ferguson’daki isyan ve sonrasında yaşananlar, hükümetin yüzleştiği sorunun (ulusal ve yerel düzeylerde) kolaylıkla çözebileceği veya üstesinden gelebileceği basit bir sorun olmadığını göstermektedir. Polis şiddetinin Siyahî topluluklarda bu türden isyanlara kaç kez yol açtığına bir bakalım: Watss dâhil, 1960’lardaki kent isyanlarının, 1990’lardaki Rodney King’in, 2001’deki Cincinnati isyanının, geçen yıl Kimani Gray’in katli sonrası East Flatbush’taki isyanın ve bugün yaşanan Ferguson ayaklanmasının ana nedeni polis şiddetiydi.

Peki, bunun nedeni ne? Hükümet ve Al Sharpton türünden uşakları, Siyahî halkın, özellikle gençliğin öfkesini neden zapturapt altına alamıyor, onların taleplerini karşılayamıyor? Bu polisi tutuklamak, kelepçelemek ve hapse atmak hükümet için bu kadar mı zor? Ama bunlar olmadı, zira yapı bu şekilde çatılmıştı.

Bu sorunun cevabı, Siyahî halkla polisin oynadığı rol arasındaki ilişkide aranmalı.

Siyahî halk toplumun kıyısına atılmıştır. ABD’deki yöneticiler, endüstrileşmedeki yıkıma dönük bir sapma yaşanana dek, Siyahî halkı ekonomiye entegre edebilecekleri bir yol bulamamışlardır. Giderek artan sayıda Siyah, ömürlerinin önemli bir bölümünü işsiz geçirmiş, hapis ve etnik temizlik “kader”leri olmuştur. Siyahlar tecrit edilmiş, etrafı polis güçlerince kuşatılmış ve işgal edilmiş olan fakir bölgelere itilmişlerdir.

Ellerinde onca askerî ekipman olan bu polisleri, söz konusu silâhları bugün neden Ferguson’da kullanırken görüyoruz? Tüm bu olup bitenler ne için?

Bu polislerin işi, Siyahları terörize etmek. Bunun için eğitim alıyorlar. Eğitimleri süresince, medyanın bize dikte ettiği biçimiyle, siyahî gençlerin çalışmadıklarını, suçlu olduklarını ve kontrol edilmeleri gerektiğini öğreniyorlar. Yani mesele, “ortalıkta bazı kötü polislerin olduğu” ya da “devriye attıkları topluluklardan bazı polislerin kiralanıyor oluşu” değil. Köpek köpektir. Onların rolü, Siyahları terörize etmek ve bu basit gerçeğin reforme edilecek bir yanı yoktur.

Ferguson’daki kasaba polisinin Michael Brown’u katletmede bir sorun görmemesinin nedeni budur. Tam da bu yüzden hükümete bağlı hiçbir birim, onun katilini tutuklamayacaktır. Katilin tutuklanması, polise, bu baskı sisteminin temeline ne türden bir mesaj verecektir? Eğer polis, Siyahlara gaddarca davranma ve onları katletme suçu üzerinden kovuşturulsa, o vakit polis işini yapamaz, polisle Siyahlara zulmeden politik liderler ve sistem arasındaki güven ilişkisi sarsılır.

Öncelikle anlaşılması gereken husus şudur: Ferguson’daki olaylar, en geniş manada toplumda oluşan bir fay hattını temsil etmektedirler. Yani bu yaşananlar, yönetici sınıfların kolaylıkla çözüme kavuşturamayacakları veya üstesinden gelemeyecekleri, doğrudan kapitalist zulüm sistemine ait bir sorunun somut ifadeleridir.

İsyan Hak Olsa da O Devrim Değildir

Ferguson’daki isyan, insanın kurtuluşunu önemseyen herkese ilham vermiştir. İsyan etmek ve isyan ruhunu her yana yaymak, bir haktır. Ülke genelinde Siyahların hayatlarına yönelik saygısızlığa karşı öfkelerini ifade etmek için çok sayıda dayanışma eylemi gerçekleştirilmiştir. İnsanların devlet tarafından onaylı “şiddete başvurmayan” gösterilere itiraz geliştiriyor olmaları, cesaret vericidir.

İsyan ateşinin başka şehirlere sıçramasının halkın bilincinde ve savaşkan ruhu üzerinde olumlu bir etkisi olsa da bu tarz isyanlar tek başlarına kurtuluşa götürmezler. Bizce toplum içerisinde gerçek bir temele sahip kent isyanları dâhil tüm dayanışma eylemleri hayırlıdır. Ama mücadeleyi bir sonraki aşamaya taşıma noktasında isyanlar kâfi midir?

Sokak savaşı, tek başına devrim yapmakla aynı şey değildir. Önce işe Siyahî gençliğin ve bu toplumda kendisini Ferguson isyanının ruhuyla tanımlayan herkesin haklı öfkesini politik açıdan ciddi ve disiplinli bir biçimde yapılandırılmış, bu sistemi yıkıp onun yerine daha iyisini getirecek bir örgütlenmeye yönlendirmekle başlamalıyız.

Sorumluluklarımız

Ferguson’ın ifşa ettiği acil ihtiyaç, komünist bir örgüttür.

Bizim Ferguson tipi olaylara cevap üretebilecek halk şebekeleri oluşturmamız ve bu olayların Ferguson tipi olaylar sönümlendiğinde toplum genelinde süren tartışmalara gerçek bir etkide bulunmasını sağlamamız gerekmektedir. Bu türden şebekeler hâlihazırda oluşmuş gibi yapmak hiçbir işe yaramayacaktır.

Açık olmak gerekirse, devrimciler arasında ortaya çıkan yeni şebekeler mevcuttur ki bu, oldukça olumlu bir gelişmedir. Ancak söz konusu şebekeler, bugünkü hâliyle ilkel durumda olan, halkla devrimciler arasında oluşan şebekelerin yerini almamalıdır. Eğer halk sokak savaşına giriyorsa, o vakit onun desteklenmesi ve ona iştirak edilmesi zorunluluktur. Ama bu iş, katıksız bir irade gücü ile bu türden isyanları ateşlemek için ülke geneline dağılan küçük devrimci şebekelerle ikame edilmemelidir.

Halkın gerçekleştirdiği taarruz devrimci bir örgütlenmeye dönüştürülmeli, bu örgütlenme sadece cesur olmakla kalmamalı, aynı zamanda örgütlü bir savaşçılığa sahip olmalıdır. Ferguson’daki halk, bu türden bir örgütlenmenin ihtiyaç olduğunu görmekte ve onu inşa etmektedir. Ama burada temel ihtiyaç devrimci bir örgütlenmedir. Bu tarz bir örgütlenme her düzeyde örgütü içerebilir: sokağı örgütleme projeleri, karşılıklı yardımlaşma projeleri, güçlü medya projeleri, devrimci sanat, müzik, 21. yüzyıl politik ekonomisine dönük titiz bir inceleme ve daha fazlası.

Tüm bunlar, farklı arka planlara ve tecrübelere sahip insanlarla komünist fikirleri kaynaştırmayı içerir. Bizim belirli bir yön anlayışına sahip olmamız gerekir. Bu yön, mevcut düzene meydan okuyacak ve Siyahlarla kapitalizmin sefaleti, eşitsizlik ve yabancılaşmadan mustarip olan herkesi gerçek manada kurtarmaya başlayacak bir strateji ve program geliştirmeye dönük olmalıdır.

Fay Hatları Komünist Örgütün Kök Salacağı Yerlerdir

Komünist fikirlerin halkın belirli bir kesimiyle buluşmasını sağlayacak yarıkların tüm toplum geneline eşit ölçüde yayılması mümkün değildir. Yönetici sınıfların çözmeleri zor olan toplumsal sorunlar, halkın geniş kesimleriyle bağlantı kurulması konusunda, komünistlere orantısız bir potansiyel sunarlar. Siyah halkın polis zulmüne maruz kalması ve katledilmesi birçok kez militan bir direnişi tetiklemiştir, dolayısıyla söz konusu fay hattında örgütlenmek doğru bir yoldur.

Ferguson’da halk, polisin namlusunu alt etmiş ve davasından asla vazgeçmemiştir. Bugün ABD’de devrimci bir değişimin herhangi bir ihtimale sahip olup olmadığını tartışan insanlara tanık olunmaktadır. Bu insanlar, toplumun çoğunluğunun üç kuruş rüşvete kendisini sattığını söylemekte, kurtuluş mücadelesi vermek yerine insanların daha yeni bir iPhone ya da Nike’a sahibi olmakla ilgilendiklerini iddia etmektedirler.

Peki, bu beyler, küçük kasabalarında bir genç, polis tarafından katledilmesi sonrası, halkın o genç için adalet talep etmek adına, tutuklanma riski ve fiziksel zarara rağmen ortaya koyduğu irade konusunda ne kelâm edecekler? Şurası açık: Ferguson, mücadele için gerçek bir potansiyelin derinlerde mevcut olduğunu ifşa etmiştir. Ancak şimdiki en önemli husus, bu mücadelenin doğasının ne denli temelli bir nitelik arz ettiğidir.

Biz komünistler, Ferguson halkının ve dünya halklarının kurtuluşa muhtaç olduğu anlayışı üzerinden faaliyet yürütüyoruz. Bizim sorumluluklarımız, sadece isyanın kendiliğindenliğinin kuyruğuna takılmak değildir. Bizim polise Siyahları katlettiren yöneticilere ve bu topluma meydan okuyabilecek gelişkin şebekeler geliştirmemiz ve örgütlenme tarzları inşa etmemiz gerekmektedir. En iyi haliyle biz, birçok insanın etrafında birleşeceği, bir kurtuluş stratejisi ve programı önerebiliriz.

Kapitalist ABD’de adaletin muhtemel olduğuna dair yanılsamalar Ferguson gibi yerlerde yırtılıp atılmıştır. Bu moment, mazlum halkın bize günbegün dünyanın savaşı sürdürme ve zafere kadar götürme yolları üzerinden faaliyet yürüttüğünü öğrettiği, bu bilginin kristalize edildiği bir momenttir.

Nat Winn

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder