Goriot
Baba’da Balzac Rastignac’a şu soruyu
sordurur: “Her portakal yediğinde bir Çinli ölecek olsaydı, portakal yemekten
vazgeçer miydin?” Rastignac da şuna yakın bir cevap verir: “Portakallar
yakınımda, onları iyi tanıyorum; oysa Çinliler o kadar uzaktaki gerçekten var
olup olmadıklarını dahi bilmiyorum.”
Belki de hiçbir zaman Rastignac’ın bu sinik
cevabını verecek kadar ileri gitmeyeceğiz. Ancak, Türklerin milyonlarca
Ermeni’yi katlettiğini gördüğümüzde, ıstıraplara ve can çekişmelere ya da
Almanların Belçika’yı istila edişine tanık olduğumuzda yaşadığımız aynı keskin
acıyı acaba yaşıyor muyuz? Tanınmıyor olmak büyük bir adaletsizliktir. Bu,
başkalarının desteğine güvenme ya da kıyaslama imkânı olmadan yalıtılmış
kalmak, kendi kişisel acısında hapsolmak anlamına gelir. Bir ulus için bu,
yavaş yavaş çürüme, dünya ile bağlarının gitgide yok edilmesi anlamına gelir.
Bu, terk edilmiş olmak, şirazeden çıkmış olan ama kılıç kuşanıp, küffarın yok
edilmesiyle dinî bir vecibeyi yerine getirdiklerini söyleyenler karşısında
savunmasız kalmaktır. Nitekim Ermenistan, en dramatik anlarında, kendisine
karşı gösterilen çok az sözlü merhamet ifadesi ve cellâtlarının kınanması
dışında bir şeye mazhar olmamıştır. “Ermeni katliamları” dillere destan olmuş,
ancak bu, somut insan imgelerini betimlemeyi başaramayan boş laflardan ibaret
kalmıştır. Bütün Avrupa uluslarına bağımlı olduğuna göre, Türkiye’yi, tek
arzuları rahat bırakılmak olanlara işkence etmemeye zorlamak mümkün
olabilecekti.
Hiçbir şey ya da en azından somut sonuçlar yaratan
bir şey olmamıştır. Vico Mantegazzo doğu siyaseti üzerine açıklamalarında
Ermenistan’dan ara sıra biraz bahsetmiştir. Birinci Dünya Savaşı Ermeni
sorununu bir kez daha gönülsüzce yeniden gündeme getirmiştir. Erzurum Rusların
eline düştüğünde, Türklerin Ermeni topraklarından çekilmesi, basınımızda
zeplinin Fransa’ya inişinden daha az yer almıştır. Bütün Avrupa’ya dağılmış
olan Ermenilerin bize ülkelerinden, ülkelerinin tarihinden, edebiyatından
bahsetmeleri gerekirdi. Ermenistan’ın başına, bir zamanlar Perslerin başına
gelen gelmiştir. Büyük Arapların (başkalarının yanı sıra İbn-i Sina, İbn-i
Rüşd) aslında Fars olduğunu kim bilmektedir? Arap medeniyetine ait olan hemen
her şeyin aslında Fars olduğunu kim bilmektedir? Ya da içinizden kim,
Türkiye’yi modernleştirmek için son dönemde harcanan bütün çabaların
Yahudilerden ve Ermenilerden kaynaklandığının farkındadır?
Ermenilerin Ermenistan’ı tanıtmaları gerekirdi.
Onu, onu tanımayanların, onun hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin ve bu nedenle
de sempati duymayanların yaşamlarına ve zihinlerine taşımaları gerekirdi.
Torino’da bir şeyler oluyor. Ermenistan başlıklı
bir dergi yayımlanıyor ve dergiye katkıda bulunan çeşitli yazarlar Ermeni
halkından bahsediyorlar: Ermeniler kimdir? Kendilerini neye dönüştürmeye
çalışmaktadırlar?
Yine bu proje kapsamında,
Ermeni halkının tarihini, kültürünü, şiirini ve dilini daha inandırıcı bir
tarzda ve daha büyük güçle tanıtan çok sayıda kitabın yayımlanması
öngörülmektedir.
11 Mart 1916
Il Grido del Popolo (Halkın
Çığlığı)
Çeviri: Osman Binatlı
Yeniyol
Mart-Nisan 2015 Sayı: 13
0 Yorum:
Yorum Gönder