09 Ağustos 2014

,

Ezidîler ve Filistinliler


Hawkeye: Babam seninle ilgili olarak beni uyardı…

Cora Munro: [lafını keser] Senin baban mı?

Hawkeye: Çingaçguk, o beni senin gibi insanlarla ilgili olarak uyardı.

Cora Munro: Ah, öyle mi?

Hawkeye: Babam bana, “onları anlamaya çalışma” dedi.

Cora Munro: Efendim?

Hawkeye: Evet, ayrıca şunu da söyledi: “Onların da seni anlamasına çabalama. Çünkü onların cinsi farklı ve seni anlamaları için çabalamanın bir anlamı yok.”

Son Mohikan (Film) 1992.

 

Bir Yerli olarak ben, bu ülkede politik diyalog olarak kabul edilen şeyi anlamak için gerçekten çok gayret ediyorum. Dünyada yaşanan olaylarla ilgili önyargısız bir analize ulaşmak için haber programlarını takip etmeyi bırakalı çok oldu, daha çok, ABD dış politikasına ait sunumlardan haberdar olmaya çalışıyorum.

Bugün IŞİD’in saldırdığı Ezidîlerin zor durumuna ABD’nin verdiği cevap karşısında kafam karıştı. Zira binlerce Ezidî, saldırılar sonrası Şingal’i terk edip civardaki dağlara sığındı. Ezidîler, IŞİD’e mensup köktenci Müslümanlarca mürtet kabul edilen dinî bir azınlık.

IŞİD, gıda ve suya erişime mani olmak için, mültecilerin etrafını kuşattı ve onları yok etmekle tehdit ediyor. Örgüt, ele geçirdiği bölgede İslam Devleti kurmak için savaşıyor, bu noktada Ezidîler gibi gruplar, örgüt tarafından inşa edilen teokrasinin bir parçası kabul edilmiyorlar.

Bu köşeye sıkışmış halkın kurtarılmasına dönük gayretleri elbette destekliyorum ve onların yurtlarına geri dönmelerini istiyorum. Kafamı karıştıran, müdahalenin gerekliliği değil, siyaset konuşup duran liderlerin Gazze denilen odadaki o fili görmezden gelmesi.

Gazze’de, İsrail’in Yahudi Devleti’nin bir parçası olarak görmediği, tutsak bir halk yaşıyor. Bugün New York Times, “ABD’nin Irak’taki azınlıkların soykırımdan kurtarılması için eyleme geçmemesi vicdansızlık olur” derken, Gazze halkı için benzeri çağrılara çok az rastlanıyor.

Mevcut askerî saldırının yol açtığı kayıpların ötesinde, İsrail ordusu, her an Filistinli katledecek konumda ve İsrail işgalinin yavaş yavaş sıktığı ilmek daha da ölümcül bir hâl alıyor. Gazze işgali başladığından beri gıda, su, tıbbî malzeme, inşaat malzemeleri ve hareket serbestiyeti şiddetle sınırlanıyor ve bu blokaj, İsrail kaldırana dek, sürecek gibi görünüyor.

İsrail’deki ırk ayrımcısı rejimi destekleyenler, hemen, Hamas tarafından fırlatılan füzelere karşı savunma yaptıklarını söyleyeceklerdir. Bu konuda kesin bir bilgim yok ama kanaatime göre Ezidîlerde de füze olsaydı, onlar da IŞİD’e atarlardı. Boyun eğdirilmeye, evleri ve toprakları işgal edilmeye çalışılan, inancı kendisini tesis edilmiş ya da edilmekte olan bir teokrasinin dışına iten bir halkın verdiği savaş, geleneksel manada terörizm değil, direniş olarak adlandırılmak zorundadır.

İki çatışma alanı arasındaki ilinti benim için o kadar aşikâr ki, bu olayları bana bugün izah eden saygın siyaset yorumcularının sunumlarında söz konusu ilintiye yer olmaması kafamı gerçekten de karıştırıyor. Belki de Son Mohikan’daki Hawkeye’nin sözü doğrudur, belki de ben bu yorumcuları anlamaya artık bir son vermeli ve bizlerin dünyaya aynı mercekten bakamayacak kadar farklı insanlar olduğumuzu kabul etmeliyim.

T. Mayheart Dardar
8 Ağustos 2014
Kaynak

0 Yorum: