Katliamın sahip olduğu önemin küçümsenmesi elbette
mümkün değil. Katliam, Bosna Savaşı’nı sona erdirmek suretiyle belirli bir
itibar kazanan o NATO bombardımanını tetikledi ve NATO’ya Sovyetler Birliği’nin
yıkılışı için ikinci bir şans verdi. O günden beridir bir emsal olarak Srebrenitsa
dünya genelinde askerî müdahalelerin yardıma çağrılması noktasında devreye
sokuluyor.
2005’te Christopher Hitchens ABD’nin Irak’ı işgal
etme kararını “Srebrenitsa’dan Bağdat’a” başlıklı makalesi ile destekledi.
2011’de Guardian’da köşe yazarı olan
Peter Preston Libya’ya yapılacak askerî müdahaleyi “Srebrenitsa’yı Hatırlayan
Var mı?” başlıklı makalesi ile savundu. 2012’de CNN’de Suriye’ye yönelik batı
müdahalesine yönelik yapılan çağrının başlığı “Suriye, Saraybosna ve Srebrenitsa”
idi. 2014 tarihli IŞİD’in Suriye’de ilerleyişi ile ilgili makale de “Yeni Bir Srebrenitsa”
ihtimali konusunda uyarıda bulunuyor ve bu felâkete mani olma noktasında
Batı’nın askerî açıdan harekete geçmesi gerektiğinden dem vuruyordu.
Askerî müdahale destekçileri Srebrenitsa’ya atıfta
bulunduklarında sıklıkla diplomasiyi devre dışı kılma ve insanî yardım
konusunda oluşan acil durumlara cevap vermek adına kararlı bir biçimde askerî
güç kullanma ihtiyacına vurgu yapıyorlar. Yeni
Cumhuriyet [“New Republic”] dergisinin 2006 tarihli sayısında editör şu
tespiti yapıyor: “Birçok dış siyaset krizine yönelik tepkide askerî güç
kullanımı son çare olarak görülüyor. Soykırıma tepki noktasında ise askerî güç
kullanımı ilk çare olarak değerlendiriliyor.” Yazıda soykırım en geniş tanım
dâhilinde ele alınıyor, buradan da askerî müdahalelerin hiçbir sınıra tabi
olmaksızın gerçekleşmesine dönük bir çağrı yapılmış olunuyor.
Srebrenitsa ve Bosna Savaşı’na daha yakından
baktığımızda ise katliamla ilgili geleneksel kanaatlerin hatalı olduğu
görülüyor. Yaygın inancın aksine, NATO’nun Bosna’ya müdahaleleri fiiliyatta
çözdüklerini varsaydıkları zulümleri ortadan kaldırmadı. Eldeki mebzul delil,
diplomasinin Bosna Savaşı’na mani olabileceğini, dolayısıyla Srebrenitsa Katliamı’nı
önleyebileceğini gösteriyorken, bu seçenek ABD’deki müdahale yanlısı güçlerce
bloke ediliyor.
Hâsılı, dış siyasette söz
sahibi olan müesses nizamın öğrenmesi gereken öncelikli ders şu: “ABD’nin daha
fazla askerî müdahale gerçekleştirmesi iyidir” fikri tümüyle yanlıştır.
David N. Gibbs
6 Temmuz 2015
6 Temmuz 2015
0 Yorum:
Yorum Gönder