Pasif Direniş Kampanyası, aktif bir şiddet dışılık
kültürü inşa etmeyi amaçlayan bir hareket. Şiddet dışı eylemlere dair
hikâyeleri paylaşıyor, dersler çıkartıyor, dünya genelinde sürmekte olan ve
değişimi amaçlayan halk hareketlerinden stratejiler ediniyor, onlardan güç
alıyoruz. Tüm bir yıl boyunca tarihsel mücadelelere bakıyoruz. Bu hafta
Arjantin Kaybedilenlerin Anneleri’nin, Plaza de Mayo Anneleri’nin ilk eyleminin
39. yıldönümü.
30 Nisan 1977’de Arjantin’in başkentindeki Plaza
de Mayo’da Azucena Villaflor de De Vincenti ve on kadar anne, Kirli Savaş
dönemi boyunca askerî cunta tarafından “kaybedilen” çocukları için adalet
talebinde bulunmak amacıyla bir araya geldi. Kirli Savaş, CIA’in desteğiyle
1976-1983 arasında süren terör döneminin adı.
Arjantin’de askerî rejim dönemi boyunca yoğun bir
korku iklimi hüküm sürdü. Muhalefetin kafasını kaldırmasına izin verilmedi. On
binlerce insan “ortadan kayboldu”. Sadece bir kısmının cesedi bulunabildi.
Hapishanelerde annelerin elinden 250’den fazla çocuk alındı, bunların bir kısmı
kaybedilenlerin çocuklarıydı. Bu çocukların bazıları evlatlık verildi.
Kaybedilenlerin Anneleri’nin eylem yapmaları muazzam bir cesaret örneği idi.
Analar önce sayıca azdı, bir yıl içinde her hafta tertiplenen gösterilere
katılanların sayısı yüze ulaştı. Analar, oğullarının ve kızlarının
fotoğraflarını taşıdılar. Rejim onlara “las
locas” [“deliler”] diyerek onları itibarsızlaştırmaya çalıştı.
10 Aralık 1978’de Uluslararası İnsan Hakları
Günü’nde analar kayıp çocuklarının isimlerinin olduğu bir ilân verdiler
gazeteye. O akşam ve hemen sonrasında üç ana ortadan kayboldu.
Gösteriler yoğunlaşarak devam etti. 1978’de,
Arjantin’in Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptığı sırada uluslararası basın
anaların gösterilerini haber yaptı. Ordu, yetkisini 1983’te sivil hükümete
bıraktıktan sonra Plaza de Mayo Anaları adalet ve gerekli cevaplara ulaşmak
için daha fazla baskı uyguladı, kaybedilenlerle ilgili yüzlerce tanığın
ifadelerine başvuruldu. 1985te Cunta Davası ölümlerle ilgili bir dizi adli
takibata başladı. Ordu, bu takibatlar sürdüğü takdirde darbe yapmakla tehdit
etti. 1986’da Kongre, Ley de Punto Final
[Nokta Yasası] isimli yasayı geçirerek adli takibata son verdi. Yurttaşların ve
anaların baskıları sonucu bu yasa ilga edildi ve mahkeme süreci 2005’te kaldığı
yerden devam etti.
Kaybedilenlerin Anneleri
hareketi, Şili ve Meksika’da da örgütlendi. Türkiye’deki Cumartesi Anneleri’ne,
İran’daki Yas Tutan Analar ve Havaran Anaları’na, Honduras’taki Kaybedilenlerin
Anneleri Komitesi’ne, El Salvador’daki Comadres’e ve Çin’deki Tiananmen
Anaları’na ilham verdi. Dünya genelinde oğulları ve kızları kaybedildiğinde tüm
analar adalet talebiyle ayağa kalkıyorlar.
Rivera Sun
25 Nisan 2016
25 Nisan 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder