01 Şubat 2016

Modern Futbolun İcadı


Toplumsal Sınıf ve Modern Futbolun İcadı
Geleneksel futbol tarihleri bu oyunun dört aşamadan geçtiğini söylüyorlar. On dördüncü yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla dek uzanan ilk aşamasında futbol tüm toplumsal sınıflarca oynanan vahşi ve kuralsız bir oyun olarak varoluyor. Futbol terimi elle tutma ve ayakla vurmayı da içeren top oyunlarına atıfta bulunuyor ve muhtemelen at sırtında oynanan oyunlardan ayakla oynananları ayırmak için kullanılıyor.
Bu oyunların ortak yönü top. Temel fikirse topu bir hedefe götürmek. Ama kurallar sözlü ve muhtelif. Takımlar 2 ilâ 2.000 arasında değişen büyüklüklere sahip. Topun oynandığı alan tüm köy de olabiliyor, iki köyün arası da. Bir oyun tüm gün devam edebiliyor, çoğunlukla köyde yapılan büyük perhizin arife günü, köy festivalleri ve bayramları gibi kutlamalar esnasında oynanıyor.
İkinci aşama 1750-1840 arası dönemi kapsıyor. Bu dönem sanayi devriminin de basıncıyla futbol popüler bir spor olarak ortaya çıkıyor. Yani çitleme hareketi ve kentleşme oyunun oynadığı alanları ortadan kaldırıyor, sanayileşme katı bir iş disiplini getiriyor ve yeni politik sistem kanunları daha etkin bir biçimde uygulamaya başlıyor. Bu popüler oyun ancak üniversitelerde ve devlet okullarında oynanabiliyor. Ama buralarda bile teşvik edilen bir şey değil, zira bir zamanlar söz konusu kurumlar dışında oynanabilen böylesi bir oyun şiddete dayalı ve kuralsız kabul ediliyor.
Üçüncü aşama 1840-1860 arası dönem. Sporun statüsü değişmeye başlıyor. Sporun yönetici sınıfa mensup ailelerin oğulları için hayırlı olduğu düşünülüyor. Takım sporlarının, bilhassa futbolun karakter inşa ettiğine, fizikî sağlığı, disiplini ve ahlakî sorumluluğu artırdığına kanaat getiriliyor. 1864 tarihli Clarendon Komisyonu devlet okullarını teftiş etmek için kuruluyor. Sporun hayırlı olduğunu tespit ediyor. “Kriket ve futbol sahalarının sadece eğlence yerleri olmadığını, tıpkı sınıflar ve pansiyonlar gibi kimi kıymetli toplumsal vasıfların ve insana has erdemlerin biçimlenmesine katkı sunduğunu, devlet okulu eğitiminde önemli ve ayrıksı bir yer olduğunu” tespit ediyor. Bu dönem boyunca oyun devlet okullarınca medenileştiriliyor, belirli bir sisteme ve kurallara bağlanıyor.
Son aşama ise 1850-1890 arası dönemi kapsıyor. Bu dönemde devlet okullarından mezun kişiler 1863’te Futbol Federasyonu’nu [FA] kuruyor. 1871’de ilk federasyon kupasını [FA Cup] düzenliyor. Ardından tıpkı sömürgelerdeki misyonerler gibi yeni, medeni hâle getirilmiş, sisteme oturtulmuş olan oyunu zaman içerisinde işçi sınıfına takdim ediyor. 1906 tarihinde oyunun gelişimine dair yapılmış bir değerlendirmede yazar bilhassa Eton, Harrow, Westminister ve Charterhouse gibi okulların oynadığı role işaret ediyor ve “futbol modern biçimiyle tümüyle muhtelif devlet okullarında oynanan oyunların bir ürünüdür.” diyor.
İlk federasyon kupasını alan The Wanderers. Takımın toplumsal yapısı federasyonun ilk günlerinde oynanan oyunla ilgili çok şey anlatıyor. Takımın içerisinde dört Harrow mezunu, üç eski Eton öğrencisi ve birer de Westminister, Charterhouse, Oxford ve Cambridge mezunu var. Anlaşıldığı kadarıyla futbol ilkin yönetici sınıf için tasarlanmış bir oyun ama buna karşın hızla halk oyunu hâline geliyor.
Devlet okullarının futbol üzerindeki hegemonyasına ilk itiraz Blackburn, Lancashire’dan geliyor. 1882’de Blackburn Rovers federasyon kupası finaline çıkıyor Old Etonians’a 1-0 mağlup oluyor. Ancak ertesi yıl Blackburn Olympic finale çıkmakla kalmıyor ayrıca Old Etonians’ı 2-1 mağlup ederek kupayı da kaldırıyor. Blackburn Times (1883) Blackburn Olympic’in zaferinin tümüyle toplumsal sınıf meselesiyle alakalı olduğunu gayet iyi anlıyor.
“Maç esnasında Krallık’ın alt sınıflarına mensup ailelerinin oğullarından oluşan bir kulüp sportif becerileri ile rakibini yeniyor. Zira Old Etonian Kulübü tümüyle şehir kulübüne giden ailelerin çocuklarından oluşuyor, oysa Lancashire takımı el işçilerinin, küçük tüccarların, zanaatkârların ve ustaların çocuklarının kurduğu bir takım.”
Blackburn Olympic takımında üç dokumacı, bir dişçi asistanı, bir yaldızcı, bir su tesisatçısı, bir kâtip, dokuma tezgâhı işçisi, bir lisanslı erzakçı ve iki döküm işçisi var. Devlet okulları dışında kurulmuş bir takım bir daha federasyon kupasını alamıyor.
1870’lerden itibaren toplumsal düzlemde organize edilmiş bir spor olarak futbol ülkenin orta ve kuzey kısmında yaşayan işçiler arasında hızla yayılıyor. Futbol kulüpleri farklı yollardan kuruluyor: ya mevcut spor kulüpleri futbol takımları kuruyor (örneğin Burnley, Sheffield Wednesday, Preston North End, Derby County, Notts County); ya dinî örgütler kurulmasını teşvik ediyor (örneğin Aston Villa, Barnsley, Blackpool, Bolton Wanderers, Everton, Manchester City, Birmingham City); ya işyerlerini temsilen (örneğin Stoke City, West Bromwich Albion, Manchester United, Coventry City, Crewe Alexandra); ya da öğretmenler ve eski öğrencilerce (örneğin Blackburn Rovers, Leicester City, Sunderland) kuruluyor.
1888’de Futbol Birliği’nin kurulması uzmanlaşmanın kaçınılmaz bir sonucu. Ücret ödeme noktasında kulüpler güvenilir ve düzenli demirbaşlara ihtiyaç duyuyorlar. 1884’te Preston North End kulübü federasyondan ihraç ediliyor, ihracın sebebi kulübün profesyonel oyuncular kullanması. Soruşturma yetersizse de kulübün oyunculara iş ayarladığı tespit ediliyor (kolay ve parası çok olan bu işler futbolcuların tam zamanlı çalışmasını sağlıyor). Preston kuzey ve orta kesinden kırk ayrı kulübün desteğini görüyor. Bunlar birleşip Britanya Futbol Federasyonu’nu kurmakla tehdit ediyorlar. Ocak 1885’te profesyonel futbolculuk yasallaşıyor. Üç yıl sonra da Futbol Birliği kuruluyor. Birliği kuran on bir takımdan altısı Lancashire’dan (Preston North End, Blackburn Rovers, Bolton Wanderers, Accrington, Everton, Burnley), beşi ise ülkenin orta kesimlerinden (Aston Villa, Wolverhampton Wanderers, Derby County, Notts County, Stoke City).
Futbolun kuzey ve orta kesimlerde neden bu denli hızlı geliştiğine bakmak gerekiyor. Buna genelde söz konusu bölgelerde futbolun eskiden beri bir biçimde oynanması. Daha önce ifade ettiğimiz üzere, geleneksel anlatıya göre sanayi devriminin basıncıyla futbol popüler bir oyun olarak ortadan kayboluyor. Ancak devlet okulları bu oyunu sürdürüyor, sisteme bağlıyor, medenileştiriyor ve dünyaya federasyon ve federasyon kupası gibi olguları takdim ediyor. Ama bir başka olasılık üzerinde durmak lazım: futbol aslında hiç ortadan kaybolmuyor ve yeni sanayi kasabaları ile kentlerinde evrimleşmeyi sürdürüyor.
Başka bir ifadeyle devlet okullarında oynanan futbol sadece bu oyunun bir türü. Belirli bir güce sahip başka bir versiyon oyunun resmî örgütlenme sürecine ve oyunun tarihyazımına kendisini dayatıyor. Bu versiyon yanında bir başka versiyon daha var. Buna işçi sınıfı futbolu demek mümkün. İkinci versiyonun varlığı devlet okullarına has bir oyunun sanayileşmiş kuzey ve orta kesimlerde neden hızla geliştiğini izah ediyor.
Londra’da çıkan Bell’s Life isimli dergide, 1838 yılında, yani oyunun popüler bir spor olarak ortadan kaybolduğu bir dönemde yayınlanmış bir makale oyunun bu işçi sınıfı versiyonunun varlığına dair kanıtlar sunuyor: “Kutsal Cuma günü, paskalya yortusundan önceki Cuma, bir kriket sahasında futbol maçı oynanacaktır. Maç Derby’den gelen (büyük kısmı matbaacı olan) on bir kişi ile Leicester’dan gelen gene aynı sayıdaki oyuncu arasında yapılacaktır. Kazanan, İngiltere’nin herhangi bir kasabasından gelen bir başka on bir kişiyle 25 sterlini aşmayacak bir ödül için karşı karşıya gelecektir.” 1842 tarihinde yapılan, İngiltere’nin kuzeyindeki maden sahalarında yaşayan işçi ailelerinin çocuklarının yaşam koşullarına dair bir meclis soruşturması şunları aktarıyor:
“Her ne kadar Noel ve Kutsal Cuma Yorkshire’daki maden bölgesinde tek sabit tatil günleri olsa da çocuklar her hafta en az bir gün, akşamları ise makul bir süre çalışmıyorlar. Bu süreleri çocuklar mahalledeki boş arazide spor yaparak geçiriyorlar. Oynadıkları oyunlar arasında kriket, çelik çomak ve futbolu içeriyor.”
Elbette madenlerde uzun saatler çalışan ve ardından boş arazilerde oyunlar oynayan çocukların durumunda övülecek bir yan yok. Ama buradan da görüldüğü üzere futbol devlet okulları ve üniversiteler dışında da varlığını sürdürmüş. Bu nedenle federasyonu ve federasyon kupasını orta sınıf kurmuşsa da futbolun sanayileşmiş kuzey ve orta kesimlerde 1870’lerden sonra hızla gelişmesi bu halk oyununun hiçbir zaman ortadan kaybolmadığını gösteriyor. Aksine futbol devlet okullarında yaşananlara benzer bir yoldan değişim yaşıyor. Daha basit bir ifadeyle söylemek gerekirse, açıklamamıza toplumsal sınıfların oynadığı önemli rol dâhil edilmediği sürece, oyunun karmaşık gelişim tarihini tam anlamıyla kavramak imkânsız.
John Storey

0 Yorum: