Yoksulluk
sınırının altında hatta asgari ücret dolaylarında ücret alan beyaz yakalılar tabii
ki vardır, hem de günümüz Türkiye’sinde bunların sayısı oldukça artmıştır.
Hatta
muhtemelen yoksulluk sınırının altında ücret alan beyaz yakalılar
çoğunluktadır. Küçük-burjuva katmanların geçinme ve ücret koşulları
proletaryaya yaklaşan veya düpedüz onun seviyesine düşen kesimleri siyasi
olarak da daha devrimci bir eğilim gösterir ve devrimci proletaryanın
konumlarına yaklaşabilir.
Gerçek
devrimci proletarya partisi, bunları müttefik olarak (kendi sınıf
kompozisyonunu bozacak şekilde bunları kitlesel olarak üye yaparak değil) kendi
tarafına kazanmaya çalışır.
Tabii
küçük-burjuva kitle, yetişme tarzı gereği aşırı gerici, faşist akımların da
kitle tabanını oluşturabilir.
Aslında
Türkiye’de günümüzde her ikisinin örneğini de görüyoruz. Genel olarak küçük
burjuva kitlenin sosyalizme ilgisi (ekonomik durumunun bozulmasına paralel
olarak) giderek artmaktadır, ama öte yandan, “seküler milliyetçilik” vb. adı
altında neo-faşist akımlara azımsanamayacak kitlesellikle yöneldiğine de şahit
oluyoruz. Bu da Marksizmin küçük-burjuvazinin mülkiyet ilişkileri, tüketim
alışkanlıkları, yetiştirilme tarzı ile politik tutumları arasındaki ilişki
konusundaki analizini birebir doğruluyor.
Ayrıca
Lenin, küçük burjuva kitlenin emperyalizme de kitlesel olarak eğilim
gösterebileceğini, zira diğer ülkelerin emperyalist yağmasından gerçekten de
kendisine bazı kırıntılar düşebileceğini gördüğünü söylüyor. Bu da günümüz
Türkiye’sinde somutta gözlemlediğimiz bir olgu.
Aynı
şey, işçi sınıfının belirgin şekilde küçük-burjuva eğilimler gösteren görece
iyi ücretli üst katmanları (işçi aristokrasisi) için de geçerlidir.
Yani,
Marksizmin bu konudaki analizi kesinlikle statik değil son derece dinamiktir,
ne küçük-burjuvazinin nesnel koşulları proletaryaya yaklaşan kesimlerinin
devrimci eğilimler gösterebileceğini ne de işçi sınıfının burjuvalaşan üst
katmanının tutuculaşacağını görmezden gelir, ama küçük-burjuva katmanlarla
proletaryanın devrimci potansiyelini eşitleme gibi çok tehlikeli olabilecek
hayalciliklere de asla düşmez.
Kızıl Okuyucu
29 Şubat 2024
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder