07 Temmuz 2015

,

Bir Emsal Olarak Srebrenitsa


Bu ay, Srebrenitsa Katliamı’nın yirminci yıldönümü. Bu Bosna şehrinde sekiz bin insan katledildi. Yaşanan söz konusu kitlesel katliam Bosna Savaşı’nın en amansız olayı idi ve Soğuk Savaş sonrası dönemin en çok bilinen mezalimiydi.
Katliamın sahip olduğu önemin küçümsenmesi elbette mümkün değil. Katliam, Bosna Savaşı’nı sona erdirmek suretiyle belirli bir itibar kazanan o NATO bombardımanını tetikledi ve NATO’ya Sovyetler Birliği’nin yıkılışı için ikinci bir şans verdi. O günden beridir bir emsal olarak Srebrenitsa dünya genelinde askerî müdahalelerin yardıma çağrılması noktasında devreye sokuluyor.
2005’te Christopher Hitchens ABD’nin Irak’ı işgal etme kararını “Srebrenitsa’dan Bağdat’a” başlıklı makalesi ile destekledi. 2011’de Guardian’da köşe yazarı olan Peter Preston Libya’ya yapılacak askerî müdahaleyi “Srebrenitsa’yı Hatırlayan Var mı?” başlıklı makalesi ile savundu. 2012’de CNN’de Suriye’ye yönelik batı müdahalesine yönelik yapılan çağrının başlığı “Suriye, Saraybosna ve Srebrenitsa” idi. 2014 tarihli IŞİD’in Suriye’de ilerleyişi ile ilgili makale de “Yeni Bir Srebrenitsa” ihtimali konusunda uyarıda bulunuyor ve bu felâkete mani olma noktasında Batı’nın askerî açıdan harekete geçmesi gerektiğinden dem vuruyordu.
Askerî müdahale destekçileri Srebrenitsa’ya atıfta bulunduklarında sıklıkla diplomasiyi devre dışı kılma ve insanî yardım konusunda oluşan acil durumlara cevap vermek adına kararlı bir biçimde askerî güç kullanma ihtiyacına vurgu yapıyorlar. Yeni Cumhuriyet [“New Republic”] dergisinin 2006 tarihli sayısında editör şu tespiti yapıyor: “Birçok dış siyaset krizine yönelik tepkide askerî güç kullanımı son çare olarak görülüyor. Soykırıma tepki noktasında ise askerî güç kullanımı ilk çare olarak değerlendiriliyor.” Yazıda soykırım en geniş tanım dâhilinde ele alınıyor, buradan da askerî müdahalelerin hiçbir sınıra tabi olmaksızın gerçekleşmesine dönük bir çağrı yapılmış olunuyor.
Srebrenitsa ve Bosna Savaşı’na daha yakından baktığımızda ise katliamla ilgili geleneksel kanaatlerin hatalı olduğu görülüyor. Yaygın inancın aksine, NATO’nun Bosna’ya müdahaleleri fiiliyatta çözdüklerini varsaydıkları zulümleri ortadan kaldırmadı. Eldeki mebzul delil, diplomasinin Bosna Savaşı’na mani olabileceğini, dolayısıyla Srebrenitsa Katliamı’nı önleyebileceğini gösteriyorken, bu seçenek ABD’deki müdahale yanlısı güçlerce bloke ediliyor.
Hâsılı, dış siyasette söz sahibi olan müesses nizamın öğrenmesi gereken öncelikli ders şu: “ABD’nin daha fazla askerî müdahale gerçekleştirmesi iyidir” fikri tümüyle yanlıştır.
David N. Gibbs
6 Temmuz 2015

0 Yorum: