Meksikalı Öğretmenlerden Mücadele Dersleri
Direnişteki Öğretmenlere Yönelik Savaşa Dair Notlar
Direnişteki Öğretmenlere Yönelik Savaşa Dair Notlar
Hem kedi hem köpek olan birinin defterinden:
-Ülkenin geri kalanından haberimiz yok, ama
Chiapas’ta yukarıda, yönetimde olanlar medya savaşını kaybediyorlar.
Hem köylerde hem de kentlerde tüm ailelerin öğretmenlere
destek verdiğine şahit olduk. “Göğe yükselen yumruklarınızı görüyoruz” ya da
“birleşen halk asla yenilmez” türünden cümlelerle destek vermekten
bahsetmiyoruz. Takvimdeki ve coğrafyadaki mesafelere karşın, başka türden
sloganlara başvurmuyoruz. Oysa dayanışma, aşağıda en temel ilke olarak
varlığını sürdürüyor. Geçmişte isyan eden öğretmenler karşısında (eşitsizliği
gizleyen bir terim olarak) “yurttaşlar” rahatsız olmuş, “yeter artık”
demişlerdi, ama bu sefer her şey değişti.
Bugün öğretmenler daha fazla aileden yardım
görüyor. Onların seyahatleri ve yürüyüşleri için daha fazla bağışta
bulunuluyor. O aileler saldırıya uğradıklarında o öğretmenler için
kaygılanıyorlar, onlara yemek ve su veriyorlar, onlara kapılarını açıyorlar.
Seçimden başka bir şey bilmeyen o solun tasnifine göre, bu aileler televizyonun
“aptallaştırdığı” insanlar, “sandviççiler”[1], “meczuplar”, “koyunlar,
“bilinçsiz sürü” idi. Oysa direnişteki öğretmenlere yönelik yürütülen ağır
medya kampanyası bugün itibarıyla çökmüş görünüyor.
Eğitim reformuna karşı yürütülen direniş hareketi
(toplumsal ve politik örgütler değil, sıradan halk anlamında) halkı daha fazla
yansılayan bir nitelik kazandı. Sanki kapıyı çalan felâket karşısında direniş
kolektif düzeyde acele etmeye dair bir bilinci koşulladı. Polis copları her
sallandığında, biber gazı fişekleri her fırlatıldığında, plastik mermiler her
atıldığında, tutuklama emirleri her çıkartıldığında şu söz işitiliyordu sanki:
“Bugün ona saldırıyorum, ama yarın sıra sana gelecek.” O öğretmenlerin davasına
ve mücadelesine sempati duyan tüm o ailelerin öğretmenlerin arkasında
durmalarının sebebi belki de buydu.
Neden? Her yönden yoğun saldırılara maruz kalan
bir hareket neden hâlâ büyümeye devam ediyor? Eğer bunlar “vandalsa”,
“aylaksa”, “teröristse”, “yozsa” ve “ilerlemeye karşılarsa” o vakit alttaki
birçok insan, orta sınıfın az bir kesimi, hatta üst kesimlerden bir avuç kişi
öğretmenlere selam duruyor, bazen sessizlik içinde olsa da, onların
savunduklarına arka çıkıyor?
—“Gerçeklik bir yalandır.” Bu pekâlâ, Chiapas’ta
çıkan, kötü bir isme sahip “Cuarto Poder”
[Dördüncü Sınıf] gazetesinde yayınlanacak bir makalenin ismi olabilir
(gazete, dirgen ve bıçak taşıyan büyük çiftlik sahipleri ve efendiler dönemini
nostaljiyle anan bir yayın organı). Zira gazete, Chiapas’ın başkenti Tuxtla
Gutiérrez’te 9 Haziran’da direnişteki öğretmenlere destek için yapılan sokak
partisini “sahtekârlık” olarak değerlendirip “eleştirdi”. Paraçikolar[2],
dansçılar, müzisyenler, geleneksel kıyafetler içindeki kimi insanlar, tekerlekli
sandalyeli seyirciler, marimbalar, davullar, düdükler ve flütler, Zoque
sanatının en iyi örnekleri ile binlerce insan, öğretmenlerin direnişine
saygılarını sundu. Eğitim Emekçileri Ulusal Koordinasyon Komitesi’ne [CNTE]
karşı yürütülen medya savaşının elde ettiği söylenen “başarı”yı en iyi
özetleyen şey, üzerinde şu cümlenin bulunduğu afişti: “Bana nasıl mücadele
edileceğini öğrettiğin için sana teşekkür ederim öğretmenim”. Bir başka afişte
ise şu yazıyordu: “Öğretmen değilim ama Chiapaslıyım ve eğitim reformuna
karşıyım.”
Ama “Cuarto
Poder” gazetesi yöneticilerini şu cümle nedense rahatsız etmişti: “Güero
Velasco’yu[3] çöle vali yapsalar orada kum biterdi.”
—Üç yılı aşkın bir süreyi sözde “eğitim reformu”nu
tanıtmakla geçiren Bay Nuño[4] hâlâ eğitimle alakalı tek bir argüman öne
süremiyor. Esasında o, önerdiği “maaş ayarlama programı”nın derdinde. Bugüne
dek dile getirdiği argümanları, Porfirio Diaz[5] dönemi boyunca herhangi bir
müfettişin ağzından çıkan argümanlardan farksız: histerik çığlıklar atıyorlar,
yumruklar savuruyorlar, tehdit ediyorlar, insanların üzerine ateş açıyorlar,
onları hapse tıkıyorlar. Postmodern polisin rolünü oynamayı arzulayan herhangi
bir hayırsız, alelade adayın yapabileceği işler bunlar oysa.
—Öğretmenleri dövdüler, gazladılar, hapse attılar,
onlara ateş açtılar ve Mexico City’yi fiilen askerî abluka altına aldılar. Peki
sırada ne var? Yok mu edecekler öğretmenleri? Öldürecekler mi? Ciddi ciddi
bunları mı düşünüyorlar? “Eğitim” reformu, öğretmenlerin kanı ve cesetleri
üzerinden mi neşvünema bulacak? Öğretmenlerin kurdukları kampların yerini
polisin ve askerin kampları mı alacak? Göstericilerin barikatları kaldırılıp
yerine tanklar ve süngüler mi gelecek?
—Nuño’nun terörizm konusunda aldığı dersler
şunlar: Öğretmenleri diyaloga ve müzakereye zorlamak için (devletin ve ona
bağlı köktenci taklitleri eliyle gerçekleştirilen) her türden terörizm
üzerinden, CNTE liderlerini rehin (yani gözaltına) almak. Yukarıdakiler
farkındalar mı bilmiyoruz ama diyalog ve müzakere peşinde olanlar öğretmenler.
Yoksa Eğitim Bakanlığı IŞİD’e mi bağlı da terör tohumları ekmek için insanları
rehin almaya başladı?
—Büyük güçlere bağlı istihbarat servisleri arasında
anlatılıp durulan bir anekdot var. Anlatıldığı kadarıyla, Vietnam Savaşı
süresince medya savaşını kazanmak adına Kuzey Amerika’daki istihbarat
servisleri zaferlerin elde edildiğine, düşmanın giderek daha da zayıfladığına,
ABD askerlerinin moral ve maddi gücüne dair bir sahne kuruyorlar. İlk başta
Vietnam’da tatbik edilmesi öngörülen bu “kalpleri ve zihinleri kazanma”
stratejisi, ABD’deki kentlerin büyük caddelerinde devreye sokuluyor. Tıpkı
1961’in aynı ayında şerefli bir ülke olan Küba’da, Playa Girón’da [Domuzlar
Körfezi] yaşadığı yenilgiye benzer bir yenilgi Nisan 1975’te yaşandıktan sonra
bir Kuzey Amerikalı yetkili şunları söylüyor: “Asıl sorun, medya için
ürettiğimiz onca yalana bir süre sonra bizim de inanmamızdır. Kurduğumuz o
zafer sahnesi dönüp dolaşıp bizi vurmuştur. O kadar tiz perdeden bağırıp durduk
ki çöküşümüzün yol açtığı gürültüyü hiç işitmedik. Yalan söylemek kötü değil;
kötü olan, insanın kendi yalanına inanmasıdır.” Şurası açık ki biz Zapatistler
medyayı pek bilmiyoruz, en yalın ifadeyle, polis olmak isteyen hayırsız,
alelade bir müfettişle o utanmak nedir bilmez özelleştirme süreci adına
yürütülen bir basın kampanyasının başına geçmek kesinlikle kötü bir durum.
—Öğretmenlerin [maestros, maestras, maestroas] asıl yaptığı iş, çocukların bilim
ve sanat alanında o ilk adımlarını atmalarını sağlamaktır.
Bu gerçeğe şahitlik ediyorum.
Miyav-Hav!
Enlace Zapatista
20 Haziran 2016
20 Haziran 2016
Dipnotlar
[1] Bizdeki “makarnacılar”a benzer bir ifade.
Politik partilere verilecek destek karşılığında mitinglerde dağıtılan
sandviçleri, hediyeleri, sadakaları kabul edenlere atıfla kullanılan, küçültücü
bir tabir –çn.
[2] Chiapa de Corzo, Chiapaslı geleneksel
dansçılar.
[3]. Manuel Velasco Coello, Chiapas valisi,
teninin beyaz olması sebebiyle el güero
Velasco deniliyor. Güero,
Meksika’da, Orta ve Güney Amerika’da açık tenliler, sarışın ve kızıl saçlılar
için kullanılan bir tabir.
[4] Aurelio Nuño Mayer Eğitim Bakanı.
[5] Porfirio Diaz: 1876’da darbeyle iktidara
geldi, yedi kez başkan oldu, ülkede kapitalizmi tesis eden kişi. 1911’deki
Meksika Devrimi ile iktidarı yıkıldı.
0 Yorum:
Yorum Gönder