* * *
Filistin Yahudi Ajansı üyesi Haham Fischmann, 9
Temmuz 1947’de Birleşmiş Milletler Özel Soruşturma Komitesi’ndeki açıklamaları
dâhilinde şunu söyledi: “Vaat edilmiş topraklar Nil’den Fırat’a dek uzanır ve
Suriye ile Lübnan’ı da içerir.”
[…]
Dolayısıyla, Arap Müslüman dünyası, seksenlerde
yüzleşeceğimiz ana stratejik sorun değildir, ama öte yandan da bu dünyanın
artan askerî gücü İsrail aleyhine ciddi bir tehdit teşkil edecektir. Etnik
azınlıkları, politik grupları ve iç krizleri bu dünyayı yıkıma sürükleyecektir.
İran’da, Lübnan’da ve Suriye’de yaşanan budur. Bu nedenle söz konusu dünya,
temel sorunlarını çözme konusunda başarı gösteremez, bu hâliyle uzun vadede
İsrail devletine karşı gerçek bir tehdit teşkil edemez, ama kısa vadede askerî
gücü hızla artacaktır. Gerçek devrimci değişimlere maruz kalmadan, bizi kuşatan
bu bölgedeki mevcut çerçeve varlığını sürdüremez. Müslüman Arap dünyası, orada
yaşayanların dilek ve arzuları dikkate alınmaksızın yabancılar (yirmilerde
Fransa ve Britanya) tarafından inşa edilmiş, derme çatma bir yapıdır ve daha
çok iskambil eve benzemektedir. 19 devlete ayrışmış bu dünya, birbirine düşman
azınlıklardan ve etnik gruplardan oluşmaktadır. Bugün her bir Arap Müslüman
devletin toplumsal etnik yıkımla, kimi örneklerde iç savaşla karşı karşıya
kalmasının nedeni budur.
[…]
“Tüm Arap devletlerinin İsrail eliyle küçük
parçalara ayrıştırılması gerektiği fikri, İsrail’in stratejik düşünce
dünyasında tekrar tekrar gündeme gelmelidir.” [Aktaran: İsrail Şahak]
[…]
İsrail’in doğusundaki tüm Arap devletleri
Mağrip’tekilere kıyasla, parçalanmış, lime lime olmuş durumdadır. Suriye,
başındaki güçlü askerî rejimi dışarıda tutulacak olursa, Lübnan’dan hiç de
farklı bir durumda değildir. Bugün Şii Alevi yönetici azınlıkla (nüfusun yüzde
12’si) Sünni çoğunluk arasında meydana gelen iç savaş, içteki sorunluğun ne
kadar yoğun olduğunun bir delili gibidir.
[…]
Ürdün, gerçekte Filistinlilere ait bir ülkedir ve
başında ise Ürdün ötesinde oturan Bedeviler bulunmaktadır. Oysa ordunun ve
bürokrasinin büyük bir kısmı Filistinlidir. Esasında Amman şehri, Nablus kadar
Filistinlidir. Tüm bu ülkeler, güçlü ordulara sahiptirler. Ama buralarda da
sorunlar mevcuttur. Bugün Suriye ordusunun ekseriyeti Sünnidir, ama subay sınıfı
Alevi’dir. Irak ordusu Şiilerin elindedir, ama komutanlar Sünni’dir. Uzun
vadede bu husus çok önemlidir. Uzun vadede ordunun bağlılığını koruması, pek
mümkün değildir. Bu bağlılık, ancak ortak payda bağlamında sağlanabilir: İsrail
düşmanlığı denilen bu ortak payda bile kâfi gelmeyecektir.
[…]
Yüzeyden bakıldığında daha sorunlu görülen Batı
cephesinin durumu, esasında Doğu cephesine kıyasla daha yalındır. Bu bölgede
yaşanan olaylar, son dönemde manşetlerde daha fazla yer bulmaktadır. Lübnan’ın
beş bölgeye ayrışması Mısır, Suriye, Irak ve Arap Yarımadası’nı içeren tüm Arap
dünyası için bir emsal teşkil etmekte, bölge bu yola girmiş görünmektedir.
İsrail’in uzun vadede Doğu cephesiyle ile ilgili ana hedefi, Suriye’nin ve
Irak’ın Lübnan’da olduğu gibi, etnik ve dinî temelde özel kimi bölgelere ayrışıp
parçalanmasıdır. Kısa vadede ise hedef, bu devletlerin askerî gücünün
dağıtılmasıdır. Suriye etnik ve dinî yapılar uyarınca parçalanacak, bugün
Lübnan’da olduğu gibi, içinden birkaç devlet çıkacak, buna göre sahil şeridi
boyunca bir Şii Alevi devleti, Halep’te Sünni devleti, Şam’da komşusuna düşman
olan başka bir Sünni devleti, ayrıca muhtemelen bizim elimizde olan Golan’da, ama kesin olarak Hauran ve Kuzey Ürdün’de de Dürzi devleti kurulacaktır. Bu
gidişat, uzun vadede bölgede barışı ve güvenliği garanti altına alacaktır. Bu
hedef, artık menzilimizdedir.
[…]
Bir yandan petrol zengini
olan, bir yandan da içte parçalanmış hâlde varlığını sürdüren Irak, İsrail’in
hedeflerinden birisidir. Bizim için Irak’ın parçalanması, Suriye’nin
parçalanmasından daha önemlidir. Irak, Suriye’den daha güçlüdür. Kısa vadede
Irak, elindeki gücüyle İsrail’e yönelik en büyük tehdittir. İran-Irak savaşı
Irak’ı parçalayacak, bize karşı kapsamlı bir mücadele örgütleme fırsatı
bulamadan, kendi içinde çökecektir. Araplar arasında yaşanacak her türlü
çatışma, bize kısa vadede katkı sunacak, Suriye ve Lübnan’da olduğu gibi,
Irak’ın da belirli parçalara ayrıştırılması hedefimizde yürüdüğümüz yolu
kısaltacaktır.
İsrail Şahak
13 Haziran 1982
0 Yorum:
Yorum Gönder