01 Şubat 2016

,

Türkiye’nin Suriye Hesabı


Türkiye’nin Suriye Hesabı:
Türkiye İşgale Yönelip Bir Kumar Oynayabilir mi?
Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Rus uçağını düşürmesinden bir ay önce Rus askerî istihbaratı Vladimir Putin’i bunun Türklerin planının bir parçası olduğu hususunda uyarmıştı. Gelişmelere vakıf olan diplomatlar Putin’in bu uyarıyı kulak arkası ettiğini, bunun da muhtemel sebebinin Türkiye’nin Rusya’yı Suriye savaşının içine daha fazla çekme riskini göze alamayacağına inanması olduğunu söylüyorlar.
24 Aralık’ta Türkiye’ye ait bir F-16, Rus uçağını düşürdü, pilotlardan biri öldürüldü. Saldırının önceden hazırlanmış bir pusu olduğuna dair çokça işaret mevcut. Türkiye Rus uçağı hava sahasını 17 saniyeliğine ihlal ettiği için bu saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia etse de Türk savaşçıların düşük irtifada uçarak kendilerini gizlediği ve Rus uçağını düşürmek gibi özel bir görevle hareket ettikleri görülüyor.
Kore Savaşı’ndan beri bir NATO uçağınca ilk kez bir Rus uçağı düşürülüyor. Bu, Türkiye’nin Suriye ile arasındaki 550 mil uzunluğundaki güney sınırında kendince sahip olduğu konumu korumak için neler yapabileceğini gösteren bir gelişmeydi. Söz konusu olay bugün de hâlâ geçerli, zira iki ay sonra Türkiye kuzey Suriye’de askerî hamleler gerçekleştiriyor, böylelikle uçağın düşürüldüğü güne kıyasla bugün daha fazla çıkarları hilâfına hareket ediyor. Oysa Ankara Cuma günü bir Rus uçağının hava sahasını gene ihlal ettiği iddiasında bulundu.
Suriye savaşı oldukça önemli bir aşamaya gelip dayanmış durumda. Geçen yıl içerisinde Suriyeli Kürdler ve sahada hayli etkili olan ordusu YPG Türkiye sınırının yarısından fazlasını ele geçirdi. IŞİD’in Rakka’nın kuzeyindeki Tel Abyad’dan geçen ana tedarik hattı geçen Haziran ayında YPG’nin eline geçti. ABD Hava Kuvvetleri’nin yoğun bombardımanının desteğini arkasına alan Kürdler tüm yönlerde ilerleme imkânı buldu, kuzey Suriye’yi, Fırat ile Dicle arasındaki alanı Türkiye’ye kapattı.
YPG Fırat üzerindeki Cerablus’a sadece 60 mil uzaklıkta. Bu hamleyi gerçekleştirecek olursa IŞİD’in tedarik hatları ve IŞİD dışı silâhlı muhalefetin Azez’den Halep’e uzanan hattı kesilecek. Türkiye buranın “kırmızı çizgi” olduğunu, YPG’nin Fırat’ın batısına geçmemesini söyledi, oysa YPG’nin parçası olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Tişrin’deki barajı ele geçirip IŞİD’in kalesi olan Menbic’i tehdit etti. Suriyeli Kürdler Halep’in kuzeyini alıp burayo Efrin’deki Kürd kantonu ile birleştirip birleştirmemeyi tartışıyorlar.
Bölgede uzun vadede kimlerin kazanıp kimlerin kaybedeceğini önümüzdeki birkaç ay içerisinde yaşanacak gelişmeler tayin edecek. Esad güçleri Rusların hava desteği ile birkaç cephede ilerliyor. Erdoğan’ın beş yıldır sürdürdüğü Esad’ı silâhlı muhalefete destek vermek suretiyle yıkma kampanyası mağlubiyetin eşiğine gelmiş gibi görünüyor.
Türkiye’nin bir oldubitti ile bu sürece cevap geliştirmesi mümkündü ama ABD ve Rusya’nın güçlü itirazları ile karşılaştı ve kuzey Suriye’ye asker gönderemedi. Ama eldeki seçenek başarısızlık ve aşağılanma ile sonuçlanacak olursa bu hamleyi gerçekleştirebilir. Ortadoğu’da düzensiz savaş ve siyaset konusunda uzman olan Fransız yazar Gerard Chaliand geçen hafta Erbil’de şunu söyledi: “Bir lider olarak Erdoğan olmaksızın Türklerin kuzey Suriye’ye askerî müdahale gerçekleştirmesi mümkün değildi ama o lider olduğuna göre Türkiye bunu yapabilir.”
Erdoğan iki seçimin birinde meclis çoğunluğunu elde edemeyince tüm kozlarını oynadı, işi daha da ciddi bir hâle soktu. Türkiye Kürdleri ile çatışma içerisine girdi, Kasım’daki ikinci seçimde muhaliflerini mağlup etti. Suriye’ye askerî müdahale riskli ama Challiand’ın kanaatine göre, Türkiye “bunu askerî açıdan yapabilecek durumda, üstelik Rusya’nın engellemeleriyle karşılaşmadan.” Elbette bu kolay olmayacak. Moskova’nın bölgede uçakları, karada da uçaksavar füzeleri var ama Putin muhtemelen ülkesinin Suriye’deki askerî varlığını sınırlandırmayı düşünüyor.
Avrupa’da yaşayan eski bir Suriyeli Kürd lider Ömer Şeyhmus “Suriyeli Kürdlerin “Türkiye ordusu ile savaşılması durumunda Rusya ve Suriye hükümetinin kendilerinin yanında yer almayacaklarını anlaması gerekir” diyor. Bu noktada PYD’nin kendi gücünü abartmaması gerektiği uyarısında bulunuyor, zira Erdoğan’ın beklenmedik tepkiler geliştirdiğini söylüyor.
Diğer Kürd liderlerse “Türkiye’nin müdahalesi mümkün değil, bu müdahale ancak Rus uçağı düşürülmezden önce gerçekleştirilebilirdi” diyorlar. Zira bu saldırıdan sonra Rusya Suriye’deki hava gücünü pekiştirdi, Türkiye’ye karşı daha fazla düşmanca tavır içerisine girdi, kuzey Lazkiye ve Halep civarında Suriye Ordusu’nun ilerleyişine tam destek sundu.
Bugün itibariyle Suriyeli Kürdler hâlen ne yapacaklarına karar verebilmiş değiller. Onlar Rojava’nın ABD IŞİD’e karşı hava saldırıları ile işbirliği içerisinde hareket edecek bir kara gücüne ihtiyaç duyması sebebiyle hızla genişleyebildiğini biliyorlar. Suriye Demokratik Güçleri’nin Menbic’e doğru ilerleyişi farklı zamanlarda Rus ve Amerikan bombardıman uçakları ile desteklendi. Suriye krizinin o kaotik satranç tahtasında Kürdler bu sefer Suriye Ordusu ile aynı düşmanlara sahipler ama onlar mevcut güçlü konumlarının ancak savaş ne kadar uzun sürerse o ölçüde muhafaza edileceğini biliyorlar.
Eğer Türkiye gerekli ölçekte müdahale etmezse Esad ve müttefikleri muzaffer olacak, zira Rusya, İran ve Lübnan Hizbullah’ı dengeleri kendi lehlerine çevirmiş durumda. Bölgedeki Sünni devletler troykası, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye Suriye silâhlı muhalefetini desteklemek suretiyle Esad’ı devirme konusunda başarısız oldu.
Bu üç ülkenin Esad’ı devirme istekleri ciddi bir baskı altında. Suudi Arabistan’da ruh hâli ve fikri her an değişebilen liderler bulunuyor. Ülke Yemen’de savaşta. Petrol fiyatları varil başına otuz dolara geriledi. Katar’ın Suriye’deki eylemleri de değişkenlik arz ediyor. Körfez ülkelerini inceleyen bir araştırmacı, “Katar’ın politikalarını asla anlayamıyoruz” diyor. Washington’daki bir yorumcu daha iğneli bir ifade kullanıyor ve “Katar’ın dış politikası gösteriş budalalarına özgü bir proje olarak işliyor” diyor, bu noktada Katar’ın kendi ülkesinde düzenlenecek Dünya Kupası’na ayrıca ülke dışında yüksek binalar satın alma arzusuna işaret ediyor.
Suriye ve Irak politikasında herkes elindeki kâğıtlara fazla güveniyor, geçici avantajları başarı zannediyor. 2003’te Irak’ta ABD gibi büyük bir güç bile bu hâldeydi. 2014’te IŞİD gibi bir güç için de bu tespit geçerli, 2016 itibariyle Suriye Kürdleri gibi küçük bir güç için de. İran’ın Ortadoğu’nun bu kısmında süren mücadeleye girmesinin sebeplerinden birisi İranlıların daha ihtiyatlı ve adım adım hareket etmiş olması.
Türkiye Suriye’deki gelişmeleri tersine çevirebilecek son bölgesel güç. Bunu da ancak açık bir askerî müdahaleyle gerçekleştirebilir. Bütün Suriye sınırı kapandığı takdirde bu ihtimali dikkate almamak da pek mümkün değil. Ama bu müdahale gerçekleşirse Suriye’deki çatışma öylesine uluslararasılaşır ki çatışmayı ancak ABD ve Rusya sonlandırabilir.
Patrick Cockburn
1 Şubat 2016

0 Yorum: