Geleneksel futbol tarihleri bu oyunun dört
aşamadan geçtiğini söylüyorlar. On dördüncü yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla dek
uzanan ilk aşamasında futbol tüm toplumsal sınıflarca oynanan vahşi ve kuralsız
bir oyun olarak varoluyor. Futbol terimi elle tutma ve ayakla vurmayı da içeren
top oyunlarına atıfta bulunuyor ve muhtemelen at sırtında oynanan oyunlardan
ayakla oynananları ayırmak için kullanılıyor.
Bu oyunların ortak yönü top. Temel fikirse topu
bir hedefe götürmek. Ama kurallar sözlü ve muhtelif. Takımlar 2 ilâ 2.000
arasında değişen büyüklüklere sahip. Topun oynandığı alan tüm köy de
olabiliyor, iki köyün arası da. Bir oyun tüm gün devam edebiliyor, çoğunlukla
köyde yapılan büyük perhizin arife günü, köy festivalleri ve bayramları gibi
kutlamalar esnasında oynanıyor.
İkinci aşama 1750-1840 arası dönemi kapsıyor. Bu
dönem sanayi devriminin de basıncıyla futbol popüler bir spor olarak ortaya
çıkıyor. Yani çitleme hareketi ve kentleşme oyunun oynadığı alanları ortadan
kaldırıyor, sanayileşme katı bir iş disiplini getiriyor ve yeni politik sistem
kanunları daha etkin bir biçimde uygulamaya başlıyor. Bu popüler oyun ancak
üniversitelerde ve devlet okullarında oynanabiliyor. Ama buralarda bile teşvik
edilen bir şey değil, zira bir zamanlar söz konusu kurumlar dışında oynanabilen
böylesi bir oyun şiddete dayalı ve kuralsız kabul ediliyor.
Üçüncü aşama 1840-1860 arası dönem. Sporun statüsü
değişmeye başlıyor. Sporun yönetici sınıfa mensup ailelerin oğulları için
hayırlı olduğu düşünülüyor. Takım sporlarının, bilhassa futbolun karakter inşa
ettiğine, fizikî sağlığı, disiplini ve ahlakî sorumluluğu artırdığına kanaat
getiriliyor. 1864 tarihli Clarendon Komisyonu devlet okullarını teftiş etmek
için kuruluyor. Sporun hayırlı olduğunu tespit ediyor. “Kriket ve futbol
sahalarının sadece eğlence yerleri olmadığını, tıpkı sınıflar ve pansiyonlar
gibi kimi kıymetli toplumsal vasıfların ve insana has erdemlerin biçimlenmesine
katkı sunduğunu, devlet okulu eğitiminde önemli ve ayrıksı bir yer olduğunu”
tespit ediyor. Bu dönem boyunca oyun devlet okullarınca medenileştiriliyor,
belirli bir sisteme ve kurallara bağlanıyor.
Son aşama ise 1850-1890 arası dönemi kapsıyor. Bu
dönemde devlet okullarından mezun kişiler 1863’te Futbol Federasyonu’nu [FA]
kuruyor. 1871’de ilk federasyon kupasını [FA Cup] düzenliyor. Ardından tıpkı
sömürgelerdeki misyonerler gibi yeni, medeni hâle getirilmiş, sisteme
oturtulmuş olan oyunu zaman içerisinde işçi sınıfına takdim ediyor. 1906
tarihinde oyunun gelişimine dair yapılmış bir değerlendirmede yazar bilhassa
Eton, Harrow, Westminister ve Charterhouse gibi okulların oynadığı role işaret
ediyor ve “futbol modern biçimiyle tümüyle muhtelif devlet okullarında oynanan
oyunların bir ürünüdür.” diyor.
İlk federasyon kupasını alan The Wanderers.
Takımın toplumsal yapısı federasyonun ilk günlerinde oynanan oyunla ilgili çok
şey anlatıyor. Takımın içerisinde dört Harrow mezunu, üç eski Eton öğrencisi ve
birer de Westminister, Charterhouse, Oxford ve Cambridge mezunu var.
Anlaşıldığı kadarıyla futbol ilkin yönetici sınıf için tasarlanmış bir oyun ama
buna karşın hızla halk oyunu hâline geliyor.
Devlet okullarının futbol üzerindeki hegemonyasına
ilk itiraz Blackburn, Lancashire’dan geliyor. 1882’de Blackburn Rovers federasyon
kupası finaline çıkıyor Old Etonians’a 1-0 mağlup oluyor. Ancak ertesi yıl Blackburn
Olympic finale çıkmakla kalmıyor ayrıca Old Etonians’ı 2-1 mağlup ederek kupayı
da kaldırıyor. Blackburn Times (1883) Blackburn Olympic’in zaferinin tümüyle
toplumsal sınıf meselesiyle alakalı olduğunu gayet iyi anlıyor.
“Maç
esnasında Krallık’ın alt sınıflarına mensup ailelerinin oğullarından oluşan bir
kulüp sportif becerileri ile rakibini yeniyor. Zira Old Etonian Kulübü tümüyle
şehir kulübüne giden ailelerin çocuklarından oluşuyor, oysa Lancashire takımı
el işçilerinin, küçük tüccarların, zanaatkârların ve ustaların çocuklarının
kurduğu bir takım.”
Blackburn Olympic takımında üç dokumacı, bir dişçi
asistanı, bir yaldızcı, bir su tesisatçısı, bir kâtip, dokuma tezgâhı işçisi,
bir lisanslı erzakçı ve iki döküm işçisi var. Devlet okulları dışında kurulmuş
bir takım bir daha federasyon kupasını alamıyor.
1870’lerden itibaren toplumsal düzlemde organize
edilmiş bir spor olarak futbol ülkenin orta ve kuzey kısmında yaşayan işçiler
arasında hızla yayılıyor. Futbol kulüpleri farklı yollardan kuruluyor: ya
mevcut spor kulüpleri futbol takımları kuruyor (örneğin Burnley, Sheffield
Wednesday, Preston North End, Derby County, Notts County); ya dinî örgütler kurulmasını
teşvik ediyor (örneğin Aston Villa, Barnsley, Blackpool, Bolton Wanderers, Everton,
Manchester City, Birmingham City); ya işyerlerini temsilen (örneğin Stoke City,
West Bromwich Albion, Manchester United, Coventry City, Crewe Alexandra); ya da
öğretmenler ve eski öğrencilerce (örneğin Blackburn Rovers, Leicester City, Sunderland)
kuruluyor.
1888’de Futbol Birliği’nin kurulması uzmanlaşmanın
kaçınılmaz bir sonucu. Ücret ödeme noktasında kulüpler güvenilir ve düzenli
demirbaşlara ihtiyaç duyuyorlar. 1884’te Preston North End kulübü federasyondan
ihraç ediliyor, ihracın sebebi kulübün profesyonel oyuncular kullanması.
Soruşturma yetersizse de kulübün oyunculara iş ayarladığı tespit ediliyor
(kolay ve parası çok olan bu işler futbolcuların tam zamanlı çalışmasını
sağlıyor). Preston kuzey ve orta kesinden kırk ayrı kulübün desteğini görüyor.
Bunlar birleşip Britanya Futbol Federasyonu’nu kurmakla tehdit ediyorlar. Ocak
1885’te profesyonel futbolculuk yasallaşıyor. Üç yıl sonra da Futbol Birliği
kuruluyor. Birliği kuran on bir takımdan altısı Lancashire’dan (Preston North
End, Blackburn Rovers, Bolton Wanderers, Accrington, Everton, Burnley), beşi
ise ülkenin orta kesimlerinden (Aston Villa, Wolverhampton Wanderers, Derby
County, Notts County, Stoke City).
Futbolun kuzey ve orta kesimlerde neden bu denli
hızlı geliştiğine bakmak gerekiyor. Buna genelde söz konusu bölgelerde futbolun
eskiden beri bir biçimde oynanması. Daha önce ifade ettiğimiz üzere, geleneksel
anlatıya göre sanayi devriminin basıncıyla futbol popüler bir oyun olarak
ortadan kayboluyor. Ancak devlet okulları bu oyunu sürdürüyor, sisteme
bağlıyor, medenileştiriyor ve dünyaya federasyon ve federasyon kupası gibi
olguları takdim ediyor. Ama bir başka olasılık üzerinde durmak lazım: futbol
aslında hiç ortadan kaybolmuyor ve yeni sanayi kasabaları ile kentlerinde
evrimleşmeyi sürdürüyor.
Başka bir ifadeyle devlet okullarında oynanan
futbol sadece bu oyunun bir türü. Belirli bir güce sahip başka bir versiyon
oyunun resmî örgütlenme sürecine ve oyunun tarihyazımına kendisini dayatıyor.
Bu versiyon yanında bir başka versiyon daha var. Buna işçi sınıfı futbolu demek
mümkün. İkinci versiyonun varlığı devlet okullarına has bir oyunun sanayileşmiş
kuzey ve orta kesimlerde neden hızla geliştiğini izah ediyor.
Londra’da çıkan Bell’s Life isimli dergide, 1838 yılında, yani oyunun popüler bir
spor olarak ortadan kaybolduğu bir dönemde yayınlanmış bir makale oyunun bu
işçi sınıfı versiyonunun varlığına dair kanıtlar sunuyor: “Kutsal Cuma günü,
paskalya yortusundan önceki Cuma, bir kriket sahasında futbol maçı
oynanacaktır. Maç Derby’den gelen (büyük kısmı matbaacı olan) on bir kişi ile
Leicester’dan gelen gene aynı sayıdaki oyuncu arasında yapılacaktır. Kazanan,
İngiltere’nin herhangi bir kasabasından gelen bir başka on bir kişiyle 25
sterlini aşmayacak bir ödül için karşı karşıya gelecektir.” 1842 tarihinde
yapılan, İngiltere’nin kuzeyindeki maden sahalarında yaşayan işçi ailelerinin
çocuklarının yaşam koşullarına dair bir meclis soruşturması şunları aktarıyor:
“Her
ne kadar Noel ve Kutsal Cuma Yorkshire’daki maden bölgesinde tek sabit tatil
günleri olsa da çocuklar her hafta en az bir gün, akşamları ise makul bir süre
çalışmıyorlar. Bu süreleri çocuklar mahalledeki boş arazide spor yaparak
geçiriyorlar. Oynadıkları oyunlar arasında kriket, çelik çomak ve futbolu
içeriyor.”
Elbette madenlerde uzun
saatler çalışan ve ardından boş arazilerde oyunlar oynayan çocukların durumunda
övülecek bir yan yok. Ama buradan da görüldüğü üzere futbol devlet okulları ve
üniversiteler dışında da varlığını sürdürmüş. Bu nedenle federasyonu ve
federasyon kupasını orta sınıf kurmuşsa da futbolun sanayileşmiş kuzey ve orta
kesimlerde 1870’lerden sonra hızla gelişmesi bu halk oyununun hiçbir zaman ortadan
kaybolmadığını gösteriyor. Aksine futbol devlet okullarında yaşananlara benzer
bir yoldan değişim yaşıyor. Daha basit bir ifadeyle söylemek gerekirse,
açıklamamıza toplumsal sınıfların oynadığı önemli rol dâhil edilmediği sürece,
oyunun karmaşık gelişim tarihini tam anlamıyla kavramak imkânsız.
John Storey
0 Yorum:
Yorum Gönder